İsmi Türk televizyon tarihiyle özdeşleşmiş bir isim o. Ekrandaki onlarca ilkte imzası, sesi var. Bugün 90 yaşında ve hâlâ mikrofona konuşuyor. Yeniden basılan kitabı 'Telesafir' vesilesiyle, Hürriyet'ten İpek Özbey Halit Kıvanç ile konuştu. Söyleşiyi paylaşıyoruz...
Konuşmaktan yorulmadınız mı?
Konuşmayı çok seviyorum. Babam orta, annem az konuşurdu. Benim içimde varmış. Çok erken konuşmuşum. Komşular “Aaa, konuştu” deyince susmuşum. Sonra biri elinde kanaryayla gelmiş, “Kanarya suyunu içerse konuşur” demişler.
Altan Erbulak size takılırmış, “Şimdi ötmeyen kanaryalara Halit’in suyunu içiriyorlar” dermiş.
Çok takılırdı. Bir gün arkadaşlarımıza bir seyahatimizden bahsediyor: Radyoyu kapattım, Halit’i açtım diye…
Televizyon işi zor iş. Bir parlarsın, bir sönersin. Adın üç günde silinebilir. Siz nasıl bu kadar yıl ayakta kaldınız?
Ben kimseyle alay etmedim. Elinde mikrofon var diye kimseyi kırmayacaksın. Doğruyu, güzeli vereceksin insanlara, onu paylaşacaksın. Sunacağın kişinin adını bile unutsan, durumu kurtarmak için nezaketi elden bırakmayacaksın.
Yoksa böyle bir şey oldu mu, kimin ismini unuttunuz, ne olur anlatın?
Ebru Gündeş yeni çıkmış ve konseri var. Bir yerde onu sunmam gerekiyor. Günler öncesinden bütün sokaklara afişi asılmış. Sahneye çıktım, karşımda binlerce kişi. O ana kadar hiç olmamış bir şey geldi başıma. Kimi sunacaktım ben, isim gidiverdi aklımdan.
Ne yaptınız?
“Sakin ol Halit” dedim. “Hiç merak etme, bunun altından kalkarsın…” Seyirciye döndüm, “Sevgili seyirciler, şimdi karşınıza, yarınlarda hep alkışlayacağımız bir genç kızımız geliyor. Güzel sesli, güzel kızımız… Hadi siz söyleyin, kim geliyor, kim geliyor” diye bağırdım. Bütün salon aynı anda “Ebru Gündeş” diye ismini söyledi. Konser bitti, Ebru Gündeş ile orada tanışmıştık. “Çok güzeldi beni sunuşunuz” dedi. Aradan birkaç ay geçti, yine bir konser var, kadrosunda da birçok sanatçıyla beraber Ebru Gündeş. Bu kez sakin sakin, “Kısa zamanda büyük isim yapan Ebru Gündeş geliyor sahneye” dedim. Konserden sonra Ebru sitem etti: “Halit abi niye o günkü gibi anons etmedin beni” diye sordu: “Eeee ismini unutmadım da ondan” dedim. Tabii şaka yaptığımı zannetti. İnanmadı unuttuğuma…
Sahadan canlı futbol maçı anlatırken...
Ne isteseler sunar mıydınız? Yoksa ‘asla’larınız var mıydı?
Benim için para hiçbir zaman bir şey ifade etmez. Bana "Şunu verelim, çık şunu konuş" dediklerinde yapmadığım oldu.
Neydi kırmızı çizginiz?
Hiçbir zaman politikayı sevmedim. Politik tartışmaların içine de girmedim.
Neden sevmediniz?
Siyasette bazı fikirlere inanmadan inanmak zorundasınız. İşin içine politika girdiği zaman insanlarda kayıplar oluyor. Ben memleketime hizmet etmek için insanları güldürmek istedim. Yarışmalarda para dağıtmaktan çok mutlu oldum.
Kesin milletvekilliği teklifi gelmiştir…
İçimi acıtan bir olaydır o. Bir dönem üç parti aynı anda milletvekilliği teklif etti. Neredeyse ağlayacaktım. Üçü de “Sen bizdensin” diyor. Üçünün de fikirleri ayrı. Görüşleri ayrı. Oturdum gözümde yaşla düşünmeye başladım, “Ben bu kadar mı sahtekârım, herkes bizdensin diyor…”
Siz ne kadar politikadan uzaksanız oğlunuz yazar Ümit Kıvanç o kadar içinde. Onu da uzak tutmaya çalıştığınız oldu mu?
O ilkelerini kendisi koydu. Yazmak, çizmek, memleket sorunları hakkında hizmet etmeye inandı.
BENİ HALİT ABİ BİLSİNLER KÂFİ
90 yaşındasınız. Dünya hızla değişiyor. Bu değişimde sizin canınızı acıtan şeyler oluyor mu?
İnsanların değişmesinden şikâyetçiyim. Para uğruna ‘inanıyormuş gibi’ yapmalarından... Para insanları çok çabuk değiştiriyor. Ve maalesef kötü yönde değiştiriyor.
Sizin parayla ilişkiniz nasıldı?
Hiç sevmem. Biz eşim ve oğlumla çok mutlu bir yuva kurduk. Ne şöhret ne para, hiçbirinin kıymeti olmadı. Hep şöyle dedim, “Beni Halit abi bilsinler kâfi…”
Şöhret aile hayatınızı etkiledi mi, çapkınlık dedikoduları çıktı mı örneğin?
Hayır hiç. Hiç bozmadı. Ama tabii bunda 60 yıldır çok iyi huylu ve doğru görüşü, inançları olan, karımın da beni yetiştirmesi de var.
Dünyanın en önemli futbolcularından Pele ile...
VAZGEÇİLMEYEN SUNUCU!
Kaç kez dünya kupası sundunuz?
20 kupanın 10’unu sundum.
Gelmiş geçmiş en iyi dünya kupası futbolcusu kim?
Pele…
Neden?
Çünkü kaç kupada bu adam var. Bana ‘Grand Amigo’ diyordu. Milletvekili oldu, kazandığını çocuklara verdi.
Bir de siz bütün 23 Nisan törenlerini sunardınız...
20 kez.
Elinizde sihirli değnek olsa bugün TV’de neyi değiştirirsiniz?
Vurdulu, kırdılı, silahlı dizileri…
Bir program öncesi Sezen Aksu, Zeki Alasya, Metin Akpınar ile.
SEZEN AKSU, PELE, PAPA, ABDİ İPEKÇİ...
• Şut dergisine spor yazmasını istediler. "Yazarım ama ben karikatür çizemem" dedi. Galatasaray Lisesi’nden bir çocuk var, senin yazdıklarına bir şeyler çizecek dediler. O çocuk Abdi İpekçi’ydi.
• 1951’de Beyrut’ta bir falcı, "Sen öyle bir iş sahibi olacaksın ki sen konuşacaksın herkes seni dinleyecek" dedi. Sunucu oldu. Aynı falcı "Büyük bir adamla tanışacaksın" dedi. O adam Papa’ydı.
• Brezilya takımının yanına gittik. Her Brezilyalı futbolcunun başında 100 kişi. 17 yaşına yeni basmış, köyden gelmiş bir çocuk. Gittim yanına resim çektirdim. İki üç de soru sordu. Çocuğun adı Pele’ydi.
• Gökdelenin en üst katında sahne sunucusu olarak çıktım. Bir defile sundum. Defilenin sonunda bir genç kız, yeni radyoya girmiş, güzel sesli. O çıktı. En sonunda gelinlik taşıyarak defileyi bitirdi. Kızın adı Emel Sayın’dı…
• İzmir’de bir konser var. Ben sunuyorum. Küçük bir kız getirdiler. Sesi çok güzel deyip razı ettim herkesi. “Bir şarkılık müsaade ederiz” dediler. Kız çıktı, yıkıldı ortalık, kızın adı Sezen Aksu’ydu…

Yorumlar
Kalan Karakter: