Kara trene binip sallana sallana Basmane Garı'na giderdik
Oradan doğru Fuar kapısına!
Kapıdan girdiğimiz an klakson sesi, motor gürültüsü kalmazdı
Kuş sesleri, fiskiyelerden akan su şırıltıları bizi büyülerdi
Istanbul'dan gelen sanatçılara rastlardık ağaçlı yolda
Rahmetli Nejat Uygur'a telaşla tiyatrosuna giderken rastlamıştık
Ajda Pekkan vesaire...
Bütün İstanbul, koskoca bir yıl, Ağustos ayındaki İzmir Fuarı'na hazırlanırdı
Sanatçılar sınava girecek öğrenciler gibi hissederlerdi kendilerini
Lunapark oyuncakları, paraşüt keyfi başlı başına bir keyifti
Hediyelik eşya standlarını vedünya devletlerinin pavyonlarını gezmeye vakit yetmezdi de ertesi gün bir daha gelirdik fuara
Şimdi Sancar ağabeyin yazdıklarından anladım ki;
Bir süre önce terk edilen fuarda şimdi de taş üstünde taş bırakmıyorlarmış
Yazıklar olsun !
İyi ki dünyaya erken gelmişiz de İzmir Fuarı'nı dibine kadar yaşamışız
Şu an Izmir'deki bütün Avm'leri toplayın, fuarın onda biri etmezler!
Fuar demek İzmir demektir
Ve artık Izmir'in fişi çekilmiştir!
Bu hale getirenler...
Izmir'i öldürenler...
Hesap kitap içinde olanlar...
İnsallah rahat yüzü, gün yüzü göremezsiniz!!!