CHP Grup Başkanvekili ve Ankara Milletvekili Murat Emir, DMM’nin “400 akademisyenin usulsüz şekilde atandığı” iddiasını sadece bir şüphelinin beyanına dayandırarak geçiştirmesine tepki gösterdi. Emir, bu yaklaşımın muhalefet belediyelerine yapılan operasyonlarla karşılaştırıldığında açık bir çifte standart oluşturduğunu savundu.
Emir’in açıklaması şöyleydi:
“DMM, ‘400 akademisyenin usulsüz atandığı’ iddiasını sadece bir şüphelinin soyut beyanına dayandırarak hukuku anımsatıyor. Fakat muhalefet belediyelerine gelince hukuk unutuluyor. Kimse hukuku hatırlamak istemiyor. Türkiye’de iki hukuk sistemi var: biri Saray’a yakın olana, diğeri muhalefete. DMM, bu çifte standardı kendi elleriyle tescillemiş oldu.”
CHP’li vekil, yandaş medyada yer alan, belgeyle desteklenmeyen “itirafçı ifadeler” temelinde yapılan operasyonlara dikkat çekti. Onaylanmamış beyanlarla kamuoyu oluşturulduğunu ve mahkemelerin ekranlarda kurularak yargı süreçlerinin etkilenmeye çalışıldığını ifade etti.
Örnek olarak;
Hakan Bahçetepe’ye yönelik rüşvet iddiasının, HTS kayıtları ve sosyal medya paylaşımlarıyla çürütülmesine rağmen başkanın tutuklu kalması,
Avukat Mehmet Pehlivan hakkındaki itirafçının sözlerinin kendi avukatı tarafından yalanlanmasına rağmen halen içeride tutulması,
İstanbul’da bir gizli tanığın "çanta gördüm" demesinin tutuklama gerekçesi sayılmasına rağmen belge eksikliğinin önemsenmemesi gösterildi.
Emir, Türkiye'de adaletin niteliğinin beyana değil, aynı beyanın sahibine ve kime karşı kullanıldığına göre şekillendiğini dile getirerek eleştirisini sürdürdü.