Dünya'da kadına seçme ve seçilme hakkını bir çok ülkeden önce veren Türkiye, kadının değerini Kurtuluş Savaşı'nda üstlendiği rol ile anlamış. Bir çok destansı savaş hikâyelerinin altında erkeklerin imzası kadar kadının ruhunu da bedenini de görmek mümkün.
Adile Onbaşı, Nene Hatun, Kara Fatma, Şerife Bacı, Hatice Kadın, Gördesli Makbule ve yüzlerce isimsiz kahraman... Kimi eşinin yanında, kimi hiç tanımadığı, adını dahi bilmediği askerin mermisini taşıyor, suyunu içiriyor, yarasını sarıyor. Her biri başlı başına bir Hollywood hikâyesi olacak kadar efsanevi bir galibiyetin altına işte bu kadınlar sayesinde imzasını atabilmiştir Türk Ordusu.
Sadece savaşta da değil, Türkler yüzyıllar boyunca olduğu gibi kadını başının en üstünde taşımış, hiyerarşik sıralamada en tepelerde yer vermiştir.
Bugün kahramanlıklarını muharebe alanlarında değil, bizzat hayatın en orta yerinde, en can alıcı noktasında gösteren kadınlarımızdan bir örnek vereceğim size.
Kurtuluş Savaşı'nın en kırılgan noktasında, bir erkeğin hayatının en zor anında, bir çocuğun annesi, bir ordunun neferi, bir adamın eşi, bir askerin anası olarak karşımıza çıkan kadını bugün birbirinden önemli projelerde kurucu olarak görüyoruz. Son yıllarda okullarda giderek artan şiddet olaylarının önüne geçmek amacıyla başlatılan ‘Torunuma Barış Dolu Günler/Akran Uzlaşma-Çatışma Çözme Projesi’nin mimarı da, destekçisi de, arka çıkanı da kadın.
Türkiye’nin ilk ortodontist kadın diş hekimi 100 yaşındaki hayırsever Ayşe Mayda’nın sponsorluğunu üstlendiği projenin isim annesi Sema Övgün, 10 okulda 360 öğrenciye verdikleri eğitimle onların okullarında barış elçisi olmasını sağladı.
Rehber hocalar tarafından eğitilen çocuklar, okullarında veya çevrelerinde kavga eden-tartışanlara müdahale ederek sorun çözücü çalışmalarda bulundu. DEÜ Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Abbas Türnüklü'nün de destek verdiği çalışmalardan öylesine önemli sonuçlar elde edildi ki... Bugün büyüklerin dahi uzlaşmanın mahkemelerden önce başvurduğu bir mekanizma olduğu ülkemizde çocukların da daha okul sıralarında böyle bir yöntemi kullanmaya alıştırılması inanılmaz yararlı bir proje.
Düşünün, Türkiye'de siyaset uç noktalarda yapılıyor ve bir çok kez siyasilere çatık kaşlarla denk gelebiliyoruz. Buna paralel, günün yorgunluğu, trafik çilesi de insanların birbiri ile kavga etmesine ve hatta birbirlerini yaralamasına neden olabiliyor. Günümüz şartlarının, insanları içine ittiği bu toleranssız havanın çocukluktan başlayabileceğine öngeren İzmirli kadınları, okullarda çocuklara verdikleri eğitimden ötürü kutluyorum. Başta Sema Övgün ve Ayşe Mayda olmak üzere, sağlıklı bireyler yetiştirmede ellerini çekinmeden taşın altına koyan kadınlarımıza teşekkür ediyorum. Gerek teşviklerle, gerekse başka başka argümanları kullanarak bugün öğrencilere uzlaşabilmeyi öğreten kadınlarımız, yarın 10 okul sayısını 20'ye çıkarmayı ve daha fazla çocuğa, doğru insan olabilmeyi öğretecek.
Dün Kurtuluş Savaşı'nda, siyasette, evde, tarlada hayatın en önemli yerinde olduğunu bize hatırlatan kadınlarımız artık erkeğin üzerinden yük alan biri olarak değil, bir birey olarak anılmalıdır. Görüldüğü gibi kadın çok fazla noktaya odaklanabilir, evini, kocasını, çocuğunu, işini, tüm bunların yanı sıra hayatını rahat rahat idare edebilir.
Demeli ki İzmir kadını farkını bir kez daha gösterdi...
İyi haftalar, hayırlı Ramazanlar...

Yorumlar
Kalan Karakter: