İnsan hayatı ne kadar ucuzlamış bu ülkede…
Dün yazdıklarım yetmedi, bugün yaşadıklarım bu acı gerçeği bir kez daha yüzüme vurdu.
Tansiyon dediğimiz şey, bir rakamdan ibaret değil.
Kontrol altına alınmazsa felçtir, beyin kanamasıdır, kalbin bir anda durmasıdır. Bir sabah konuşarak evden çıkan insanın akşam yürüyememesi, konuşamaması, yatağa mahkûm kalmasıdır. Ve bu felaketlerin çoğu, bir kutu ilaçla önlenebilirken yaşanıyor.
Kalp…
Dakikada atan bir kas parçası değil sadece. Bir evin direği, bir ailenin güvencesi. O kalp ilacını bulamazsa, yaşam bir anda yarım kalıyor. Geri dönüşü yok. Telafisi yok. “Keşke”nin fayda etmediği yer orası.
Kanser hastalarının yaşadığı acıyı anlatmaya kelime yetmez.
Vücutta yarattığı tahribat, sadece organlarda değil; ruhlarda, evlerin içinde, çocukların gözlerinde oluyor. Ağrıyı kesen bir ilaç yoksa, hastanın çektiği acı sadece bedensel değildir. Yakınları da o acıyı onunla birlikte yaşar. Bir annenin, bir eşin, bir evladın gözünün önünde sevdiği insanın kıvranmasını izlemek… İşte asıl yıkım budur. Ve bu yıkımın geri dönüşü yoktur.
Bugün ben bile, tek bir ilacım için 30 eczane dolaştım.
Otuz.
Kapı kapı… Umutla girip, çaresizlikle çıktım.
Eczacılarla konuştum. “Neden?” diye sordum.
Cevaplar aynıydı:
“Depolar vermiyor.”
“Yok diyorlar.”
Ama işin aslı şu:
Depolar kapalı değil. Kapılar açık.
Sadece zam duyulunca, ilacı piyasaya vermek yerine kısıtlıyorlar.
“Her eczaneye beş kutu.”
“Bu ilaçtan üç tane.”
“Şimdilik sınırlı.”
Yani ilacı saklıyorlar.
Yani bilinçli olarak yokluk yaratılıyor.
Yani bir insanın tedavisi, beklenen zam tarihine kilitleniyor.
Otuz eczanenin en az yarısıyla uzun uzun konuştum. Hepsinin söylediği ortak bir cümle vardı:
“Biz de çaresiziz.”
Ama soruyorum:
Bu düzene dur diyen neden yok?
Bu vicdansızlığa kim “yeter” diyecek?
İnsan hayatı bu kadar mı değersiz?
Bir zam uğruna felç riski göze alınır mı?
Bir fiyat artışı için bir kalbin durması kabullenilir mi?
Bu artık bireysel bir sorun değil.
Bu, toplumsal bir çöküştür.
Vicdanın raflardan çekilmesidir.
Bugün ilacını bulamayan hasta yarın felçli olabilir.
Bugün ağrısını dindiremeyen hasta yarın hayattan kopabilir.
Ve o “yarın”, kimseye haber vermeden gelir.
İnsan hayatı stoklanamaz.
İnsan hayatı rakamlarla sınırlanamaz.
İnsan hayatı zam tarihine ertelenemez.
Bir toplumun aynası, en çaresiz anında hastasına nasıl davrandığıdır. Bugün o aynaya baktığımızda gördüğümüz şey şudur:
Kâr hırsı büyümüş, vicdan küçülmüş.
İlaç var ama insan yok sayılmış.
Şunu herkes bilsin:
Bugün depolarda kilitlenen ilaçlar, yarın o kilidi vuranlara da lazım olabilir.
Ve o gün, geç kalınmış pişmanlıklar hiçbir şeye çare olmaz.
İnsan hayatı ucuz değil.
Ucuz olan, onu pazarlık konusu yapan anlayıştır.
Yazar Hilal Canan Soylu Aktaş
Kaleminden
Hilal Canan Soylu Aktaş yazdı…
İnsan Hayatı Stoklanamaz: Bir Kutunun Bedeli Felç, Acı ve Ölüm Olmasın.
Yayınlanma :
27.12.2025 08:54
Güncelleme :
27.12.2025 08:54
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.

Yorumlar
Kalan Karakter: