1800’lü yıllarda vebalılara ev sahipliği yapan bir ada. Bu adanın vebalıları tedavi etmek için değil, daha çok sürgün etmek için kullanıldığını da belirtelim. Buradaki ölümlere dayanamayan bazı doktorların adada bulunan kuleden atlayıp burayı lanetlediğine inanılıyor.
1940 ile 1970 yılları arasında bu hapishanede farklı sebeplerden ötürü yaklaşık 1200 mahkum ölmüş. 1970 sonrası hayaletler görüldüğü gerekçesiyle kapatılan bu hapishane “huzura erememiş ruhların vatanı” olarak nitelendiriliyor.

“Perili Orman” diye de bilinen Hoia Baciu Ormanı’nı giden ziyaretçilerin birçoğu, oradayken “bir şeyler tarafından” izlendikleri duygusuna kapılıyormuş. Bölgede yaşayanların inandığı şehir efsanesine göre de bu ormana giren geri dönemezmiş.
Cinnet filminin esinlendiği otelde kalmak ister misiniz? Otelin eski sahipleri F.O. ve Flora Sanley’in hala odaları gezdiğine ve hatta görüntülerinin kamera kayıtlarına yansıdığı öne sürülüyor.

Önceden bir malike olarak kullanılan ve sonrasında otele çevrilen Loftus Hall, bölgede yaşayan yerliler tarafından “Şeytanın uyuduğu yer” olarak nitelendiriliyor.

1850’lerde mezbahane olarak kullanılan bu binanın o yıllar arasında ayrıca Satanist ayinlere ev sahipliği yaptığı biliniyor. Bu ayinler esnasında hayvanların yanı sıra insanlar da kurban olarak kullanılıyormuş. Mezbahanın bodrumunda cehenneme açılan bir kapı olduğu da inanışlar arasında.

İlk bakışta kalınabilecek çok güzel bir yere benzeyen Preston Kalesi, 1890’larda erkek çocuklar için ıslahevi olarak kullanılmış. Burayı ziyaret edenler, kapıların kendi kendine çarptığı ve birilerinin onlara dokunduğunu ileri sürüyorlar.

Bu evde 1962 yılında 6 çocuk ve 2 yetişkinin ölü bedenleri yataklarında bulunmuş. Bu cinayetleri kimin işlediği hala gizemini korurken, bölgede yaşayanlar evden bazı gecelerde çığlık ve ağlayan çocuk sesleri duyduklarını iletiyor.

Akıl hastalarının tedavi edildiği bu hastanede, tedaviye cevap vermeyen hastalar yalnız bırakılıyormuş. Boşaltıldıktan sonra meraklıların gizlice girdiği hastanede yeni oluşmuş ayak izleri gördüklerine, anahtar sesleri ve diyafonlardan gelen garip sesler duyduklarına dair efsaneler var.

Akıl hastalarının tedavi edildiği bu hastanede, tedaviye cevap vermeyen hastalar yalnız bırakılıyormuş. Boşaltıldıktan sonra meraklıların gizlice girdiği hastanede yeni oluşmuş ayak izleri gördüklerine, anahtar sesleri ve diyafonlardan gelen garip sesler duyduklarına dair efsaneler var.

1900’lerin başında Lemp ailesine ait bireyler bu evde teker teker ölmeye başlamış. İntihar, kalp krizi gibi değişik sebeplerle gelen bu ölümler evi lanetlemek için bölgede yaşayanlara yetmiş.

Satanistlerin sürekli ayin yapıp ve mezarları tahrip ettiğinden dolayı bu mezarlıkta hayaletlerin geceleri adeta bir “bekçi” gibi devriye gezdiklerine inanılıyor.

1975’te “burayı lanetleyeceğim” dedikten sonra ölen bir bell boyun (valiz taşıyıcısı), dediğini yaptığına inanılıyor. Konaklayan misafirler, odalarına döndüklerinde valizlerinin düştüğü ve ana balo solununda geceleri bir gelinin dans ettiğini gördüklerini iletiyor.

Yorumlar
Kalan Karakter: