Psikolojik şiddet, görünmez ama ruhu derinden etkileyen bir saldırıdır. Kadınlar ve çocuklar, en yakınlarından gördükleri küçümseme, aşağılanma, değersiz hissettirilme ve sevgisizlikle büyürler. Bu tür şiddet, fiziksel darbelerden çok daha kalıcı izler bırakır; ruhta açılan yaralar yıllarca kapanmaz. Ruhsal şiddet, kişinin özgüvenini yıkar, kendine olan güvenini siler ve öfkeyi içselleştirmesine neden olur.
Eşinden veya ailesinden sürekli eleştiri gören bir kadın, her gün biraz daha kırılır. Sevgi eksikliği ve sürekli değersiz hissetme, kadının sevgiden vazgeçmesine, hayatta kendini yalnız hissetmesine yol açabilir. Çocuk ise, sevgi ve güven eksikliğiyle büyür; şiddeti öğrenir ve çoğu zaman kendisi de istemeden yeniden üretir. Psikoloji bilimi, bu sessiz yaraların bireylerin yetişkinlikteki davranışlarını, ilişkilerini ve kararlarını derinden etkilediğini gösteriyor. Ruhsal şiddet görünmez olduğu için fark edilmesi zor, ama etkisi çok daha kalıcıdır.
Bu şiddetin en zor yanı, çoğu zaman normalleştirilmesidir. “Hep böyleydi”, “Geçer” veya “Bir şey yapamazsın” gibi cümleler, mağdurun içinde bulunduğu acıyı görünmez kılar ve zincirin kırılmasını engeller. Oysa farkındalık, bu döngüyü kırmanın ilk adımıdır. Kadınlar ve çocuklar, sevgi ve destek gördüklerinde, kendilerini güvende hissettiklerinde, kırık ruhları iyileşir; öfke, kırgınlık ve travma, zamanla sevgi ve empatiye dönüşür.
Bir erkeğin sorumluluğu büyüktür: Gerçek bir eş, karısının psikolojisi, gururu ve onurundan sorumludur. Sevgi gösteren, anlayışlı ve saygılı eş, partnerini incitmez; onu yüceltir, toplum önünde değer verir ve onun yanında durur. Kadın, kendini sevdikçe ve değerli hissettikçe, hayata güvenle bakar; eşine olan sevgisi kırılmaz, ailede barış ve güven ortamı sağlanır.
Psikolojik destek almak, duygusal farkındalık geliştirmek, aile içi iletişimi güçlendirmek, toplumsal farkındalık yaratmak… Bunlar, şiddeti durdurmanın yollarından sadece birkaçıdır. Unutmayalım: ruhsal şiddete sessiz kalmak, zinciri devam ettirir.
Hep birlikte diyelim: “Ruhsal şiddete dur!”
Çünkü dur demek, sadece başkaları için değil, kendi içimizdeki kırgın çocuk için de bir şifadır. Ruhsal şiddet durduğunda, sevgiyle büyüyen bir gelecek mümkün olur; kırık ruhlar onarılır ve barış, önce bireylerin kalbinde başlar.
Yazar 𝓗𝓲𝓵𝓪𝓵 𝓒𝓪𝓷𝓪𝓷 𝓢𝓸𝔂𝓵𝓾 𝓐𝓴𝓽𝓪ş
Yorumlar
Kalan Karakter: