Amerika Birleşik Devletleri'nin Bush yönetimi, Irak lideri Saddam Hüseyin'in elinde kitle imha silahlarının bulunduğu ve terör örgütü El-Kaide'ye destek verdiği gerekçesiyle 2003 yılında Irak'a askeri operasyon düzenleme kararı aldı. Birleşmiş Milletler Doğrulama ve Teftiş Komisyonu'nun Irak'ta kitle imha silahlarının olduğuna yönelik herhangi bir kanıt olmadığını açıklamasına rağmen ABD, Irak'ı işgal girişiminden geri adım atmadı. 2003 yılından savaşın sona erdiği 5 Aralık 2011 yılına kadar 1 milyondan fazla sivil hayatını kaybederken 4.7 milyon Iraklı yurtlarını terk etti. ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, daha sonra bu harekatın vahim bir hata olduğunu söyleyecekti.

CIA 2002'DE IRAK'TA

İlk CIA ekibinin Irak'a giriş tarihi 10 Temmuz 2002'dir. CIA'nın özel eylem bölüğü üyelerinden oluşan bu ekip, işgal için çeşitli hazırlıklara başladı.
İşgale karşı gelebilecekleri ikna etmek ve bazı Iraklı komutanları direnişten vazgeçirmek için yüksek risk bölgelerinde keşif yapmakla görevliydiler.
Daha da önemlisi, Kürt Peşmergeleri örgütleyerek işgalin kuzey cephesini oluşturmuşlardı. Bununla birlikte kuzeyde bulunan El- Kaide bağlantılı Ensar el-İslam örgütü ve Irak ordusunu bölgeden çıkarttılar. Uydudan telsiz sistemini ekarte ederek 3 saat boyunca Irak ordusunu etkisiz hale getirdiler. Bağdat saati ile 20 Mart 2003 saat 05.34'te Irak'a askeri işgal başladı. 2003 Irak işgalini, ABD ordu komutanı General Tommy Franks, "Irak Özgürleştirme Operasyonu" kod ismiyle duyurdu. Koalisyon güçleri kuzeyde Kürtleri yanına alarak işgale başladı ve yaklaşık 40 ülke işgale destek verdi. İşgalin belirlenen amaçları arasında Saddam Hüseyin rejimini bitirmek, kitle imha silahlarına ulaşmak, bölgedeki terörist grupları tasfiye etmek, petrol altyapısını güvenceye almak, Irak'ı Ortadoğu ülkelerine model yapmak gibi bir dizi eylemler vardı. İşgal, koalisyon güçlerinin beklentisinin aksine süratle ve büyük bir direnişle karşılaşmadan ilerledi.

BİR AMERİKAN PROJESİ

ABD yetkililerinin Iraklı muhalifler ile yaptığı toplantılarda, yönetimin Saddam sonrası Iraklılara devir edileceğini sürekli dile getirilse de işgalin ardından Irak'taki yönetime tümüyle el konulmuş, ordu ve güvenlik güçleri dağıtılmıştı. Öte yandan işgalin meşrulaştırılması yolunda Birleşmiş Milletler Genel Konseyi'nden 1483 no.lu karar çıkartılmış ve göstermelik demokratikleşme adı altında bir dizi hukuki düzenlemelere gidilmişti.

SEBEP İSRAİL'İN GÜVENLİĞİ

Geçen bu süreçte üç meclis kurulmuş ve iki seçim yapılmıştı. Irak'taki bugünkü durum, işgalden önce ABD'nin belirli amaçlarının gerçekleştirilmesi yolunda tesis edilen projenin temeliydi. ABD, Ortadoğu ile ilgili olarak enerji kaynaklarının kendi denetimlerinde kalması, İsrail'in güvenliğinin sağlanmasının esas hedefleri olduğunu açıkça ilan etmişti. Bunlara ek olarak da demokrasinin yerleştirilmesi de yeri geldikçe ABD yetkilileri tarafından vurgulanıyordu. Bölge ülkelerinde demokrasinin yerleştirilmesi konusuna gelince: ABD'nin 1991 yılında Irak'a karşı yürüttüğü politikasının esas amacının Körfez bölgesinde, Doğu Avrupa'da olduğu üzere bir demokrasi yerleştirmek olmayıp, eski Anglo-Fransız düzeninin restorasyonunu sağlamaktı. Irak ile ilgili ise, aynı söylem doğrultusunda; önce uçuşa yasak bölge harekatı şeklinde, daha sonrasındaki dönemde ise ülkenin Kuzey bölgesinde güvenli bölge adı altında başlayan bu durum fiili olarak günümüze kadar devam etti.

İKİ AYRI OTORİTE

Bağdat yönetimini halen iki ayrı otorite elinde tutuyor. Biri ABD'yi çeşitli adlar altında temsil eden üst otorite, diğeri ise 1999 yılında ABD Kongresi tarafından onaylanan Irak'ı Kurtarma Yasası uyarınca oluşturulan başkanlık heyeti altındaki alt otorite. Bu heyet yukarıda sözü edilen grupların başkanlarından oluşuyor. Ayrıca bu heyet, Saddam öncesi tüm Irak muhalefet toplantılarını organize etmiş, Saddam sonrası ise meclis ve hükümetlerinin oluşturulmasında ABD'nin direktifleri doğrultusunda paylaşımını yapmıştı. Başkanlık heyetinin en çarpıcı özelliği ise kararlarının konsensus ilkesine göre alınmasıydı. Böylece Irak'ta 13 Temmuz 2003'te kurulan ve 25 kişiden oluşan ilk yönetim konseyi ve ardından geçici anayasa, Bush'un Irak'taki temsilcisi olan Bremier'in birebir onayı ile yapılmıştı. Bu konsey 13 Şii, 5 Kürt, 4 Sünni, 1 Türkmen ve 1 Asuri üyeden oluştu. ABD'nin yönlendirmesiyle kurulan bu siyasi sistem, zamanla Irak'ın kuzeyindeki Peşmerge sorununu daha da içinden çıkılmaz bir hale getirdi.

ABDÜLHAMİT FARK ETMİŞTİ

Osmanlı Padişahı Abdülhamit Han, Ortadoğu petrollerinin İngiltere ve Almanya'nın iştihanı kabarttığının farkındaydı. Bu nedenle çıkacak olan herhangi bir savaşta petrollerin kaybedilmemesi için geniş bir rapor hazırlatarak 1898 yılında petrolleri devlet hazinesinden alıp şahsi hazinesine kaydettirmişti. Ancak ittihatçılar, iktidara gelir gelmez 1908 ve 1909 yılında yayınladıkları iki fermanla Sultanın petrol arazilerini Maliye nezaretine aktarmış bu da İngilizler Ortadoğu petrolleri üzerinde kuracağı hakimiyetin temellerini atmıştı.

TÜRKMENLER ÜZERİNDEKİ OYUN

Söz konusu Konseye atanan Türkmen temsilcinin, Irak Türkmen Cephesi (ITC) ve hatta Türkmen İslami Hareketlerinin dışında olması, siyasi geçmişinin bulunmaması hiç de tesadüfi olmayıp, Türkmenler üzerinde oynanan kirli oyunların bir parçasıdır.