CHP 2. Bölge Milletvekili Aday Adayı Mehmet Arısoy seçim vaatlerini ve CHP'nin neler yapabileceği konusunda görüşlerini bildirdi.
Salih Erkek'in Yenigün TV'de yayınlanan "Erkekçe" programına CHP 2. Bölge Milletvekili Aday Adayı Mehmet Arısoy konuk oldu. Milletvekillerinin seçildikten sonra ulaşılamaz olduğundan yakınan Arısoy, milletvekili olması durumunda ilk önceliğinin taşeronla mücadele olduğunu söyledi. Maddi zorluklar yaşayan kesimlere ulaşmakta zorluk çekildiğini söyleyen Arısoy "Seçimlerden sonra karşılaşacağımız tablo seçim sürecini nasıl geçirdiğimize bağlı olarak değişecek. İzmir'in %70'i emekçi insanlardan oluşuyor. O emekçilere ulaşmayı başarırsak seçimlerden alnımız ak, başımız dik ayrılacağımıza, Türkiye'de de iktidara koşacağımıza inanıyorum" şeklinde konuştu.
Bize kısaca kendinizi tanıtabilir misiniz?
Türkiye'nin en yoksul yerlerinden biri olan Cizre'de doğdum. Babam devlet memuruydu. Liseyi 1.'likle bitirip Hacettepe Üniversitesi'ne girdim. Bülent Ecevit hükümetin Şerafettin Elçi'nin özel kalem müdürlüğünü yaptım. Askerliğim sonrasında İzmir'e yerleştim. 1988 yılında Bornova İşçi Komisyon Başkanlığı yaptım. Bayram Meral'in ricası ile Türkiye YOL-İŞ sendikasında Ankara 4 No’lu Şube başkanlığını yaptım.
İl Meclis Üyeliği de yapmış bir kişisiniz. Siyasi geçmişiniz ve milletvekili olmanız durumunda yapmayı düşündükleriniz neler?
2002 yılında CHP'de İzmir milletvekili adayı oldum fakat seçilemedim. 10. sıradan milletvekili adayı gösterilmiştim. O dönemin konjonktüründe seçilebileceğim bir sıra değildi. Fakat partimiz için sanki seçilecekmiş gibi çalışmayı kendime görev bilmiştim. Bir milletvekili olarak ilk yapacağım iş milletvekili maaşının tamamını, noter huzurunda maddi zorluklarla boğuşarak okumaya çalışan öğrencilere burs olması için bağışlayacağım. Danışmanının maaşına dahi göz diken milletvekilleri gibi olmayacağım. İl Meclis Üyeliği yaptığım sürece en çok ziyaretçisi olan meclis üyesi de bendim. Sosyal medyayı da iyi kullandığımı düşünüyorum. Meclisimizin aldığı kararlarının tamamını paylaştım. İl Özel İdaresi'nin aldığı bütün kararlar kendi internet sitesinde yayınlandığı gibi kendi sayfamda da yayınlandı. Sık sık halkımızın da katıldığı toplantılarda da İl Özel İdaresi'nin aldığı kararları açıkladım. Halkımızla fikir alışverişinde bulundum. Şeffaflığa çok önem veriyorum. Halkımızın kendisini yönetenlerin yaptıklarından haberdar olması, demokrasinin en önemli şartlarından birisidir. Milletvekilliği, ego tatmini, para kazanma yeri, emekli maaşı yeri hiç değildir. Maddi durumu son derece yerinde olmasına ve İzmir'in sayılı zenginlerinden olmasına rağmen, sırf dokunulmazlıkları kullanarak gelirini artırmaya çalışanları gördüğümde hayret ediyorum.
