Uyuşturucu kullanımı, İzmir’de her geçen gün daha erken yaşlara iniyor. İzmir Toplumsal Uyuşturucu ile Mücadele Eğitim Derneği (İZTUMED) Başkanı Bedri Yalçın, kentte 15-25 yaş arası gençlerde sentetik maddelere yönelimin dikkat çekici düzeyde olduğunu söyledi. Kurum verilerine göre, son beş yılda uyuşturucuya bağlı adli vakalar ve tedavi başvurularında yaklaşık yüzde 40’lık bir artış yaşanıyor.
"İLK DENEME YAŞI 12'YE KADAR DÜŞTÜ"
İzmir’de madde kullanımının sadece sayı olarak değil, yaş ortalaması açısından da alarm verdiğini belirten Bedri Yalçın, “Evet, ne yazık ki son yıllarda İzmir’de uyuşturucu madde kullanımında belirgin bir artış yaşanıyor. Özellikle 15-25 yaş arası gençler arasında sentetik uyuşturuculara yönelim dikkat çekici düzeyde. Emniyet ve sağlık kurumlarının verilerine göre, uyuşturucuya bağlı adli vakalar, hastane başvuruları ve madde bağımlılığı tedavisi gören genç sayısında son beş yılda yaklaşık %40’lık bir artış söz konusu,” dedi.
“Bu artış sadece sayılarda değil, yaş ortalamasında da kendini gösteriyor; ilk deneme yaşı 12-13’e kadar düşmüş durumda. Maalesef, uyuşturucu maddeler artık çok daha ulaşılabilir hale geldiği için çocuklar bile bu riske maruz kalıyor,” diye ekledi.
"PENCEREDE SABAHLAYAN ANNELER TANIDIK"
Derneğe başvuran ailelerin büyük bir kısmının lise çağındaki çocuklar için yardım istediğini belirten Yalçın, “Derneğimize başvuran ailelerin büyük bir kısmı 14 ile 20 yaş aralığındaki çocukları için yardım talebinde bulunuyor,” dedi.
Kendisini en çok etkileyen hikâyelerden birini şöyle anlattı:
“16 yaşındaki oğlunun uyuşturucuya başladığını öğrenince önce inkâr, sonra büyük bir suçluluk duygusuna kapılan bir annenin hikâyesiydi. Oğlunu defalarca tedaviye ikna etmeye çalıştı ama genç, bağımlılığın pençesinden çıkamıyordu. Bu anne, her gün oğlunu sokakta arıyor, geceleri onu bir yere bıraktı mı diye pencerede sabahlıyordu. Uzun süren bir rehabilitasyon süreci sonrası oğlu toparlandı. Şimdi ikisi de başka ailelere destek olmak için derneğimizde gönüllü çalışıyor.”
"BAŞTA SADECE MERAKTI' DEYİP SUÇA SÜRÜKLENİYORLAR"
Madde kullanımının gençlerin hayatında geri dönülmesi zor tahribatlar yarattığını dile getiren Yalçın, “Bu cümleyi çok sık duyuyoruz: ‘Başta sadece meraktı.’ Ancak bu masum görünen başlangıç, gençlerin hayatını geri döndürülmesi çok zor bir yola sokabiliyor,” dedi.
“Madde kullanan birçok genç, okuldan kopuyor, ailesiyle iletişimi kesiliyor, suça karışıyor ya da psikolojik sorunlar yaşıyor. Kimileri madde temini için hırsızlık, şiddet ya da torbacılıkla tanışıyor. Tedavi sürecinde bu gençlerin çoğu geçmişlerinden büyük pişmanlıkla söz ediyor,” ifadelerini kullandı.
"İZMİR'İN BAZI MAHALLELERİ YÜKSEK RİSKLİ"
Uyuşturucu satışı açısından riskli bölgeler hakkında da açıklama yapan Yalçın, “İzmir’de özellikle düşük sosyoekonomik düzeydeki bazı mahalleler, uyuşturucu satıcıları için birer hedef haline gelmiş durumda. Ne yazık ki bazı okulların çevresi de risk taşıyor,” dedi.
İZTUMED olarak güvenlik güçleri ve yerel yönetimlerle iş birliği içinde olduklarını vurgulayan Yalçın, “Polis ve jandarma ekipleri bu bölgelerde sık sık operasyonlar düzenliyor. Biz de dernek olarak hem güvenlik güçleriyle hem de belediyelerle koordineli çalışıyoruz. Riskli mahallelerde seminerler, gençlerle birebir görüşmeler ve ailelere yönelik bilinçlendirme çalışmaları yapıyoruz,” diye konuştu.
"PSİKOLOJİ OKUYOR, KENDİ GİBİLERE DESTEK OLMAK İSTİYOR"
Dernek çalışmaları sayesinde bağımlılıktan kurtulan ve hayata yeniden tutunan gençlerin de olduğunu dile getiren Yalçın, umut veren bir örneği şu sözlerle paylaştı:
“Uyuşturucudan tamamen kurtulan ve yeni bir hayat kuran gençlerimiz var. Bunlardan biri, 17 yaşında madde bağımlısı olan bir gencin hikâyesi. Annesi onu ilk getirdiğinde konuşmuyor, kimseyle göz teması kurmuyordu. Uzun bir tedavi ve danışmanlık sürecinden geçti. Şu an üniversiteye gidiyor ve psikoloji okuyor; amacı, kendisi gibi zor yollardan geçen gençlere destek olmak.”
"UTANMAK DEĞİK, DESTEK İSTEMEK ÇÖZÜM GETİRİR"
Ailelere de önemli uyarılarda bulunan Yalçın, erken farkındalığın hayat kurtardığını söyledi:
“Ailelere en büyük önerimiz: Sessiz çığlıkları duymayı öğrenin. Çocuklarının davranışlarında ani değişimler, içine kapanma, akademik başarıda düşüş, arkadaş çevresinin değişmesi, odasında uzun saatler kalma gibi belirtiler mutlaka ciddiye alınmalı. Ailelerin en çok geç fark ettiği şey, bağımlılığın ‘kötü alışkanlık’ değil, bir hastalık olduğudur. Utanmak ya da başkalarından gizlemek çözüm değil, tam aksine tehlikeyi büyütüyor. Erken müdahale hayat kurtarır.”
(Hale Halime Yıldırım-Gündeme Bakış)


