Salih Erkek: Hoşgeldiniz, hemen konuya girmek istiyorum. Müteahhitlerin sorunları ve hükümetten beklentileri nelerdir?
İsmail Kahraman: Müteahhitlerin sorunları çok. En önemli sorunlarımızın başında yönetmelikler geliyor. Fahiş fiyat artışları, sektörün arsa bulamaması gibi birçok sorunumuz var. Biz de sektör temsilcisi olarak bunları kamuoyuna ve gündeme taşıyoruz. İnşaat malzemeleri hususunda çok önemli girişimlerimiz oldu. Birçok üründe ihracata kısmi kısıtlama getirildi. Ülke ve sektör olarak biz ihracata karşı değiliz. Ama biz stratejik ürünler olarak ifade edebileceğimiz, örneğin sunta MDF'yi ham olarak ihraç etmeyelim diyoruz. Bakanlığa biz bu ürünleri masaya, mobilyaya dönüştürerek, katma değerli ürün olarak ihraç edelim dedik. Bakanlık da sunta ve mdf'yi ve bunların ihracatını, bakanlığa sorulacak ürünler statüsüne soktu. Ham demir, çimento da bu şekilde. Dolayısıyla direkt ihracat yapılamıyor. Tabi tüm bunlar fiyatları malesef geri çekemedi. Fahiş fiyatlara karşı başlattığımız mücadele bugün Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın ve hükümetimizin de gündeminde. Sadece inşaat malzemelerinde değil bugün gıdada da sokakta da fahiş fiyatlarla karşı karşıyayız. Sorunlardan bir diğeri de, özellikle İzmir'de arsa üretiminde güçlük çekiyoruz.Bununla ilgili önerilerimiz de var. Arsa üretimiyle ilgili olması gereken kentsel dönüşüm.

Salih Erkek: Ellerinde parası olan vatandaşlarımız 'Kur sürekli artıyor. Paramızı nasıl değerlendirelim?' diye soruyorlar. Bu konudaki önerileriniz neler?
İlker Kahraman: Ellerinde nakit olan vatandaşa tavsiyem konut almaktan vazgeçmemeleri. Malzemelerde şu anda aylık hatta bazen günlük yüzde 20-30 gibi gelen zamlarla karşı karşıyayız. Bir çok kalemde yüzde 100'ün üzerinde maliyet artışı var. Bu maliyetler inşaatını tamamlamış, bitmiş projelere şu an yansımadı. Gayrimenkul almak isteyen vatandaşlarımız için bu yüzden bugün belki son durak. Vatandaşlar elinde hala eski stoğu olan, hala satışta olan gayrimenkullerde fırsatı kaçırmamalı. Gayrimenkul yatırımı bizim ülkemizde en önemli yatırım araçlarındandır, dövizden de faizden de daha çok kazandırır. Kazandırmaya da devam edecektir. Vatandaşlarımız parasını dövize yatıracağına konutlarını mutlaka alsınlar. Şu an mevcuttaki evleri eski maliyetlerle ürettiğimiz için fiyatı yüzde 100 artmamış gayrimenkuller var. Daha sonra ev almaya karar verdiklerinde yüzde yüz artışla karşı karşıya kalabilirler.
Salih Erkek: Fahiş fiyatlarla ilgili ortaya çıkan fırsatçıların önünü nasıl kesmeyi düşünüyorsunuz?
İlker Kahraman: Fırsatçılarla ilgili de bakanlığa girişimlerimiz oldu. İhracata kısmi kota konsun, iç tedarik sağlanmadan, dışarıya satış yapılmamasını teklif ettik. Buna rağmen dünyanın her yerindeki gibi, ülkemizde de fırsatçılar bitmiyor. Sektör olarak yıllardır yerli malı yani ülkemizin malı kullanılmalı diyoruz, müteahhitlerimize ülkemizin ürünlerini kullanın diye telkinde bulunduk. Ama bugün üreticilerimiz dolardaki kur artışından dolayı bir kaç kuruş fazla kazanacak diye, iç piyasaya malzeme tedariği sağlamıyorsa bunu herkesin sorgulaması gerekir. Pandemi döneminden geçtik, ülkemiz özellikle üretim noktasında Avrupa üretim üssü gibi bir pozisyon alma çabasında. Tüm bunları desteklemekle birlikte iç piyasanın dinamiklerini de düşürmemek lazım. İç piyasa üretim yaparsa istihdam olacak, ülke ekonomisine katkı sağlayacak ve işlemiş olduğu ürünü ihraç edecek. Ülkemiz bir bütün olarak kalkınacak. Özellikle inşaat sektörü başta olmak üzere fırsatçılık yapılmaması gerektiğini savunuyoruz. Elbette ürünlere gelen zamlar var. Yapılan makul zamlara diyecek sözümüz yok. Ama yüzde 40'lık enerji zammını yüzde 40 zam olarak ürüne yansıtırsanız bu çok etik olmaz. Çünkü enerji sizin üretiminizin yüzde 5'İ veya 10 maliyetini etkiliyor.

Salih Erkek: Kentsel dönüşüm konusundaki düşünceleriniz neler? Özellikle Karabağlar'da yıllardır sorun kentsel dönüşüm.
İlker Kahraman: Kentsel dönüşüm bütün ülkemizi ilgilendiriyor. Çünkü biz deprem kuşağındaki bir ülkeyiz. Bunun yanında riskli yapı stoğumuz yüzde 65-70 oranında. Dolayısıyla bizim kentsel dönüşümü, siyasi bakış açısını bir kenara koyarak vatandaşımızın malını ve canını koruyacak şekilde ivedi olarak sağlamamız gerekiyor. Riskli yapılarımızın büyük bölümünde özellikle kaçak bölümlerinde aileler oturuyor. Bir binada bütün aile oturuyor, çocuklarına kardeşlerine daire yapmışlar. 4 katlı binada arsa payı örneğin 100 metrekare. Siz burayı yıktığınızda bu vatandaşa 1 daire düşecek. O zaman insanlar da diyor ki ben kızımı oğlumu nerede oturtacağım? Özellikle Karabağlar'da durum böyle. Bu yüzden vatandaş kentsel dönüşüme sıcak bakmadı. Bizim şunu iyi anlatabilmemiz lazım. Vatandaşın hali hazırdaki 4 dairelik binasının toplam değeri örneğin 1 milyon liraysa, arsa payı üzerinden alacağınız sıfır bir dairenin değeri belki çok daha yüksek olacak. Kentsel dönüşümdeki bir diğer önemli sorun da emsal artışı. Mevcut emsallerle bizim kentsel dönüşüm yapmamız mümkün değil. Çünkü vatandaşımızın üzerine para ekleyebilecek durumu yok. Dolayısıyla gerçekleştirilen emsal artışlarıyla birlikte inanıyoruz ki kentsel dönüşüm biraz daha hızlanacak. Geçen sene meydana gelen depremin ardından dönüşüm süreci neredeyse tamamen durdu. Çünkü imar mevzuatları yüzünden eski binayı yıktığımızda yerine yenisini yapamıyorduk. Bayraklı'daki emsal artışı bu durumu biraz rahatlattı fakat bu sefer de malzeme fiyatlarındaki aşırı artışlar süreci tıkama noktasına getirdi.
Ferhat Özmen: Kentsel dönüşüme iyi başladık desek de şu anda durum çok kötü. Bizim vatandaşlara projelerle ilgili hiçbir şekilde fiyat verme şansımız yok. Kentsel dönüşüm çalışmalarını İmar Barışı da kötü etkiledi. İmar Barışı'ndan önce çarpık yapılaşmanın olduğu, gecekondu bölgelerindeki binalar konusunda vatandaşla anlaşabiliyorduk. Çünkü Benim elimde 5 daire var o kadar istiyorum' diyor. Zaten arsaya 5 daire yapılabiliyor, bu şekilde de kat karşılığı çözüm bulamıyoruz. Kat karşılığı yapma şansımız bitti, biz de inşaatlarını ücreti karşılığında yapalım diyoruz. İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin emsal artışı vermesi biraz rahatlatıyor ama sağlam olarak oturmadı. Belediye Meclisi'nden onay çıktı ama bunun iyi ve kötü tarafları var. Vatandaş olarak bakınca çözüm. Ama şehirleşmede kötü yanı, emsal zaten şişkin. Yollar dar, otopark yok, yeşil alan yok. Üzerine verilen parsel başına emsal artışıyla bu sorunların hiçbiri çözülemiyor. Bunları bölgesel olarak ele alıp çözmek gerek. Emsal artışında tam hasarlı ve orta hasarlı olan binalara bu hak verildi. Az hasarlı veya hasarsız binalara da bu hakkı vermezseniz, o vatandaşlar evini yenilemek için yeltenmeyecektir. Bu durum da olası bir sonraki depremde zarar görmelerine davetiye çıkarıyor. Burada bi haksızlık var, ya tamamına emsal artışı verilip bu şehri kurtaracaksınız ya da hiçbirine vermeyeceksiniz. Kentsel dönüşümle ilgili o yüzden çok adım atılamıyor. Bir metrekarenin maliyetinin 5 bin liralara çıktığı bir dönemdeyiz. Yüz metrekarelik dairenin maliyeti 500 bin lira oluyor. Bir binada 10 daire varsa 5 kişi bunu karşılayabilirken, diğer 5 kişi karşılayamıyor. Öyle olunca bu iş bir çıkmaza giriyor. Müteahhitler olarak fiyat artışlarından dolayı biz de kentsel dönüşüme fiyat veremiyoruz. Bu sebeple kentsel dönüşüm projeleri ilerlemiyor. İzmir'in konut açığı var, nüfusun yüzde 45'i genç nüfus. Hızlı bir şekilde çoğalıyoruz. İnsanların barınmaları için bu inşaatları yapmamız lazım. Ama şu an inşaat arz sıkıntısı yaşıyor, konut yok şu an. TOKİ'nin kendine göre projeleri var ama her tarafa yetişemiyor. Konutların yüzde 60'ı çürük vaziyette. Hem bunlar yenilenecek, hem de genç nüfusa yeni konutlar üretilecek. Bana göre 3-5 yıl içerisinde vatandaşlar daire alabilmek için sıraya girecek. Şehri artık yaymamız lazım. Aynı yere gömülmüşüz eskiyi yıkıp yeniyi yapıyoruz. Bu bir kısır döngü. İmar planlarının yenilenmesi, yeni alanlar açılması lazım.
Salih Erkek: Bugünkü fahiş fiyatlarımızın sebepleri neler ?
Ferhat Özmen: Her şeyin fiyatı çok arttı, bu gidişat gerçekten sıkıntılı. Bizde dövizin artması her şeyi etkiliyor. Bunun dışında bizim sanayicilerimiz ve tüccarlarımızın haksız rekabet içine girmesi, haksız şekilde ürünleri yüksek fiyatlara satması, tüketicilere maalesef fahiş bir şekilde yansıyor. Sadece inşaat sektörü değil bütün sektörler sıkıntı yaşıyor. Darboğaza giriyoruz. Ne alan memnun ne satan. Alan bir süre sonra dövizin arttığını görüyor keşke almasaydım diyor. Satan keşke satmasaydım, elimde kalsaydı şimdi fiyatı artacak diye düşünüyor. Kimse durumdan memnun değil, bir kıskacın içindeyiz. Hükümetin de radikal kararlar alarak fiyatlara dur demesi, istikrarı sağlaması lazım. Her gün gözümüz döviz nereye gidiyor diye ekranlarda. Sanki bizim Türk Liramız yokmuş gibi şu an her şey dövize bağlı. Bir yıl içerisinde demirin fiyatı 3.200 liradan 11 küsüre çıktı, yüzde 300'lük bir fiyat farkı oluyor. Biz daire fiyatlarında yüzde 35 gibi bir fiyat artışıyla karşı karşıyayız. Ama ham madde yüzde 300 oranlarında arttı. 3 gün önce yaptığınız sözleşmede malı bağlayıp ücretini ödüyorsunuz. Sonra size zam geldi deniyor, iptal oluyor. Bu istikrarsızlığı çözmemiz lazım.
Salih Erkek: Ne yapılması gerekiyor ? Merkezi hükümetten ne isteğiniz var ?
Ferhat Özmen: Hükümetten tabiki isteklerimiz var ama bizler de Türk Milleti olarak yanlışlar yapıyoruz. Elimizdeki parayı dövize yatırıyoruz. Dövizde yastık altında kalan paranın hiç kimseye bir faydası yok. Dövize bağlanmadığında da para pul olacak bu da bir gerçek. Vatandaş döviz artacak diye ihtiyacı olan daireyi şu an almıyor. Bütün dünyada var olan bir sıkıntı bu ama ekonomisi güçlü büyük devletler bu konuda tedbirlerini alıyor. Biz kendi sektörümüzle ilgili konuşursak devletin bize bir süspansiyonu, desteği yok. Kredilerle ilgili bir puanlık düşüş bizim hiçbir işimize yaramadı. Bu süreçte malzeme fiyatları yüzde 30 arttı. Fiyatlar şişmeye başladı. Biz bu artışları fiyatlara yansıtamıyoruz, bizdeki rakamlar 5-6 aydır yerinde sayıyor. Ama biz bir gecede dövizde yüzde 12 gibi bir yükseliş yaşadık, bunun bir karşılığı yok. Devlet büyüklerinin bunu bir yerde durdurmaları gerekiyor. Ya da dövizin gideceği yer neresiyse oraya çıksın ve dursun. Bu zikzaklar bizi zora sokuyor.
Salih Erkek: Vatandaşlarımıza söylemek istediğiniz başka bir şey var mı ?
Ferhat Özmen: Vatandaşlarımızı dolandırıcılıklara karşı uyarmak istiyoruz. Sosyal medyadan, internetten, oradan buradan gördükleri ucuz daire ilanları hakkında dikkatli olmalılar. Son zamanlarda bu konuda çok şikayet alıyoruz. Vatandaşlarımız dolandırıcıların tuzağına düşmesin. Bu her mal için geçerli. Bir mal, ürün ederinden çok aşağıda ise şüphe duymaları, tedbirli olmaları lazım. Bu tuzaklara düşmesinler.