SOSYAL HİZMET UZMANIYIM
Ben CHP'nin iktidar olmasını canı gönülden istiyorum. Çünkü iktidarda olmayan milletvekilleri halkımızın sorunlarını rahatça gideremiyor. Pek çok zorlukla karşılaşıyor. İktidarın yolu ise vatandaşı mutlu etmekten geçiyor. Meclise sorunlarını dile getirmek için gelen muhtarların dinlenmediğini, kartvizit verilmediğini dahi görüyoruz. Milletvekili olanlar ulaşılmaz oluyor. Telefonu, adresi, yürüyüşü dahi değişiyor. Vatandaşlarımıza ulaşılmaz profillerle dokunamazsınız. Sorun yaşayan vatandaşlarımızın vekillerimizi aradığında 'Telefon numarası kullanılmıyor' cevabını aldığı zaman yaşadıkları psikolojiyi anlatamam. Halkın vekilinin halka benzemesi lazım. Ben halkım. Ben bir sosyal hizmet uzmanıyım. Nasıl sokaktan geçen herkes elektrikçi ya da marangoz olamıyorsa hizmeti de uzmanları yerine getirebilir. Benim aday adaylığım bazılarının kimyasını dahi bozmuş durumda. Ön seçim, merkez yoklaması farketmez. Hodri meydan diyorum. Hiç kimseden bir eksiğim olduğunu düşünmüyorum. Aç olan adamın gecekondusuna gidip 'Vatan, Millet, Sakarya' nutukları atmak karın doyurmuyor. Kömür makarnayı küçümsemek bize çok pahalıya mal oldu. Ben sosyal hizmetlerde görev almış birisi olarak Bayraklı başta olmak üzere tüm İzmir'in durumunu biliyorum. O makarnayı bulmak için çok büyük zorluk yaşayan vatandaşlarımızı da bizzat tanıyorum. Onlar da beni tanıyorlar. Belediyelerimiz çok ciddi anlamda yardımlarda da bulunuyorlar. Yardımın reklamı olmaz anlayışıyla çalışıyorlar.
HERKES MİLLETVEKİLİ OLMAMALI
Kendi mesleğinde doruk noktasına gelmiş olan herkes, iyi bir siyasetçi olamaz. Çok iyi bir doktor ya da çok iyi bir üniversite hocası olabilirsiniz fakat iyi bir milletvekili olmanın yolu, kendinizi birilerine seçtirerek tepeden inmek değildir. Biz okulumuza hoca seçmiyoruz. Profesörlerimizin parti içerisinde danışman kurullarında çalışması lazım. Çiçekler, böceklerle ilgili çalışma yapanlar, vatandaşlarımızın, işsizlerimizin sorunlarını bilemezler. Tabii ki onların da düşünceleri çok değerli. Ancak ülkeyi yönetmek ve sorun çözmek herkesin harcı değil.
Vaatleriniz neler? Milletvekili olduğunuzda neler yapmayı düşünüyorsunuz?
1990'dan 2009'a kadar sendika başkanlığı yaptığım dönemde, demiryollarında, limanlarda, fabrikalarda çalışan işçilerin ayaklarına giderek sorunlarını dinledim. Herkese sorabilirler. Özel şöför dahi kullanmadan, Hopa'dan İzmir'e kadar her yerde çalıştım. Vatandaşlarımızın temel sorunlarını çok iyi biliyorum. İl Genel Meclisi'nde yaptığımız çalışmaların belgeleri de hala duruyor. Çalışanların maaşını 1 lira dahi artırmanın ne kadar olduğunu biliyorum. Üzülerek söylüyorum ki siyasetçilerimizde sevgi eksikliği var. Halka ulaşma eksikliği var. Halkın yanında olduğunu hissettiren milletvekillerimizi halkımız da bağrına basacaktır. Milletvekillerimiz görevleri sona erdikten sonra halk tarafından tanınmıyorlar. Çünkü 5 yıllık görev süresi boyunca halkımıza yaklaşmamışlar, sorunlarını dinlememişler, hatta telefonlarını değiştirmişler. Bir milletvekilinin bırakabileceği en kötü miras arkasından kötü konuşulmasıdır.
