Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, "Biz bu ülkeyi, bu devleti sokakta bulmadık. Milletin geleceğini üç beş teröriste, üç beş ihanet çetesi mensubuna, üç beş işbirlikçiye terk etmedik, etmeyeceğiz. Bu saatten sonra devletin ve milletimizin razı olabileceği tek çözüm, terör örgütünün tüm faaliyetlerine son verip silahlarını bırakmasıdır. Bunun dışında konuşulacak, görüşülecek tartışılacak hiçbir şey yoktur" dedi. Erdoğan, çatışmaları, devletin, hükümetin hatta şahsının başlattığı iddiasının kara propaganda olduğunun altını çizdi. Erdoğan, "Biz terör sorununu suhuletle çözmek için samimiyetle her yolu denedik. Çatışmaları başlatan, süreci bitiren, sabote eden terör örgütü ve onun uzantısı olan siyasilerdir. Örgüt yeniden silaha, şiddete, baskıya, kan dökme yoluna başvurarak bizim arzu ettiğimiz çözüm yolunu kapattı" diye konuştu. #
"Terör örgütü ile aynı çizgide"
Erdoğan, Türkiye'de "Erdoğan kaybetsin de Türkiye ne olursa olsun" gibi bir akıl tutulmasına kapılanların olduğunu ifade ederken, "Türkiye'nin birlik beraberliğini korumaya ihtiyacı var. Kendi milletine onun değerlerine tercihlerine ve gelecek hedeflerine düşmanlık eden partilerle, medyayla, aydınlarla kat edeceğimiz bir yol yoktur" dedi. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde rektörlerle bir araya gelen Erdoğan, konuşmasında şu mesajları verdi:
ŞEHİTLERE RAHMET: Dağlıca bölgesinde yapılan saldırıda 16 askerimizi şehit verdik. Iğdır'da düzenlenen bombalı saldırıda 13 polisimizi şehit verdik. Askerlerimizle, polislerimize Allah'tan rahmet diliyorum. Türkiye'nin bölücü terörle mücadelesinde verdiği şehitler kervanına katıldılar. Özgürlüğümüzü muhafaza etmenin bedelini ödemeye devam ediyoruz. Hayatımın hiçbir döneminde siyasi rekabetten kaçmadım, kaçmam. Ama ülkemin geleceği söz konusuysa benim için diğer her şey teferruattır.
"AMA"SIZ KINAMAYANLAR: Bölücü terör örgütünün ve diğerlerinin saldırılarını, "ama", "fakat" gibi kaçma yolları kullanmadan açıkça mertçe samimiyetle kınamayan herkesin bu ülkeyle bu milletle olan bağında sorun vardır.
MUHALEFETİN HİÇ Mİ SORUMLULUĞU YOK?: Bugün Türkiye siyasi belirsizlikten geçiyorsa bunun sorumlusu iktidar partisi veya bir kişi midir? Sırtını terör örgütüne dayamakta beis görmeyen siyasi partinin yaşananlarda hiç mi sorumluluğu yoktur? Hesaplaşmacı ve dayatmacı tutuma giren muhalefet partilerinin hiç mi sorumluluğu yoktur? Ulusal veya uluslararası tüm dünyada Tayyip Erdoğan düşmanlığını, devletin varlığına yönelik tehditler karşısında dahi terör örgütüyle, Paralel örgütle aynı çizgide hizalanmaya vardıranların sorumluluklarını görmezden gelebilir miyiz?
AKIL TUTULMASI: "Erdoğan kaybetsin de Türkiye ne olursa olsun" gibi bir akıl tutulmasına kapılanların olduğunu görüyoruz. Şahsen ben yaptığım her şeyin hesabını bu dünyada milletime, ebedi dünyada Rabbime vermeye hazırım. İşte şimdi önümüzde 1 Kasım var. Milletimiz inanıyorum ki bütün bu olanların hesabını birilerine soracaktır.
ÖRGÜT PANİK İÇİNDE: Şu ana kadar örgüte yurt içinde ve yurtdışında çok ciddi zararlar verildi. Son gelişmeler de onun paniğidir. Örgütün verdiği kayıplar binlerle ifade ediliyor. Şehitlerimizin acıları yüreklerimizi dağladığı kadar, bize çok büyük bir güç de veriyor.
TEK ÇÖZÜM SİLAHLARIN GÖMÜLMESİ: Fakat terör örgütü yeniden silaha, şiddete, baskıya, kan dökme yoluna başvurarak bizim arzu ettiğimiz çözüm yolunu kapattı. Bu saatten sonra devletin ve milletimizin razı olabileceği tek çözüm, terör örgütünün tüm faaliyetlerine son verip silahlarını bırakmasıdır. Terör örgütünün silahları ya devlete teslim edecek, ya da üzerine beton dökülüp bir daha kullanılamaz hale getirilecektir. Bunun dışında konuşulacak, görüşülecek tartışılacak hiçbir şey yoktur. Silahların gömülmesi, terörün durması konusunda somut adım atacak olan terör örgütüdür.
ÇATIŞMALARI BAŞLATAN ÖRGÜTTÜR: Terör örgütünün silah bırakması konusunda en büyük görev bölgede bulunan halkımıza düşüyor. Bölge insanı terör örgütüne karşı tavır koyarsa, bu mesele süratle çözüm yoluna girer. Çatışmaları başlatan, süreci bitiren, sabote eden terör örgütü ve onun uzantısı olan siyasilerdir.
VEBALE ORTAKTIR: Israrla çatışmaların, devletin hükümetin hatta şahsımın başlattığı iddiası kara propagandadan başka bir şey değildir. Bu iftiraları yayan herkes, toprağa düşen her şehidin vebaline ortaktır. Şayet bugün ortaya çıkan tablo için bir suçlu aranacaksa, bakılacak olan yer Ankara değil, Kandil'dir. Sorumlular hükümette değil, örgütün yönetiminde ve tercihlerini demokrasiden yana kullanamayan onların güdümündeki partide aranmalıdır.
ÜÇ BEŞ TERÖRİSTE TESLİM ETMEYECEĞİZ: Milletimizin bağrından çıkan Türk Silahlı Kuvvetlerimizle, polisimizle, jandarmamızla, istihbaratımızla, köy korucularımızla çok daha sıkı bir koordinasyon, çok daha sıkı bir işbirliği içerisinde yürütülen mücadelenin başarıya ulaşacağından kimsenin şüphesi olmasın. Biz bu ülkeyi, bu devleti sokakta bulmadık. Milletin geleceğini üç beş teröriste, üç beş ihanet çetesi mensubuna, üç beş işbirlikçiye terk etmedik, etmeyeceğiz. Şu anda yaşanan olaylar, devletin hükümetin, ve şahsımın tercihi değil, tam tersine hiç arzu etmediğimiz halde karşı karşıya kaldığımız bir durumdur.
PROVOKASYONA GELİNMEMELİ
Vatandaşlarımızdan sağduyularını, metanetlerini muhafaza etmelerini özellikle rica ediyorum. Bizim mücadelemiz sadece ve sadece terörizme ve teröriste karşıdır. Ekmeğinin peşinde olan, teröristle hiçbir ilişkisi olmayan herhangi bir vatandaşımızın zarar görmesi bizi en az şehitlerimiz kadar üzüntüye boğar. Tahriklere, provokasyona gelmeyerek üzerimize düşenleri yerine getirmiş oluruz.
400 VEKİL TWEETİ İLE ZEHİR ATTILAR
PKK terör örgütünün son dönemde hendeklere kurduğu bombalı tuzakların yanı sıra polisi boş hendeklere de çekip
sniper ve roket atarlarla hain saldırılar yaptığı ortaya çıktı PKK terör örgütünün son dönemde hendeklere kurduğu bombalı tuzakların yanı sıra boş hendeklere de polisi çekip sniper ve roket atarlarla hain saldırılarda bulunduğu ortaya çıktı. Dağlık bölge, kırsal alan ve karayollarında C4, TNT patlayıcı ile mayınlama gibi sinsice eylemler düzenleyen örgüt, bu yöntemle önce Dağlıca'da 16 askeri şehit etti. Dün de Iğdır'da emniyet aracının geçişini benzer yöntemle pusuya düşürüp 13 polisin şehit olmasına neden oldu. #
HÜRRİYET'TEN GERİ ADIM
Hürriyet, 400 vekil ile ilgili attığı tweet nedeniyle yaşanan olaylara ilişkin açıklama yaptı. Hürriyet'in açıklaması şöyle:
Cumhurbaşkanı Sayın RECEP TAYYİP ERDOĞAN'ın geçen Pazar akşamı katıldığı bir TV programında sarf ettiği bazı sözlerin o akşam gazetemizin web sitesi tarafından veriliş şekli iktidar partisinin sert tepkisine yol açarken, Hürriyet'in İstanbul'daki merkezine düzenlenen taşlı sopalı bir saldırının da mazeretini oluşturdu. hurriyet.com.tr'nin Pazar akşamı verdiği ilk haber hatalı mıydı? Bu haber aslında o akşam yayında 10 dakika kadar kaldıktan sonra başlıktaki hata fark edilerek düzeltilmişti. Hürriyet Okur Temsilcisi Faruk Bildirici de tartışma yaratan bu haberi her zamanki titizliğiyle inceledi. Bildirici, bu incelemesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 400 milletvekiliyle ilgili sözlerini genel anlamda 7 Haziran sonrasındaki bütün istikrarsızlık ve terör olayları için kullandığına dikkat çekmekle birlikte yine de hurriyet.com.tr'de Pazar akşamı verilen ilk haberin problemli olduğu kanaatine ulaşıyor. Bildirici, burada kasıtlı bir hata olduğunu düşünmüyor; ancak yine de "internet gazeteciliğinin hızlı hareket etme zorunluluğunun böyle bir yanlışa gerekçe oluşturmaması gerektiğini" vurguluyor. Gazete olarak başından itibaren hatalarımızla yüzleşmekten çekinmediğimizi vurguladık. Hürriyet'in bu hatanın sorumluluğuyla ilgili kendi içinde gerekli adımları atması tabiidir. Kuşkusuz kasıt taşımasa da böyle bir hatanın yapılmış olmasını üzüntüyle karşılıyoruz. Ancak bunu kayda geçirirken, Sayın Cumhurbaşkanı'nın Pazar akşamı bu hadise nedeniyle Doğan Grubu hakkında kullandığı bazı ağır ifadeleri kabul edilemez bulduğumuzu da belirtmeliyiz. Pazar akşamı bu haber bahane edilerek gazetemizin İstanbul'daki merkezine taşlı sopalı bir saldırı düzenlenmesi ve bu olayda başrolde iktidar partisinden bir milletvekilinin yer alması meselenin bir diğer düşündürücü boyutudur. Hiçbir medeni demokratik ülkede şiddet içeren protesto gösterilerine yer yoktur. Sayın Cumhurbaşkanı sıkça vurguladığı üzere "Herkesin Cumhurbaşkanı" olduğuna göre, kendisinden şiddet içeren bu eylem karşısında net bir tavır almasını bekliyoruz. Bu beklentimiz benzer şekilde iktidar partisinin genel başkanı ve Başbakan Sayın AHMET DAVUTOĞLU açısından da geçerlidir.

Yorumlar
Kalan Karakter: