Kolombiya'da düzenlenen Birleşmiş Kentler ve Yerel Yönetimler (Uclg) 5. Zirvesi BOGOTA 2016'ya Buca Belediye Başkanı Levent Piriştina ile Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer katılmış. Yerel yönetimlerin mali gücünü artırılması ve yerel yönetimlerin özerk bir yapıya kavuşturulması için yapılması gereken çalışmalara değinilmiş.
Her ne kadar yerel yönetimlerin mali yapısı, 10 yıl önceye oranla çok kuvvetli görünse de artan nüfus ve talebin belediye başkanlarının sorumluluğunu artırdığı düşüncesindeyim. Şu çok açık; Ahmet Piriştina döneminin belediye bütçesi ile Aziz Kocaoğlu döneminin belediye bütçesi arasında dağlar kadar fark var. Tabii ki nüfus arttı. Buna paralel insanlar beklentilerini revize etti. Seyahat eden insanların Avrupa ziyaretleri sonrası, oradaki belediyecilik anlayışının burada neden olmadığı sorgulanır oldu. Haliyle mevcut bütçeler şehirleri daha yaşanılır kılmakta yetersiz kaldı. Lakin arşivler bugün itibariyle belediye bütçelerindeki dev artışları açık seçik ortaya koyuyor.
İzmir, 70'li yıllarda yaşanan ve siyasi kaygılar nedeniyle pek ses çıkarılmayan betonlaşmanın, çarpık kentleşmenin kurbanı oldu. Kentleşme “Kafamı sokacak bir çatım, dört de duvarım olsun” şeklinde yorumlanınca bugün kentte yapı stoğunun büyük bir bölümünü sağlıksız, çürük ve kötü görüntüden ibaret binalar oluşturdu. Hal böyle olunca, bir türlü net bir şekilde okunamayan kentsel dönüşüm yasası, bireysel birkaç çaba dışında özellikle İzmir'de olumlu bir görüntü ortaya çıkaramadı. Kabul ediyorum, Büyükşehir'in Kadifekale'de gösterdiği çaba, bence en adaletli kentsel dönüşüm örneklerinden biri. Zira Uzundere, Gaziemir, Bayraklı ve Ege Mahallesi projeleri de büyük bir alkışı hak ediyor. Fakat tüm bu ilçelerin kentsel dönüşüme girecek mahallelerinin nüfusları genelin belki de on binde biri.
Yani?
Kesinlikle geç kalıyoruz. Büyükşehir Belediyesi'ne dönüşüm konusunda omuz verecek, elini taşın altına sokup büyük projelere imza atacak babayiğitler arıyoruz. Tekrar ediyorum. Kentsel dönüşüme bir örnek olsa da 3-5 mahalle ile sınırlı kalan dönüşüm İzmir'in çehresini iyileştirmeye, kentlileri doğal afet risklerinden korumaya yetmeyecek. Daha geniş kapsamlı projeleri daha ivedi hayata geçirmeliyiz...
Kültürpark
İnsanların ve odaların Kültürpark projesi ile ilgili çekincelerini anlayabiliyorum. 1922 yangınında yok olmuş muhteşem bir mahallenin yerine inşa edilen bu benzersiz parkın geleceğe miras olarak bırakılması çalışmalarını da sonuna dek destekliyorum. Lakin ekonomik ömrünü tamamlamış, hiçbir kültürel değeri bulunmayan pavyonların yıkımının önüne geçmeyi pek de doğru bulmuyorum. Ne yapacaksınız peki... Bu binalarda artık fuarcılığı geliştirebilmek veya kültürel birtakım etkinlikler düzenleyebilmek mümkün değil. Ki kallavi büyüklükteki beton duvarları Kültürpark'ın estetiği ile bütünleşmiyor. Ben Aziz Bey'in bu alan üzerinde uzun uğraşlar sonucu çizdirdiği projenin Kültürpark'ın gelecek kuşaklara aktarılması için önemli bir argüman olduğunu düşünüyorum. Bu alanın yapılaşmaya açılması, ağaçların kesilmesi, anıların yok edilmesi gibi saçma bahaneler üzerine kurgulanan muhalefeti doğru görmüyorum. Kültürpark günümüze uygun şartlar da modernize edilmeli ve mevcut proje üzerinden yürünmelidir. Asla ve asla alana yeni beton yapılar dikilmemeli, ağaçlandırma çalışmaları yapılmalıdır.
Bu proje de tam olarak bunu işaret ettiğine göre, garantörünün bir belediye başkanı olduğu projede bize düşen inanmak, desteklemek ve hesap sormaktır.
İyi haftalar...

Yorumlar
Kalan Karakter: