Öğrencilerin başlarını yere eğmemeleri gerektiğinin ve onların Türkiye2ni geleceği olduğunun altının çizildiği açıklamada, “Onlar, üniversiteleri de sendikaları da; dört duvar ve bir sürgülü kapıdan ibaret sananlardır. Sizlerin her birinizin zihni, fikri, yüreği üniversitedir. Onlar, kendilerine ait olmayan ne varsa yıkıp yakmayı, nerede bir renk görse gri boyalarını kuşanmayı görev belleyenlerdir. Cüppeleri yerden kaldıracak olanlar da, kelepçeli kapıları açarak yarını inşa edecek olanlar da sizlersiniz” denildi.



Ülke gündemi Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin ‘kayım’ rektöre karşı bir süredir devam ettirdikleri direnişi konuşuyor.
Atanmış ve seçimle gelmiş bir rektör için anayasal haklarını kullanan öğrencilere uygulanan orantısız şiddet ise ülke çapında büyük tartışmalara neden olmuştu.
Geçtiğimiz haftalarda İstanbul’da başlayan öğrenci direnişi, Boğaziçi Öğrencileri’ne dayanışma eylemleri adıyla İzmir’in de aralarında olduğu birçok ile sıçramıştı.
DİSK Emekli-Sen bugün, öğrencilere destek olmak adına yazılı bir açıklama yaptı.

Yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi;
“Yıllarca alınteri döktük; yıllarca yaşayabilmek ve çocuklarımızı okutabilmek için ürettik. Üretmek ve geleceği kurmak sırası onlarda şimdi. Bugün, İstanbul’da, Ankara’da, Eskişehir’de… Yazan ve üreten elleri kelepçelenen öğrenciler bizim çocuklarımızdır. Çocuklarımızın geleceğe umutla bakan gözlerini yere indirmek isteyenlere izin vermeyeceğiz! Çocuklarımızın geleceğine kelepçe vurmak isteyenlere izin vermeyeceğiz!
Onlar çocuklarımıza aşağı bak diye haykırsınlar; biz, bu ülkenin emeklileri, aklımızla ve kalbimizle çocuklarımıza, başı öne eğilmeyen çocuklarımıza sesleniyoruz:
Çocuklarımız!
Bugün ülkemizde bilimsel üretimin ve özgür düşüncenin en köklü kurumlarından olan Boğaziçi Üniversitesi’nde polis şiddetine maruz bırakılıyorsunuz. Atanmış rektörlüğün özerk kurumlar olması gereken üniversitelerin mantığına daha başından aykırı olduğunu, sizlerin büyük emekler sonucu girdiğiniz üniversitelerde emek hırsızlığı ile iktidar ilişkileri ile akademisyen, dekan, rektör unvanlarını almalarını kabul etmediğinizi dile getiriyorsunuz. Renklerinizle bir arada yaşamak, rengârenk bir dünyayı hep birlikte inşa etmek istediğinizi bizler biliyoruz. Sizler de o dünyayı inşa edecek zihinlere ve yüreklere sahip olduğunuza inandığımızı bilin!
İktidarın büyük bir hırs ve tüm gücüyle saldırıya geçtiği dönemler ve olaylar bizlere her zaman doğru yolda olduğumuzu göstermiştir. Daha geçtiğimiz Kasım ayında ‘Sendika hakkımızı istiyoruz’ diyerek Ankara’ya yola çıkan metal işçilerine yapılan saldırılar ile bugün siz öğrencilere yapılan saldırıların temelinde aynı korku ve kin yatmaktadır. Yıllarca ‘Emekliler sendika kuramaz’ diyenler ile bugün ‘Öğrenciler okula gitmek için vapura binemez’ diyenlerin korku ve kini ortaktır. Bundan dört sene önce Mülkiye’de cüppeleri ezerek geçen polis postalları ile bugün Boğaziçi’nde üniversitenin kapısına vurulan kelepçe bir ve aynı korku ve kinin aracıdır.
Gençler!
Onlar, üniversiteleri de sendikaları da; dört duvar ve bir sürgülü kapıdan ibaret sananlardır. Sizlerin her birinizin zihni, fikri, yüreği üniversitedir. Onlar, kendilerine ait olmayan ne varsa yıkıp yakmayı, nerede bir renk görse gri boyalarını kuşanmayı görev belleyenlerdir. Cüppeleri yerden kaldıracak olanlar da, kelepçeli kapıları açarak yarını inşa edecek olanlar da sizlersiniz.
Yanınızdayız!”