İzmir'de CHP'nin milletvekili aday adayları yavaş yavaş seslerini duyurmaya başladı. Diğer partilerde ise henüz herhangi bir hareketlenme yok. CHP'de hareketlenme ile beraber, ön seçim, merkez ataması, %15-20 arasında değişen kontenjan gibi bazı sorular da ortaya çıktı. Sizin bu konulara olan bakışınız nasıl? İzmir'de 'İthal Milletvekili'lerine nasıl bakıyorsunuz?
Öncelikle ithal milletvekili kavramını açmamız lazım. İzmirli doğumlu olup, İzmir'le hiç bir bağı olmayan adaylar da ithaldir. İzmir'i tanımayan, sosyolojik ve ekonomik durumunu bilmeyen herkes ithaldir. İzmir'de asıl sorun, ulaşılamayan vekillerdir. Tabii ki görev bilinci olan vekillerimiz de var. Mesela Selçuk Ayhan'a bütün vatandaşlarımız rahatlıkla ulaşabilir. Bu nedenle ithalin de ötesinde İzmir'i bilen vekillerimiz olması lazım. Kontenjan konusunda ise belirleyici olacak olan vekillerimizin ne kadarının kontenjan ile atanacağıdır. Konusunda uzman olan ve partimizin parlamentoda ihtiyaç duyacağı kişiler için kontenjan uygulanması normal. Ancak eğer parlamentoya girecek vekillerin çoğunun kontenjan ile seçilmesi doğru değil. Ülkemiz maalesef karpuz seçer gibi vekil seçilen günleri de yaşadı. Kontenjan ile aday gösterilecek kişilerin de İzmir'de yaşayan deneyimli kişilerden yapılması lazım. Önseçime inanıyorum. Ne kadar çok insan ön seçime katılırsa ön seçimlerin de o kadar sağlıklı olacağına inanıyorum. Üye yapısının sağlıklı olup olmadığı konusunda çıkan tartışmalar da yersiz. Kayıtsız şartsız, sınırlı ve yerli olmak şartı ile kontenjan ile yapılacak önseçim partimize büyük yarar sağlayacaktır.
İzmir ve Türkiye ile ilgili ne gibi bir projeleriniz var?
Türkiye'deki taşeron sorununun çok acil çözülmesi gerekiyor. Benim de ilk önceliğim budur. Gerekirse meclisin önünde açlık grevi yaparım. Bu kölelik düzenini bir sendikacı olarak çok eleştirdim. İşçilerle, sendikalarla bizzat oturacağız. Sorunlarını aracılarla dinlemeyeceğiz.
Seçimlerden sonra nasıl bir tablo ile karşılaşmayı bekliyorsunuz?
Bu zamana kadar yapılan seçimlerde özellikle deniz kıyısında başarılı olduğumuzu fakat maddi durumu daha kötü olan yerlerde oylarımızın çok düştüğünü gördük. Bu konuda bir öz eleştiri yapmamız da gerekiyor. Sayın Genel Başkanımızın da belirttiği gibi halkımızın tamamına dokunmamız lazım. Partimizin tüzüğü ve planları var. Tarımdan eğitime kadar her konuda çok değerli uzmanlar tarafından hazırlanmış planlarımız var. Partide il genel meclis üyeliği ile belediye meclis üyeliğini karıştıran yöneticilerimiz var. Tepeden inme adaylarla bunu başaramayız. Seçimlerden sonra karşılaşacağımız tablo seçim sürecini nasıl geçirdiğimize bağlı olarak değişecek. İzmir'in %70'i emekçi insanlardan oluşuyor. O emekçilere ulaşmayı başarırsak seçimlerden alnımız ak, başımız dik ayrılacağımıza, Türkiye'de de iktidara koşacağımıza inanıyorum.
Yorumlar
Kalan Karakter: