AK Parti İzmir Milletvekili ve 1. Bölge Milletvekili Adayı Hüseyin Kocabıyık, seçime 3 gün kala çarpıcı açıklamalar yaptı. 7 Haziran seçimlerine göre İzmirliler'in kendilerine olan ilgisinin arttığını gözlemlediğini dile getiren Kocabıyık, "İzmirliler bu kez algı operasyonlarını ciddiye almadılar. 5 aydır olan bitenler gözlerinin önünde yaşanıyor. İzmirli, her şeyin farkında" diye konuştu. 7 Haziran seçimlerinden sonra muhalefet partilerinin hükümet kurma ve yönetme kapasitelerinin sıfır olduğunun net bir şekilde anlaşıldığını vurgulayan Kocabıyık, yaşanan sürecin kendisini İzmir ve Türkiye'ye hizmet konusunda daha fazla hırslandığını da dile getirdi.
7 Haziran ve 1 Kasım seçimlerinin farkı ne?
Çok farklı iki seçim yaşıyoruz. Bir kere 7 Haziran seçimleri partilerin AK Parti'ye karşı ittifak kurdukları bir seçimdi. Seçimlerin ardından AK Parti tek başına hükümet kurma imkanı bulamadı. Ama muhalefetin hükümet kurma ve Türkiye'yi yönetme kapasitesinin de sıfır olduğu bu sayede ortaya çıktı.
Bir milletvekili ve aday olarak bu denli hızlı yaşanan siyasi süreç düşüncelerinizde herhangi bir değişikliğe neden oldu mu?
Şu oldu, çok daha hırslandım. Hem Türkiye'ye hem de İzmir'e hizmet konusunda çok hırslandım. Türkiye ilerlemeye ve gelişmeye başlayınca Türkiye'nin düşmanları bundan rahatsızlık duymaya başladı. Ankara'da patlayan bombanın nedeni budur.
Geçen seçime göre İzmirlilerin size karşı tavrını nasıl buluyorsunuz?
Çok farklı. Bu sefer bizi bağırlarına bastı İzmirliler. Bence İzmirliler, bu kez algı operasyonlarını ciddiye almadılar. 5 aydır olan biten, gözlerinin önünde yaşanıyor. İzmirli her şeyin farkında.
AK Parti, gençlerle ilgili birçok proje açıkladı. Bunları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Seçme yaşını 18'e biz indirmiştik, şimdi seçilme yaşını da 18'e indiriyoruz. Bedava internet kullanımı gençler için iyi olacak. Daha önemli bir proje geliştirdik, gençlerin kendi işlerini kurmasını sağlayacağız. Onlara 50 bin lira hibe, 100 bin lira da sıfır faizli kredi vereceğiz. Bu ne demektir biliyor musunuz? Gençlerin dinamizminin, yaratıcılığının iş dünyasına aktarılması demektir. Dünyada benzeri görülmedik bir proje bu.
İzmirlilerden hangi nedenlerle oy istiyorsunuz?
Bir kere bu ülkenin en önemli sorunu terör. Biz hükümet olarak bir karar verdik. Bu PKK terörünü kesin olarak bitireceğiz. Şu ana kadar zaten bu hain güruhun canlarına okuduk. Ama herkes bilsin ki bu topraklarda eli silahlı bir tek terörist kalmayacak. DAEŞ'i de, PKK'sı da ya defolup gidecekler ya da hepsi yok edilecek. Halkımızın ekonomiyle ilgili taleplerini zaten çözüyoruz. 5 Ekim'de açıkladığımız beyanname halkın ekonomik sorunlarının çözümünde bir devrim niteliği taşıyor. Emekliler, asgari ücretliler, kadınlar, esnaf ve köylüler rahatlayacak.
İzmir'den yeniden aday alan Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme eski Bakanı Binali Yıldırım'la uyumlu çalışabiliyor musunuz?
Binali Bey harika bir insan ve harika bir lider. Onun İzmir hayali zaten hepimizi durmadan şarj ediyor. Gerçekten Binali Bey'in İzmir için düşündüklerinin bir kısmını bile gerçekleştirebilsek bu şehrin makus talihi kökten değişir.
