Hangi birini anlatayım...
Kahramanlık Öyküleri Öyle Kolay Yazılmıyor...
Tarih; suskunken, umutlar tükenmişken, millet sessizliğe gömülmüşken yazılır kahramanlık öyküleri... Öyle kolay yazılmaz onlar. Birkaç satıra, birkaç güne sığmaz. Her biri, bin yıllık çınarın gövdesine kazınan derin yaralar gibidir. Acıyla, kanla, gözyaşıyla yoğrulmuş, inançla, azimle, dua ile yücelmiştir.
Zaman olur, düşmanın çizmesi memleketin dört bir yanını çiğner. Zaman olur, milletin yüreği yorgun, gözü yaşlı, eli kolu bağlıdır. Savaş sadece cephede değil, ev ev, gönül gönül yaşanır. İşte o anlarda herkes aynı soruyu sorar: "Bitti mi her şey?"
İşte hikâyeler tam da orada başlar.
İnsanlar “artık kurtuluş yok” derken...
Zorluklar bir çığ gibi büyürken...
Dualar, arşı âlâyı titrettiği anda...
İşte o zaman bir kurtarıcı çıkar.
Aniden. Sessizce.
Uzaklardan gelir.
Hiç beklenmeyen bir şehirden...
Belki bir sabahın seher vaktinde, belki bir umut gecesinin tam ortasında...
Ve destanlaşır!
Tıpkı Mustafa Kemal gibi...
Mustafa Kemal Atatürk, sıradan bir lider değildi. O, karanlığın en koyu anında bir yıldız gibi doğdu. Sadece bir komutan değil; bir milletin küllerinden yeniden doğuşuydu. Umudun adıydı. Cesaretin vücut bulmuş haliydi. Milletin başı öne eğilmişti, ama onun duruşu, bir çağın değişeceğinin habercisiydi.
Ve 30 Ağustos...
O gün, Anadolu'nun bağrından yükselen bir destanın adıdır.
O gün, düşmana "bu topraklarda asla diz çökmeyiz" denilen gündür.
O gün, yedi düvele "Biz buradayız ve hep olacağız!" diye haykırılan bir zaferin yıl dönümüdür.
Büyük Taarruz’un ardından Dumlupınar’da verilen o son emirle birlikte millet ayağa kalktı. Geriye çekilen sadece düşman değil; çaresizlikti, umutsuzluktu, esaretti. 30 Ağustos'ta kazanılan zafer, sadece bir askeri başarı değil, bir milletin yeniden var oluşuydu.
Kahramanlık öyküleri öyle kolay yazılmıyor...
Çünkü o öyküler, anaların yüreğinde pişiyor, evlatların kanıyla yazılıyor.
O öyküler, toprağa düşen her bir yiğitle anlam buluyor.
Ama bir kez yazıldı mı da, silinmiyor.
Asırlık çınarlar gibi kalıyor, nesiller boyu anlatılıyor.
Bugün 30 Ağustos.
Bir milletin alnına yazılmış gurur günü.
Bugün her karışı şehit kanıyla sulanmış bu cennet vatanın, ilelebet hür kalacağının kanıtının günü.
Bugün sadece bir bayram değil;
Bugün, bir milletin ayağa kalktığı, zincirlerini parçaladığı, bağımsızlık sevdasını dünyaya haykırdığı gün
Bugün 30 Ağustos Zafer Bayramı!
Biz biliyoruz ki...
Bazı kahramanlar sadece savaş kazanmaz.
Milletin ruhunu yeniden diriltir.
Ve bazı zaferler sadece o gün kazanılmaz...
Her gün yeniden yaşanır, her gün yeniden hatırlanır.
Ve bu gururu, bu onuru bizlere yaşatan bu güzelim toprakları VATAN dememize vesile olan
Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, tüm silah arkadaşlarını, aziz şehitlerimizi ve gazilerimizi minnetle, rahmetle ve sonsuz bir şükranla anıyoruz.
Zafer Bayramımız milletçe kutlu olsun
Sevgiyle iletişimde Kalın