Kooperatif soruşturması kapsamında 4 Temmuz’da tutuklanarak cezaevine gönderilen İzmir eski Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, bugün başlayan duruşmada savunmasını sundu. Soyer’in zaman zaman sosyal medya paylaşımlarından da yararlandığı savunması özetle şöyle:
“Hukuk vicdanın yazılı halidir”
“80 gündür hapisteyim. Neden özgürlüklerimden mahrum kaldığımı, tek kişilik bir hücrede hayattan koparılmaya çalışıldığımı düşünüyorum. İddianamedeki iddiaların hukuken geçersiz olduğunu avukatlarım anlatacak. Ben ise hangi niyetle hareket ettiğimizi ortaya koyacağım. Ankara Hukuk Fakültesi hocamız Metin Günday’ın sözü kulaklarımda: ‘Hukuk vicdanın yazılı halidir.’”
Kooperatifçilik tarihini anlattı
“Kooperatif dolandırıcılık değildir. İlk örnekleri Sanayi Devrimi sonrasında İngiltere’de çıktı. Osmanlı’da Mithat Paşa öncülüğünde Memleket Sandıkları kuruldu, Ziraat Bankası’na dönüştü. Atatürk, 1920’de Kooperatif Şirketler Kanunu’nu TBMM’ye sundu. CHP’nin 1935 programında da kooperatifçilik temel prensip olarak yer aldı. Cumhuriyet’in ilk yıllarında kooperatifçilik önemli bir sermaye birikim biçimiydi.”
Soyer, 1980 sonrası Batıkent projesi, İzmir’de Burhan Özfatura ve Yüksel Çakmur dönemlerindeki Ege-Koop uygulamalarını hatırlattı. 2000 sonrası TOKİ’nin sosyal devlet misyonundan uzaklaştığını, konut üretiminin özel sektör lehine değiştiğini vurguladı.
“Barınma hakkı insan hakkıdır”
“TÜİK verilerine göre 2002’de konutların %31,9’u kooperatif eliyle üretilirken bu oran 2024’te %1,15’e düştü. Ev sahibi oranı da %73’ten %56’ya indi. Oysa 1948 İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, barınma hakkını temel hak olarak kabul etmiştir.”
Deprem ve “Halk Konut” modeli
“30 Ekim 2020 depreminde 118 canımızı kaybettik. ‘Bir Kira Bir Yuva’ kampanyasıyla depremzedelere 330 milyon liralık destek sağladık. Kentsel dönüşümde tıkanmış süreçleri aşmak için İZBETON’la kooperatif modeli geliştirdik. ‘Halk Konut’ sayesinde 1350 aile kooperatifleşti, 1150 konut teslim edildi. Model, Japonya dahil 6 ülkede araştırmalara konu oldu. Bu şeffaf ve hesap verebilir modelin ‘kamu zararı’ gerekçesiyle suçlanması doğru değildir.”
“Biz başlamasaydık, kim başlayacaktı?”
“İzmir’in %70’i depreme dayanıksız konutlarda yaşıyor. TOKİ’nin yaptığı 5-6 bin konutla yetinip kenara mı çekilecektik? Müteahhitlerin girmediği ihaleleri seyredip, on binlerce insanın ölümünü kadermiş gibi mi görecektik? Biz, vatandaş–belediye–hükümet işbirliğiyle yeni çözümler üretmeye gayret ettik. Demese miydik, ‘Biz başlayalım?’”
“Vaatlerimin yüzde 87’sini yaptım”
“Görev süremde vaatlerimin %87’sini yerine getirdim. Kentsel dönüşüm de bunlardan biriydi. Kilitlenmiş süreçleri aşmak için hukuka uygun yeni modeller geliştirdik. Görünen o ki; sistemimiz vaatlerini yerine getirmeyenleri değil, elini taşın altına sokanları cezalandırıyor.”
Soyer, savunmasını şu sözlerle tamamladı:
“Dilerim bu çabalarımız vereceğiniz kararın objektif, adil ve vicdani olmasına katkı yapar.”