Can Yücel, cezaevinde şarap yapıyor.
Yetmişli yıllarda bir söylence gibi anlatılırdı.
Can Yücel’in, Adana Cezaevi’nde termos içinde şarap yapması…
Can Yücel, şair ve çevirmendi…
İsmet İnönü döneminde Milli Eğitim Bakanı olan ve Köy Enstitüleri’nin kurulmasında büyük emeği geçen Hasan Ali Yücel‘in de oğluydu.
Edebiyat çevrelerinde ve politikacılar arasında geçen çocukluk yıllarının ardından Can Yücel;
Londra’da Cambridge Üniversitesi’nde yıllarca eğitim görmüştü.
Sonra ülkesine dönüp şiirler yazmaya başlamıştı.
Bu arada da gönül verdiği bazı yabancı eserleri Türkçe’ye çevirmişti.
Ama çevirisini, yaptığı kitaplardan biri 12 Mart Darbesi’nin (1971) gazabına uğradı.
Ve “kitap çevirdiği” için hapse mahkûm olup cezaevini boyladı…
O yıllarda, sadece düşünmek değil;
Kitap “çevirmek” de suçtu çünkü…
Türkçe’ye çevirdiği kitap
“Che Guevera’nın Günlüğü” idi.
Önce İstanbul’daki cezaevlerinde yattı.
Bir süre sonra Adana Cezaevi’ne sürgün edildi.
Arkadaşları ve dostları tarafından “çok iyi şair ve çevirmen” olarak tanınmasının yanı sıra;
Düşündürücü esprili konuşmaları, hoş sohbeti ve güzel içki içmesiyle de anılırdı hep.
Adana Cezaevi’nde yattığını duyan arkadaşları ve sevenleri onu sık sık ziyaret etmeye başladı.
O zamanlar mahkûmlara dışarıdan yiyecek getirmek, şimdiki gibi yasak değildi.
Sadece uyuşturucu ve içki sokmak yasaktı…
İçeriye taze sebze, meyve alınıp yemek yapılabiliyor ve kalabalık sofralar kurulabiliyordu.
Can Yücel ve arkadaşları, dışarıdan kasalarla gelen üzümleri yemekle tüketemiyordu.
Öküzgözü siyah üzümler yemekle bitmiyordu…
Kendisi gibi şair ve yazar olan koğuş arkadaşı Abdullah Nefes’le beraber akıllarına ilginç fikir gelir.
Artan üzümlerden şarap yapacaklardı…
Olur mu olur…
Can Yücel’in İstanbul’dan getirip hiç kullanmadığı bir termosu vardır.
Üzümleri sıkıp termosa doldururlar.
Şaraba dönüşmesi için kuytu bir yerde bekletirler.
Ve şarap kıvamına geldiğinde de güzel bir sofra hazırlayıp arkadaşlarıyla birlikte demlenirler.
Fransız şarabı kadar kaliteli olmasa da lezzetli bir şarap olmuştur, ne de olsa cezaevinde yapılmış bir şaraptı ve kendisi için büyük anlamı vardı…
Bir müddet sonra cezaevinde siyasi olmayan mahkûmlar arasında tekme tokatların savrulduğu bir kavga çıkar ve hemen ardından tüm koğuşlarda arama yapılır.
Arama sırasında üzüm suyunun saklandığı termos bulunur.
Tabii ardından soruşturma gelir;
–“Bu şarabı kim yaptı?”
Can Yücel bakar ki arkadaşlarının da başı yanacak…
–“Ulan,” der;
— “Benim adım zaten sarhoşa çıkmış. Termos da benim malım. Bari ben üstleneyim.”
Böylece Can Yücel’in cezaevinde termosla şarap yaptığı kayıtlara geçer ve “cezaevinde şarap imal etmek” suçundan dolayı üç gün üç gece hücrede kalır.
Adana Cezaevi’nde başlayan söylence, dilden dile dolaşarak İstanbul’a kadar gelecek, üstadın biyografisine, en zor koşullarda bile yaşama direnişi olarak yazılacaktı…

Görsel : (Abdullah Nefes ve Can Yücel cezaevinde)
Can Yücel
Doğum: 21.08.1926, İstanbul.
Ölüm. : 12.08.1999, İzmir.
Modern Türk şair ve çevirmendir.
Kullandığı kaba ama samimi dil ve bariton sesiyle okuduğu şiirlerle Türk Edebiyatı’nda farklı bir tarz yaratmıştır.
7 yıl süreyle, Millî Eğitim Bakanlığı yapan Hasan Âli Yücel’in oğludur.
Turan ÇATAL
Araştırmacı Gazeteci-Yazar