Gecekonduda oturuyorlardı.
Evde her akşam gürültü patırtı vardı
Ürkek büyüyorlardı.
Bir akşam sofrada cıngar koptu..
O küçücük yaşta kim haklı kim haksız anlayamadılar.
Yemeğin tuzu mu azdı acaba?
Baba bıçağı kaptığı gibi annelerini delik deşik etmeye başladı.
Halının sedirin üstü kanlar içinde kaldı
Annenin çığlıkları durmuştu
Ikı kardeş bir köşeye çekilip birbirlerine sarılarak ağlamaya başladılar
Az sonra güm güm kapı kırılırcasına çalmaya başladı
Komşular gelmişti.
Babayı küfürler eşliğinde yaka paça dışarı çıkarıp meydan dayağı atmaya başladılar
Sokak polis arabalarının kırmızı mavi ışıklarıyla aydınlanmıştı
Bir polis abla geldi, iki yumurcağı dışarı aldı
Polis otosuna oturtup onlara kurabiye türü bir şeyler verdi.
Yiyemediler.. Korkudan ölüp ölüp dirilmişlerdi..
Karakola gittiler..
Telsiz sesleri, koşuşturan insanların arasında şaşkın şaşkın bakınıyorlardı..
Evraklar işlemler ifadeler derken, polis abla yine iki afacanı arabaya bindirdi

Kocaman koridorları olan bir binaya gittiler
Çocuk yuvasına gelmişlerdi
Polis abla onları yanaklarından öpüp, döndü arkasını gitti
Her ne kadar görevliler "gel çocuğum" "al çocuğum" "otur çocuğum" "kalk çocuğum" dese de, kızınca terlik fırlatan ananın sıcaklığı yoktu hiçbirinde
"aşkım" diyen yoktu
"kömür gözlüm" diyen yoktu
"prensesim" diyen yoktu
Kocaman bir yemekhane ve...
O anda yedin yedin...
Yemedin aç kaldın..
Aşk yok, sevgi, olabildiği kadar...
Merhamet değil, kural var..
Küçücük yaşta disiplin var
Sonra...
Bir gün bahçede oynarken tiril tiril giydirilmiş çocuklar gördüler
Yanlarında şık giyimli anneleri, kravatlı takım elbiseli babaları vardı
Ellerde balonlar bayraklar...
Hızlı hızlı gidiyorlardı
Meğer 23 Nisan'mış
Meğer Mustafa Kemal Atatürk, Çocuk Bayramı ilan etmiş
İki afacan...
Bahçenin demir parmaklıklarına tutunarak, "seçilmiş" eli yüzü düzgün, annesi şık, babası yakışıklı çocukların arkasından bakıp kaldılar
Meğer büyüklerimizin makam koltuklarına oturacaklarmış..
Sonra iki afacan içeri girdiler
Yemek saati gelmişti ve yuvanın annesi otoriter bir sesle onları yemekhaneye çağırıyordu..
Koştular...
Yerlerine oturdular
Önlerine konan yemeği yemeye başladılar
Yemezlerse aç kalırlardı
"Aşkım" diyen yoktu, "kömür gözlüm" diyen yoktu..
O gün 23 Nisandı ama...
Bir tane balon getiren de yoktu
Makam koltuğu nasıl bir şeymiş vazgeçtik, altlarına bir iskemle koyup "bunlar bizim çocuklarımız" diyen bir bürokrat da yoktu
Analarını bu çocuklar öldürmedi ki?
Bir bayram günü yahu!
Sadece beş dakika bir yuva çocuğunu "adam yerine koyun da" bir koltuğa oturtun be mübarekler!!!
Var mı bunu yapan?
Var da bizim mi haberimiz yok?
