Meşhur bir atasözü vardır; ne ekersen onu biçersin derler…
Geçtiğimiz günlerde yaşadığım sağlık sorunu sebebiyle bu atasözünün doğruluğunu tescillemiş oldum.
Ömrüm boyunca dostluğun ve arkadaşlığın tohumunu ekmişim ve bunun geri dönüşünü yaşadım…
Bundan yaklaşık dört ay kadar bir süre önce sesim kısılmaya başladı.

Yakınlarımın ısrarı ve durumun önemini anlamış olmam sebebiyle 9 Eylül Üniversite Hastanesi’ndeki Zeytin Cafe’lerin işletmecisi olan yıllarımın dostu Adil Karamustafaoğlu’nu arayarak Kulak Burun Boğaz bölümünde konumunda uzman doktorlardan randevu almasını rica ettim.
Adil dostumun ertesi güne aldığı randevuda yapılan tetkikler sonucu gırtlağımda bir kitlenin olduğu ve derhal parça alınarak tahlil edilmesi gerektiği söylendi.

Operasyona girmeden önce kalbim dâhil olmak üzere baştan aşağı yapılan kontroller sonucu operasyonu geçirmemde bir sıkıntı olmadığı tespit edildi.
Bu tespitin üzerine, eşim, çocuklarım, hısım ve akrabalarım duymayacak şekilde randevu alarak operasyona girdim. Haber vermiş olsaydım yüzlerce yakınımın hastaneye akın edeceğini ve bazı zamanlarda çalışamaz hale getireceğini biliyordum.

Aldığım karar doğrultusunda Adil kardeşime de kimseye haber vermemesi konusunda tembihlerimi tamamladığım sırada odaya AK Parti İzmir il Başkan yardımcısı saygın dost Fikret Mısırlı odaya girdi. Hoşsohbetin ve Adil kardeşimin esprileriyle ameliyatı unutmuştuk. Hemşire hanımın odaya girip ameliyat kıyafetlerimi giymemi istemesi üzerine kendisinden beş dakika rica ederek Fikret Başkana geçtiğimiz cumartesi günü yapılacak kentsel dönüşüm bilgilendirme toplantısı için “başkanım ben katılamayacak olsam dahi toplantıyı gerçekleştirin, Karabağlar halkına sözümüz var” demem üzerine Fikret Başkan da “Salih ağabey sen ameliyatını ol, sağlığına kavuş toplantıyı beraber yapacağız, sunumu zaten sen yapacaksın, öncelikle iyileşmeye bak” sözleriyle beni ikna etti.

Her iki dostumla öpüştükten sonra ameliyathaneye gittim.
Operasyonum yaklaşık 45 dakika sürmüş, kendime geldiğimde odadaydım, doktorlar nasıl olduğumu sorduğunda iyi olduğumu söyleyerek gözlerimi silmelerini rica ettim.
Neden dediğimi de bilmiyorum.
Hayal meyal hatırlıyorum, odama girdiğim anda refakatçin yok mu diye sorduklarında gözlerimden yaşlar süzülmüştü. Kendimi kimsesiz hissetmiştim…
Daha sonra küçük oğlum Yusuf Erkek hastanede olduğumu öğrenip yanıma geldi.
Haberi olmadığı için korku içinde geldiği hastanede beni gördükten sonra rahatladı. Sonra diğer oğlum Hüseyin Erkek ve damadım İlyas Büdüş yanıma gelerek iyi olduğumu gördü ve onlarda rahatladı.
Böyle bir şeyi ailemden gizli yapmama alınan çocuklarım yerden göğe kadar haklıydı, aslında ben onları üzmemeyi istemiş olsam bile iyi ve kötü günümde yanlarımda olmalarına müsaade etmeliydim.

Bu hareketime alınan çocuklarım sitem ederken onları susturabilmek adına espriyle karışık “çeneyi bırakında karnımı doyurun, 24 saattir bir şey yemedim” demem üzerine gazetemizin yazarlarından Pelin Hanım ile irtibat edildi sağ olsun ne bulduysa çorbasından aşuresine ve hatta kebabına kadar beni doyurabilmek adına elinden geleni yaptı.
Muhteşem yemekleri diğer hasta arkadaşlar ve refakatçiler ile paylaştıktan sonra keyfim yerine gelmişti.
Vizite kontrolüne gelen doktorlara akşam önemli bir toplantım olduğunu, işim tamamsa taburcu olmak istediğimi söylemem üzerine toplantıyı unutmam gerektiği, bu gece gözlem altında tutulacağımı söylemelerine üzülerek oğlum Yusuf’a Karabağlar’da yapılacak imar barışı bilgilendirme toplantısının ertelendiği yönünde haber yapmasını söyledim.
Haberin yayınlanması üzerine biraz olsun rahatladım.
Ertesi sabah doktorlar geldi, hadi toparlan, özgürsün, yalnız birkaç gün susma hakkını kullan, ses tellerini yormaman lazım demeleri üzerine gülüştük.

Bu anlamda ameliyatımı gerçekleştiren, üzerimde emekleri olan 9 Eylül Üniversite Hastanesi Kulak Burun Boğaz Bölümü doktorları pırıl pırıl gençlerimiz Dr. Arif Özses’e, Dr. Özgür Kümüş’e, Dr. Erdal Erkoç’a, Dr. Ahmet Kısa’ya, Dr. Öğretim Üyesi Yüksel Olgun ve emeği geçen herkese, hemşirelere, hastane personellerine, geçirdiğim operasyonu duyup arayan, ziyaretime gelen, sosyal medya üzerinden geçmiş olsun dileklerini ileten yüzlerce dostuma, hısım ve akrabalarıma teşekkür ediyor, hepsine ayrı ayrı sevgi ve selamlarımı sunuyorum.
Bu denli sevildiğimi bilmiyordum, meğer hep insana yatırım yapmışım ve iyi ki de böyle yapmışım.
Evlatlarıma, yeğenlerime ve tüm akrabalarına vasiyet ve tavsiyemdir; her daim insana yatırım yapın…
Tüm can dostlara, akrabalara can kurban, kalın sağlıcakla, mutluluklar…
Her şey yurdum ve yurdumun insanları için…
NOT: Şahsımı merak eden siz canlar şükürler olsun çok iyiyim. Tek sıkıntım 6 gün kadar konuşmamam gerekiyormuş. Şimdilik susma hakkımı kullanıyorum. Belediye seçimlerinde sahalarda çok konuşacağım. İzmir halkını her konuda bilinçlendireceğim.

Yorumlar
Kalan Karakter: