Işadamı olmak farklı şeydir, tribüncü olmak farklı şeydir
Ama işadamı olup da tribün merdivenlerinde tüketilmiş bir ömrün "adamı" olmak bambaşka bir şeydir
Efendim kulüp satılmış..
Doğru.. Kağıt üzerinde satılmış, vicdanlarda değil
Altınbaş almış kulübü..
Futbolcu almış antrenör satmış, Ahmet'i kiralamış Mehmet'i senetlemiş...
Bakmış ki bu futbol işi biraz da gönül işi,
doluya koymuş taşmış, boşa koymuş dolmamış
Kulübü Mehmet Sepil adında bir "işadamına" devretmiş.
Sepil işadamı ama tribünden gelmiş.
Gözünü kapatsan yıkılan Alsancağın balkonunu, açığını kapalısını, gişesini, demir kapılarını gezdirsin sana el yordamıyla
İş başa düştü deyip toplamış önde gelen hanedanı salona...
Başlamış sohbete;
"Transfer mi yapacağız? Yapalım"
"Ali'yi mi alacağız? Alalım "
"Veli'yi mi satacağız? Satalım "
"Tesis mi kuracağız? Kuralım "
"Yardımcı olun, hep birlikte el ele güzel günlere ucalım"
"Ama demiş bir sartım var...
Üç liralık adamı beş liraya kaktırma dönemi bitti.
Harcayacağım her kuruş, benim ve bizim alinterimizdir, sokaktan toplamiyoruz
Ona göre herkes aklını başına toplasın, işine gelmeyen kapıyı dışardan kapasın. Dingo'nun ahırı değil burası!"
Sepil'in ne demek istediğini anlayanlar, kendine çeki düzen vermiş, anlamayanlara da Sepil yolu verip koyuvermiş
Göztepe'nin dışındaki sirketlerinde yüzlerce ve hatta binlerce insana ekmek veren, istihdam sahibi yapan Sepil'in odasına futbol tüccarları desturla girmeye başlamışlar.
Sonra "kulübün geleceği" olan bir stad mevzu çıkmış piyasaya...
Sözkonusu Göztepe olunca, adam tırnaklarını çıkarmış.
Öyle ya; adam adliyede zabıt katibi değil, resmen padişah!
Ankara İstanbul, nereye gitmesi, kapı aşındırması gerekiyorsa, utanmamış sıkılmamış..
Çalmış kapıları kırmış camları..
"Stadımı isterim! " diye bağırmış
Hiç kimse de bu öfkeli adamı fikrinden caydırmak için bir geceyarısı sağa sola, dağa bayıra götürüp, "Gel sana şuraya bir stad yapalım yersen" diyememiş
Sadece Izmir'de bir iki zirzop "buraya stad olmaz" diye itiraz etmişse de, bu kez taraftar devreye girmiş.
Stadın hemen yanındaki osursan balkonlardan duyulacak sokakta toplanıp,
"Oraya geliriz, hepinizi severiz, siz de bizi sevin!" gibilerinden barışçıl ve insancıl sloganlar atmışlar
Eh mimarlar odası mı, kunduracılar derneği mi ne, sağolsunlar kulübün kararlılığını görünce çark edip,
"Tamam ayol ne haliniz varsa görün" deyip stad itirazını en azından yumuşatmak zorunda kalmışlar
Dedik ya; Sepil işadamıdır diye?
Şimdiden yeni stadın localarını kombinelerini bitirip, alış veriş merkezleri ve mağazaları da resmen "vergiye" bağlamış
Kulüp Başkanlığı yetmemiş olmalı ki;
Bu hırsla gitti Kulüpler Birliği Başkanı oldu iyi mi?
Biliyorum...
Birkaç gerizekalı, Mehmet Sepil için ortaokul zekası düzeyinde eleştiriler yapacak ve O'na "yandaş, yalaka" diyecekler.
O aptallara bir sır vereyim;
Sepil bir tribüncüdür, derdi Göztepe'dir
Sepil bir işadamıdır, derdi kazanmaktır
Sepil'in yandaş yalaka olması mümkün değildir
Zira makam odasında Che Guevara'nın resmi vardır
Al şimdi bu kapağı koy bir kenara
Abidin Tekin'in kaleminden...
TRİBÜNDEKİ İŞADAMI
Yayınlanma :
02.01.2020 20:18
Güncelleme :
02.01.2020 20:18
