Erkan Sevinç yazdı...

NEDENSİZ DE SEVİLİR

Erkan Sevinç yazdı...

NEDENSİZ DE SEVİLİR

Erkan Sevinç yazdı...
28 Temmuz 2025 - 12:25

“Beni topluluktan uzak tutarak giyotinin arkasındaki konuşma mekanına yerleşmeme yardımcı oldular. Müzik başladı. Görevliler giyotinin üzerindeki büyük beyaz örtüyü açtılar. Topluluktan bir beğeni mırıltısı yükseldi. Birileri alkışlar gibi yaptı. Bazıları onları durdurmaya çalıştı. Ama topluluk mükemmel tasarlanmış bu tarihi makineyi coşkuyla alkışladı.

Asker arkadaşım, üniversite arkadaşım Arif Hoca geldi. Geniş alnıyla ve bıyıklarıyla hala bir devrimin ortasındaydı. Neden ağlıyor?

Sarıldık. “Hep güldüğümüz zamanları anımsa. Şimdi ağlama “ dedim ona.

-Sen azılı devrimci

-Hey baba! Giyotin harika bir fikir! Çok devrimci , dedi kalın davudi bir ses

-Sus o zaman zırlama! Sevinmelisin yeni bir hayatın olacak.

-Tamam

Gözyaşlarıyla ayrıldı. Sol eliyle yumruğunu gökyüzüne savurdu”

Bu satırlar Erhan Doğan’ın 3.baskı yapan “Giyotin” romanından. 80 li yıllardan beri dostluğumuz sürüyor. Düş Gezginleri Band’ı sahneye iten de bizleriz.

Bu yaz sıcaklardan kaçmak için uzun bir tatil ödülü verdim kendime. Ege ve Akdeniz kıyılarında deniz kenarında bira eşliğinde en büyük zevklerimden biri de okunacak kitaplardı. İşte bunlardan biriydi Giyotin.

Farklı bir roman  Giyotin. Ataol Behramoğlu’ndan Nevzat Çelik’e gerçek karekterlerle kurgulanmış bir sevda öyküsü. Kitabı okumak için bir de klavuz hazırlamış Doğan..

“Bu bir infazdır.

1.Buradaki isimler hayal ürünüdür.

2.Gerçek aslında belki de bir hayaldir.

3.Aşk saçma bir hastalıktır.

4.Ölüm yalanın bittiği yerdir.

5.Dostluk sır verilmezse ölen bir “dahliyadır”

Kitabı..

Sakin ve sessiz bir ortamda okuyunuz

Ayaklarınızı mutlaka uzatınız

Ağır bir tempoda okuyunuz.

Mümkünse bir sefer de okuyunuz.

Kitaptaki QR Codlu müzikleri sırası ile okurken dinleyiniz.

Soğuk beyaz şarap, votka içerikli bir içki tavsiye edilir. Alkol kullanmıyorsanız sadece su önerilmektedir.

Haberleşme cihazlarınızı lütfen kapatınız”

Kitap hakkında Ahmet Telli şöyle bir yorum yapmış ki altına imzamı atarım.

“Erhan Doğan’ın, 50’li kuşak öykücülerinin bıraktığı yerden yola çıkıp, Oğuz Atay’ın “Tutunamayanlar” olarak edebiyatımıza armağan ettiği kavramı da içererek, biraz Kafkaesk tarzda kaleme aldığı Giyotin; hayat-aşk-yüzleşme üçgeninde, varoluş sancısını okuruna da ileten bir roman. Aşk bir giyotin olup kalbimizi bırakıp boynumuza inmekte. Sonrası sekiz saniyedir işte! Boynu vurulanın sekiz saniye daha bilincinin yaşaması… Sonrası alkış, ağıt, neşe,hüzün… Herkes için hayat devam ediyordur, boynu vurulansa okuruna (kalanlara) dönüp belki şöyle söylüyordur: Herkes kendi hayatına dönüp baksın, belki o zaman giyotininizi hep yanınızda taşıyacaksınız! Ne diyordu Oscar Wilde: “Herkes sevdiğini öldürür!” Giyotin, edebiyat çevrelerince farkına varılsa üzerinde çok durulması gereken bir roman”

Giyotin’in biraz da tarihçesinden bahsedelim. Fransa’da giyotinden önce soylular genellikle kılıçla ya da baltayla idam ediliyordu. Bunun yanında asılma da yaygın bir idam biçimiydi. Tüm bunların yanında çok acı veren yakılma ve eziyet içeren cezalar da bulunuyordu. Bu, giyotine göre eski ve geri kalmış yöntemlerde idam bir anda gerçekleşmiyor, acı verici bir süreç oluyordu. Hatta bu dönemde, ölüm acısız ve hızlı olsun diye kurbanın ailesi cellatlara para bile teklif ediyordu. Tüm bu şartlar altında devrimini gerçekleştiren Fransa, ölüm cezalarını da modernleştirmeliydi, 20 Mart 1792’de giyotin resmi olarak Fransa’nın idam aleti haline geldi.

Antoine Louis (1723-1792), Chirurgicale Akademisi’nin bir üyesiydi ve giyotin konseptini ilk olarak gerçekleştiren insandı. Geliştirdiği bu alete “lousion” ya da “loisette” deniyordu ve giyotinin atası sayılırdı. Kurbanın kafasını tutan iki parçalı tahta (lunette) ve belirli bir açıya sahip bıçak, Louis’in makinasında da bulunuyordu. Giyotin ilk kez Nicolas J.Pelletier’in idamında, 25 Nisan 1792 tarihinde kullanıldı.

Mucit Guillotine hakkında yayılmış bir mit ise kendisinin, mucidi olduğu giyotinle öldürüldüğü. Ancak, bu yanlış bilgi. Guillotine 26 Mayıs 1814’te doğal sebeplerden ötürü öldü. Hatta aletin ve idam şeklinin kendi soyadıyla anılmasından rahatsız oldu ve soyadını değiştirdi.

Aşk ve sevgi bugüne değin hiçbir canlının içinden çıkamadığı bir olgu. Cinsellik bazen ön plana çıkıyor bazen de hormonlar. Bir görüşte aşık olanlar da var..Kendinden 30 40 yaş küçük ya da büyük olanlara aşık olanlar da var. Hemcinslerine aşık olanlar da. Çok sevdiğim bir şarkı var. Erhan Doğan’ın Giyotin’inin son satırları “ Görevliler yerde duran kelleyi eldiven marifetiyle aldılar. Gözleri ıslaktı. Burnundan ve ağzından kan gelmişti. Kayıtlara böyle geçti” yi okuyup 45 liği plak çalarıma taktım.

“Sevgi anlaşmak değildir nedensiz de sevilir
Bazen küçük bir an için ömür bile verilir”

Erkan Sevinç