Peki, siz bir gazeteciydiniz, köşe yazarlığı da yapıyordunuz, mesleği özlüyor musunuz?
Hem de nasıl. Zaten en kısa zamanda kendi bloğumu kuracağım, çünkü yazmayı çok özledim.
Yazarlıkla siyaset arasında en temel fark ne?
Bence şu: Köşe yazarken siz kralsınızdır. Herkesi ve her şeyi eleştirme hakkı verir size elinizdeki kalem. Her şeyle ve herkesle ilgili hükümler verirsiniz. Siyasette ise kral halktır. Herkes sizi eleştirebilir ve hesaba çekebilir. "Hop bir dakika, ne oluyor" deme hakkınız da yoktur.
Üst üste iki seçim yaşadınız, bu arada aileniz bundan nasıl etkilendi?
Eskiler 'Politikacının parası pul, karısı dul olur' derlerdi de güler geçerdik. Bu o kadar doğru bir sözmüş ki, şimdi anladım. Gerçekten özellikle çocuklar çok etkileniyorlar bu süreçten. Onların küçük kalplerinde ve zihinlerinde korkular, endişeler oluşuyor. Bu durumlarda siyasetçinin eşine çok görev düşüyor. Allah'tan ben eşim konusunda çok şanslıyım. Eşim hem lider bir kadın hem de çocukların psikolojilerini çok iyi yönetiyor.
Sosyal Medyayı etkin kullandığınız biliniyor. Bazen paylaşımlarınız tepki çekebiliyor. Bu paylaşımlardan pişmanlık duyduğunuz oluyor mu?
Ben senelerce Başbakanlar düzeyinde danışmanlık yapmış birisiyim. O nedenle benim duygularımı kontrol sorunum olmaz. Ancak, bazen insanlar fazla kaypaklaşıyorlar. Gavura gavur, bölücüye bölücü, haine hain demekten imtina ediyorlar. Benim böyle zamanlarda gerçeği haykırmak gibi bir bilinçli refleksim var. Ben İzmir'de Yunanı denize döken neferlerden Gazi Mustafa'nın torunuyum. Dedemin İstiklal Madalyası'nı şu an ben taşıyorum. Vatanıma, milletime, milli ve manevi değerlerime uzanan her çirkin el ve ifade benden sansürsüz cevabını alır. Ben kişisel ilişkilerinde nezakete çok önem veren biriyim, bunu herkes bilir. Ama vatan meselesinde nezaketin arkasına sığınan bir kıl kuyruk olamam. Dolayısıyla o sözlerimden pişmanlık duymak söz konusu değildir.
Başbakan Ahmet Davutoğlu Yeni Asır'daki röportajında Kocaoğlu'ndan İzmir'le ilgili talep gelmediğini ifade etti. Kocaoğlu sizden Ankara'yla İzmir arasında köprü olmanızı istese ne dersiniz?
Aziz Kocaoğlu bir konuda çok açık bir hile yapıyor. Bir yerel yönetici olarak başarısızlığı ortaya çıktıkça yeni mazeretler aramaya başlıyor. İlk akla gelen de hükümet oluyor. Kendisi bir İzmir yaptı, bu İzmir'i kimse beğenmiyor, kendisi de beğenmiyor. O nedenle suçlu arıyor. Başbakanımız o açıklamasıyla Kocaoğlu'nun bu hilesini bozuverdi. Ayrıca İZBAN orta yerde dururken, hükümetin İzmir'e kazandırdığı Konak Tüneli, Karşıyaka Tünelleri, çevre yolu, havalimanı ve daha onlarca yatırım orta yerde dururken hükümeti suçlamak sadece mazeret üretmek de değildir, ahlaki bir sorundur. Bizden İzmir için talep edilecek her desteğe koşarak geliriz ve parti ayrımı yapmadan gereğini yaparız. Bunu Başbakanımız da, Binali Bey de ben de defalarca açıkladık.

Yorumlar
Kalan Karakter: