Doğu ve Güney Doğu'da kaybettiği otoritesini geri kazanmaya çalışan Türkiye'nin yaratılan ortamdan bir an önce sıyrılması gerektiği düşüncesindeyim.
Neden mi?
Anlatayım...
Amerika'nın ardından “Yeni bir dünya” hayalleri kuran ikinci bir devlet olarak Ortadoğu'daki sorunlar yumağını daha da içinden çıkılmaz bir duruma getiren Rusya'nın umursamaz tutumu öncelikle Türkiye'nin geleceğini tayini konusunu olumsuz yönde etkiler.
Tabi ki bitmedi...
Suudi Arabistan'ın Şii lideri idam ederek İran'ın sinir uçlarıyla oynaması, bölgede zaten varolan hareketliliğin üzerine biraz daha eklememize neden oldu. İki devlet arasındaki kutuplaşmadan zarar göreceklerin arasında maalesef Türkiye de var.
Öte yandan Suriye ve Rusya'nın daha uzun süre sürmesi muhtemel Işid savaşında Kürt gruplara verilecek imtiyazlardan ne kadar etkileneceğimizden bahsetmemize gerek yok sanırım.
Ve tabi ki Irak...
Uzun bir süredir merkezi yönetimi ile yıldızı barışmayan Türkiye için Irak her ne kadar şimdilik bir tehdit oluşturmasa da, ulus bilincini kökten yitirmiş toplumların “serseri mayın” tarzı hareketlerinin tehlike yaratabileceğini unutmamalı.
Sonuç olarak, Doğu ve Güneydoğu'da ayrılıkçı düşünceyi yerleştirme amacını artık açıkça ortaya koyan HDP'nin, Kürt halkı üzerindeki nüfuzunun yerini alabilecek alternatifler üretebilmeliyiz.
Doğu'daki terörü bitirme çalışması içerisindeyken de Kürtlerin bundan zararsız çıkabilmesi adına herşeyi yapabilmeliyiz.
Zira; PKK terörünün, Işid'in Suriye'ye saldırmasından, Fransa'nın Libya'yı bombalamasından, Amerika'nın Mısır'da Mübarek'i devirmesinden farkı yoktur. Netice ise Türkiye için çok daha vahimdir. Önünde bir Osmanlı ve Yugoslavya örneği bulunan Türkiye'nin bu dikenli yollardan kayıpsız çıkabilmesinin tek yolu egolarını bir kenara koyarak tek vücut olarak dimdik durabilmesidir. Yamyam dünyanın, Ortadoğu'yu yeniden tayininden, Türkiye'nin mevcut sınırları ile çıkabilmesinin başka seçeneği yoktur.

Yorumlar
Kalan Karakter: