Gazetem İzmir/ Buket Karaldı -Ensarioğlu konuşmasına katılımlarından dolayı Milletvekili adayı İbrahim Turhan’a , Balkan Anadolu derneği başkanına , hemşerilerine ve bulunan tüm dostlarına teşekkürlerini ileterek başladı.
Değerli dostlar bugün burada hem bir arada olup sizlerle sohbet etmek hem de hepinizin bildiği gibi seçimlere az bir süre kaldı. Tabi ki bütün seçimler önemlidir halkın iradesinin tecelli ettiği , halkın kendisini yöneteceği , hizmet vereceği kişileri seçtiği ve demokrasinin tecelli ettiği günlerdeyiz. Ancak bu seçim yani 7 Haziran’ı önemli kılan çeşitli sebepler vardır. Belki Cumhuriyet tarihimizin en önemli seçimi diyebiliriz bu seçimler için . Neden önemli kısmına gelirsek hepinizin bildiği gibi yanı başımızda Suriye’de , Irak’ta iç savaş mevcut. Mısır ‘da Yemen’de iç karışıklıklar var. Anadolu yenide egemen güçler tarafından dizayn edilip pay ediliyor. 100 yıl önce bu coğrafya dizayn edildiğinde Osmanlı ‘nın Türkiye ‘nin mücadele edecek gücü kalmamıştı. 1. Ve 2. Dünya savaşında Türkiye’nin müdafaa edecek gücü yoktu. Ama bugün başka bir ülke var. Bugün bu coğrafyada olup bitene kayıtsız kalmayan , bu coğrafyada her olay karşısında tavır koyan ve sadece bu coğrafyada ki değil Dünya’da ki haksızlıklara itiraz eden bir Türkiye var. Afrika’da ki açlığa , haksızlığa kayıtsız kalmayan bir Türkiye var. Ön Asya’ya kadar dostluk elini uzatan bir Türkiye var. Bütün bunlar olup biterken yanı başımızda ki savaşlar ve bu Ortadoğu’nun yeni sömürü düzeninde Türkiye’nin rolüne ve müdahalesine tahammül edemeyen Batılı güçler var. Düne kadar bizim mürtefimiz olan bu güçler bugün Türkiye’nin bu konumuna tahammül edememektedir. Maalesef içerde ve dışarda ki bütün odaklarla ittifak ederek Türkiye’ nin bu güçlü konumunu zedelemeye yönelik hareketler içindeler.Bu seçimlerde bunlar için en büyük fırsattır. Tabi zaman çabuk gelip geçiyor. 13 yıldır Ak Parti iktidarını bugün burada ki katılımcılar geçmişiyle beraber çok iyi bilirler. Ak parti iktidara geldiğinde yerle bir olmuş bir ekonomi , yüzde 64’lerin üzerinde bir enflasyon , yüzde 80’ lerin üstünde bir faiz ,23.5 milyar dolar IMF’ye borçlanmış ve kasasında 25 milyar dolar para kalmış bir Türkiye , 2001 krizinden hemen sonra neredeyse 2 milyar dolar para için Ortadoğu’da ki savaşa gidecek bir Türkiye vardı hatırlarsınız bunları. Türkiye 8 milyar dolar para istediğinde Amerika bizimle at pazarlığı yapmak istiyorlar dedi ve 900 milyon dolar para verdi. Yine Imf’nin tıfıl bürokratları çanta elinde Türkiye’ye gelirlerdi devlet ve hükümet yöneticileriyle görüşür hangi kanunun çıkarıp hangisini çıkarmamız gerektiğini söylerlerdi . Bize 3, 5 kuruşa borç verip bize güvenmeyi Kemal Derviş gibi bir tahsildarı hükümetin başına getirdiler. Böylesine bir Türkiye’den kısa süre içinde Imf’ye borcunu kapatmış , 25 milyon dolardan 130 milyon dolara kasasını çıkarmış ,110 milyon dolar batan bankaların borçları devlet tarafından ödenmiş , 100 milyon doların üzerinde konut edindirme adı altına vatandaştan toplanan para iade edilmiş , ve bugün enflasyonda , faizde tekli rakamlara düşmüş , Dünya’nın 17. Büyük ekonomisi haline gelmiş ve artık para dilenen değil geçen yıl itibari ile yardım yapan bir ülke haline gelmişiz.Suriye’de ki iç savaştan kaçan vatandaşlarımıza kapımızı açmışız ve 5 milyon dolar bütün Dünya’nın hayret ettiği 2 milyon dolar mülteci için para harcamışız ve bugün okyanusta 1000 kişilik bir mülteci kitlesini seyrederken Türkiye bunları yapıyor. 2002’de ki Türkiye ‘ye baktığımız zaman baş örtülü vatandaşlarımız ne üniversitelere gidebiliyordu , kamusal anlamdan tamamen soyutlanmışlardı , dilini konulamayan ve kimliğini ifade edemeyen bir Türkiye vardı. Devlet Kürt vatandaşların varlığına itiraz ediyordu. Böyle bir devletten evet Kürt vardır ,Kürt sorunu vardır ve çözerim diyen bir devlete dönüştük. Çözüm süreci önündeki sorunları aşmak için sayısız reform çıkaran bir Türkiye haline geldik. İnanç hürriyetini artık herkesin özgürce yaşadığı bir Türkiye haline geldik ama tabi ki de her şeyi aşmış Bir Türkiye değiliz . Daha kat etmemiz dereken mesafeler var , Türkiye’de çözüm süreci asıl kardeşlik süreci henüz reform bulmuş değil ve bütün bu kazanımları reformları henüz sivil demokratik bir anayasayla teminat altına almış değiliz. Çünkü yarın başka bir anlayış iktidar olup bütün bu kazanımları yok edebilir. Onun içinde 77 milyonun kendi içinde ifade edebildiği herkesin özgürlüğünün teminat altına alınacağı bir anayasayı var etmemiz lazım. Bu seçimler bunun için çok önemli diyoruz dedi. Türkiye’de maalesef Ak pati karşısında siyaset geliştiremeyenler çareyi istikrarsızlıkta arıyorlar. Türkiye’de bir kaos yaratmak istiyorlar dedi. Belki bir kriz çıkarda bize fırsat gelir diye bekleyen bir zümre var. Bu ittifakları yetmiyormuş gibi dışardaki egemen güçlerden de yardım alıp Türkiye’nin geleceğine kast ediyorlar. Bu seçimlerin önemini bu sohbetimizi yapmak istedi ve ben dinlediğiniz için çok teşekkür ederim diyerek konuşmasını yapmak üzere Ak Parti İzmir 1. Bölge Milletvekili adayı İbrahim Turhan’ı kürsüye davet etti.
Turhan konuşmasına değerli vekilim , değerli başkanlar, sevgili kardeşlerim hepinizi öncelikle hürmet ve muhabbetle selamlıyor bu güzel buluşmada beni de aranıza kattığınız için sizlere teşekkür ediyor ve değerli vekilim Sayın Galip Ensarioğlu’na da böyle bir organizasyonun ortaya çıkmasına vesile olduğu için şükranlarımı arz ediyorum dedi. Turhan vekilimizin çok önemli huşulara dikkat çektiğini hep beraber dinledik onun konuşmasını dinlerken gözümüm önünden kendi serüvenim geçti. 1994 yılında biliyorsunuz çok büyük bir kriz çıkmıştı.Tabi ki de krizler kendi kendine çıkmazlar. Ya ekonominizde yapısal bir problem vardır ya da yönetimde problem vardır. 1994 yılında bunların ikisi de birlikte oldu. Bol keseden hesapsız ölçüsüz vaatlerle seçmenden oy istediler siyasi partiler. O dönemde seçmenlerde oy verdi hakikaten iş başına bir koalisyon geldi. Bu vaatlerin gerçeleşmesi için adımlar attılar bu adımların sonunda da benim hatırladığım kadarı ile vaatlerde aldanıp ev ya da araba almak isteyenler bırakın anahtarı ceplerindekilerden de oldular. O dönemde kamu maliyesinin devlet bütçesinin giderek sürdürülemez hale geldiğini gördüğüm için arkadaşlarla bir çalışma grup oluşturduk. Üniversite de öğretim üyesiydim Müsiad bünyesinde tanıyanlarınız vardır belki Mustafa Özer hocamız , Ömer Bolat ve Albaraka Türk’ün genel Adnan Büyük Deniz Bey’le beraber bir çalışma raporu yazdık.Raporu yazarken adı belli değildi ama rapor bittikten sonra rapor kendi ismini kendisi koydu o isim iflas 1999 oldu. 1993 Senesinde kaleme aldığımız bu raporda bu istikamet bu gidiş sürerse 1999’da devletin vergi gelirleriyle , faiz ‘i karşılayamaz hale geleceği ve iflas edeceğini yazmıştık. Nitekim öyle de oldu. 9 Aralık tarihinde IMF ile imzalanan kredi anlaşması olmasaydı Türkiye ne memurunun maaşını ödeyebilecekti ne de işçisinin Sgk masrafını karşıyalabilecekti. Şimdi tabi iflas arkadaşlar sadece ekonomik ve mali yönde olmuyor toplumsal politikaların tamamını ilgilendiren bir tablo ile karşı karşıya kalıyorsunuz . Türkiye 1999 yılında iflas ettiği zaman sadece ekonomik iflas etmedi.Siyasal ve toplumsal bir iflastı 1999 yılında varolan .
Konuşmasının devamında değerli dostlarım size bir şey sormak isterim. 1995 yılında ki seçimlerde 1. Ve 2. Partiyi hatırlayan var mıdır dedi ve sonrasında da bu partilerin isimlerini söyledi. Refah ve Doğruyol partisiydi bu partiler dedi . 1999 seçimlerine gelirsek eğer 1. Parti DSP , 2. Parti ise MHP oldu. 2001 seçimlerinde is bu partilerin hiç biri kalmamıştı. Normal bir siyasal yapıda seçmen 7 yıl içerisinde arka arkaya yapılan 3 seçimde hem birinci hem ikinci partinin bir sonraki seçiminde esamesi okunmayacak şekilde kararını tercihini değiştiriyorsa bunun tek açıklaması vardır bu da toplumda siyasaete , siyasetin çözüm getirme kabiliyetine , güvenirliğine inanç kalmamıştır. Çünkü gerçekten siyaset sorunlara çözüm üretemiyor ve sorunun parçası haline geliyordu. Değerli arkadaşlar tabiat boşluk kaldırmaz oraya vesayetçiler devreye vesayetçiler araya girer. Medya patronları, Banka patronları , holding yöneticileri ,asker ve sivil bürokrasi, yurt dışındaki uluslar arasındaki temsilciliklerin güç odakları Türkiye’de siyaseti dizayn etmeye başladılar. Millet iradesinin Türkiye’nin kaderinin üzerinde sözü olmadığı bir dönem yaşadık.
Toplumsal olarak bir barış ve kardeşlik içi çözüm süreci ile başlayan kucaklaşma bugün şükür ki ülkemizde kanın ve gözyaşını dindiği bir ortamı bize hazırladı. İnşallah 1923 de ki ruhu bu devleti hep birlikte omuz omuza kuran , seviçte de , kederde de bir bütün unsurlar bir ve beraber olarak yeni Türkiye’yi kuracaklar. Yeni Türkiye kavramını ifade ettiğim zaman yeni anayasa dediğimde zaman zaman bana sorular geliyor nedir bu Yeni Türkiye dediğiniz diye diyorlar. Peygamber efendimiz veda hutbesini verirken 124 bin sahabeyi topladı. Onlara kıyamete kadar vasiyet yerine geçecek çok önemli mesajlar verdi. Dedi ki o mesajlardan sonra burada bulunanlar bunları burada bulunmayanlara anlatasın bu kadar önemliydi . Ne diyordu orada orada peygamber efendimiz şunu diyordu : ‘’ İnsanlar , hepiniz Adem ‘den siniz Adem’de topraktandır öyleyse Arap olanın Arap olmayana üstünlüğü yoktur. Bir tarağın dişleri gibi eşitsiniz’’ diyordu. Kan davalarınınayakları altında olduğunu kadınlara hürmet edilmesi gerektiği orada söylenenlerdendi. Kardeşlerim yeni anayasa yeni Türkiye projesi hazırlanırken bir taraftan da kendi medeniyetimizin derinliklerinden süzülüp veda hutbesinden , Mevlana’ nın , Yunus Emre ‘ nin öğretisinden gelmiş bu hikmetler diğer tarafatan da çağdaş medeni , özgür hak ve hürriyetlerin bir araya getirilmiş kardeşliğin adıdır yeni Türkiye.Siyasetin bir daha örselenmeyeceği , siyaset dışında ki mercilerin ülkenin kaderi üzerinde ki söz sahibi olmayacağı bir düzenin adıdır yeni anayasa’da dedi. Kardeşlerim önümüzdeki dönemde elimizden geleni yapmamız ve o eski Türkiye kabusunu bir daha olmamasını sağlamak için istikrar içinde güçlü yarınlara el ele kol kola kardeşçe yürüyebilme için desteklerinizi esirgemeyeceğinize inaıyorum diyerek konuşmasını sonlandırdı.

Yorumlar
Kalan Karakter: