Bazı ayrılıklar vardır; adı konmaz, sesi çıkmaz, valiz hazırlanmaz…
Ama en ağır olanı da budur zaten: pasif ayrılık.
İnsan hâlâ “birlikteyiz” sanır; aynı ev, aynı çatı, aynı soyadı…
Oysa kalpler çoktan başka odalara çekilmiştir.
Biri mutfakta, diğeri salonda değil;
biri bu dünyada, diğeri bambaşka bir iç boşlukta yaşar.
Bu ayrılıkta kimse “gitmiyorum” demez,
ama kimse de gerçekten kalmaz.
Mesajlar vardır ama ilgi yoktur.
Yan yana olunur ama temas yoktur.
Sevgi hâlâ varmış gibi görünür,
oysa geriye kalan yalnızca alışkanlıktır,
ve bazen sadece bedensel bir varoluş…
Çünkü ayrılmaya cesaret edemeyenler,
kalmanın da hakkını veremez.
Gitmekten korktukları için kalırlar,
ama kalırken karşısındakini yavaş yavaş tüketirler.
Bu, bağırarak yapılan bir terk ediş değildir;
sessiz, görünmez ama derin bir yok ediştir.
Aynı evi paylaşan iki yabancıya dönüşür insanlar.
Ortak bir kahkaha yoktur artık.
Birlikte kurulan hayaller raflarda tozlanır.
Sohbet yoktur, merak yoktur,
“Bugün nasılsın?” sorusu bile gereksiz bir formaliteye dönüşür.
Herkes kendi köşesinde,
sadece “yapılması gerekenleri” yapar.
Eş olunur ama yoldaş olunmaz.
Yan yana yaşanır ama birlikte hissedilmez.
Bu pasif ayrılık, açık bir ayrılıktan daha yıpratıcıdır.
Çünkü umutla beslenir.
İnsan, “belki düzelir” diye diye kendinden eksilir.
Bir kapı kapanmadığı için,
yeni bir hayata da açılamaz.
Ne gidebilir ne kalabilir.
Bu arada en çok yıpranan,
sevilmediğini hissettiği hâlde
hâlâ sevilmek için çabalayan taraftır.
Pasif ayrılık,
insanı değersiz hissettiren en sessiz şiddettir.
Söz yoktur ama ihmal vardır.
Hakaret yoktur ama yok sayılmak vardır.
Aldatma yoktur belki,
ama ruh çoktan yalnızlığa terk edilmiştir.
Ve zamanla insan şunu fark eder:
Aynı evde olmak, aynı hayatta olmak değildir.
Birlikte uyanmak, birlikte yaşamak değildir.
Bir ilişkide asıl ayrılık,
kalplerin artık birbirine dönmemesiyle başlar.
Bazen en cesur olan şey gitmek değil,
gerçeği kabul etmektir.
Çünkü var gibi görünen ama aslında olmayan bir bağ,
insanı hayattan da, kendinden de koparır.
Ve insan,
en sonunda şunu öğrenir:
Yalnız kalmak acıtır,
ama yalnız hissettirilerek birlikte tutulmak
ruhu çok daha derinden yaralar.

✒️ 𝙔𝙖𝙯𝙖𝙧 𝓗𝓲𝓵𝓪𝓵 𝓒𝓪𝓷𝓪𝓷 𝓢𝓸𝔂𝓵𝓾 𝓐𝓴𝓽𝓪ş ✨
✍️ 𝒦𝒶𝓁𝑒𝓂𝒾𝓃𝒹𝑒𝓃 ....
28.12.2025

Yorumlar
Kalan Karakter: