Salih Erkek: Şahsımın yaşadığı sağlık probleminden dolayı ve Latif Aydemir dostumun aracılığı ile kendisiyle tanışma fırsatı bulduğum Özel ENTO Kulak Burun Boğaz Cerrahi Merkezi doktorlarından ve merkezin ortaklarından olan Op. Dr. Ümit Filiz bugünkü konuğumuz. Öncelikle kendisine hoş geldiniz demek istiyorum.
Ümit Filiz: Salih Bey teşekkür ediyorum, hoş buldum, davetinizden dolayı da mutlu olduğumu belirtmek istiyorum.
Salih Erkek: Şeref verdiniz efendim. Hemen konuya girmek istiyorum, birkaç ayrı doktora gittikten sonra baş ve geniz bölgemde yaşadığım dehşet derecedeki ağrılarıma son veren değerli hocamızdan rica ediyorum, yaşadığım hastalığı ve şifa yönteminizi anlatabilir misiniz?
Ümit Filiz: Salih Bey sizin yaşadığınız sağlık sorunu sinüzitti. Sinüzit kafa bölgesindeki yüz kemikleri içerisinde biriken iltihaplardır. Kafa bölgemizde sinüs diye adlandırdığımız havalı boşluklar bulunuyor. Bu havalı boşluklar hem kemiklerin başımızın hafiflemesini sağlıyor hem de bir hava yastığı görevi görüyor. Hava yastığı dediğim şey başımıza aldığımız darbede direk kafamıza gelecek darbeyi engelleyen bir şeydir. Sinüslerin böyle koruyucu, başımızı hafifletici bir görevi var. Ama bu sinüsler kapalı bir boşluk değil burnumuzun içine açılıyor. Hastalarıma anlattığım gibi ifade etmek istiyorum, burnumuzun içini evin koridoru, sinüsleri ise odalar olarak düşünün. Odayla koridor arasında nasıl bir koridor varsa bizimde sinüsler ile burnumuz arasında bir kapı var. Bu kapının ağzı dar olursa geçirdiğimiz nezle ve griple, uzun süren burun tıkanıklarıyla birlikte sinüsün havalanması bozuluyor, sinüsün içindeki akıntılar boşalamamaya, basınç dengelenememeye başlıyor ve böylece o bölgede bir iltihap oluşuyor. Bu iltihap ilk etapta kolay kontrol edilebilen bir iltihap oluyor ama bir süre sonra beyin içine o kapılar kapanırsa, içerideki basınç artarsa sizin yaşadığınız o şiddetli baş ağrılarına sebep oluyor. Bu ağrıları tabi yaşayan bilir ama çok şiddetli olduğunu söyleyebilirim.

Salih Erkek: Ben inanılmaz, tarifi imkânsız bir baş ve burun bölgemde ağrı yaşıyordum.
Ümit Filiz: Tabii sonuçta sinüs burnun yan oluşumu, sinüste bir problem olursa burunda oluyor, burunda olunca kulak ve boğazlarımızda da sağlık açısından problem oluyor. Sizin sol gözünüzün altında siyah olması gereken bölgeler gri renge ulaşmıştı ve o tamamen iltihaplı bölgeydi. Hatta iltihapta değil mantar topu gibiydi sizdeki. Bu uzun süre devam eden alerjik zeminli hastalarda görünen bir mantar kolonisi, yani topuydu. Sizden yumurta hacminde iltihap boşalttık, bir kısmını ise aspiratör ile çektik. İşte bu kitle şiddetli baş ağrısına sebep oluyordu.
Salih Erkek: Değerli hocam yolum size düşmeseydi, vesile olan Latif kardeşime bir kez daha teşekkür ediyorum, neyle karşı karşıya kalırdım bu tedaviyi olmasaydım?
Ümit Filiz: Salih Bey siz eğer bu tedaviyi olmasaydınız şiddetli baş ağrınız, burun tıkanıklığı, geniz akıntısı, balgam, gece öksürüğü dışında gözünüzün altındaki iltihap gözünüze atlayabilirdi. Göz çevresindeki enfeksiyondan tutun körlüğe kadar gidebilecek durumla karşı karşıya kalabilirdiniz. Onun dışında gözün altındaki iltihap lenf kanalları ve venlerle birlikte beyninize atlayabilirdi. Bakın çok ciddi bir durumla karşı karşıya kalabilirdiniz. Beyinde iltihaba yol açabilirdi. Sinüzit deyip geçmemek lazım, ölümcül sonuçlar doğurabilir.
Salih Erkek: Sinüzit ile alakalı insanlara önerileriniz nelerdir?
Ümit Filiz: Burun tıkanıklığı çok önemli, bu durumdan kaçınmak lazım, mücadele etmek lazım. Burun tıkanıklığını tetikleyen sebepler var bunlardan bir tanesi alerji. Hapşırma, burun akıntısı ve burun kaşınmasıyla seyreden tıkanıklık varsa alerjiyi göz önünde bulundurmak lazım, böyle bir durumda yattığımız odada kaz tüyü yorgan, kuş tüyü yastık, köpek, kuş, tüylü oyuncak gibi şeyler tutmamamız lazım. İkincisi havalandırma sistemleri. Kapalı devre havalandırma sistemi dediğimiz klima, kombi, elektrikli ısıtıcılar ciddi anlamda burun tıkanıklığına sebep oluyor. Bu sebeple ya ortamı nemlendirmek ya da penceremizi biraz açık tutup bulunduğumuz yeri havalandırarak taze havanın içeriye girmesini sağlamamız lazım. Bunlar çok önemli. Üçüncüsü ise burnumuzu yıkama alışkanlığı sağlamamız gerekiyor. Nedir bu derseniz 1 litre suya 1 yemek kaşığı tuz, bir tatlı kaşığı karbonat ile düzenli burun yıkaması yapmak hem sinüzit hem nezle hem grip açısından hem de günümüzde korona rahatsızlığı var burnumuzu ne kadar çok yıkar ve temizlersek burnun içine yerleşen mikropları uzaklaştırırız. Örnek olarak söylüyorum 50 ayrı virüs yerleşecekse bu karışım sayesinde 2 tane yerleşir hastalık olacaksa bile çok daha hafif geçirirsiniz.

Salih Erkek: Ümit hocam gazetemizin haber portalı olan gazetemizmir.com üzerinden sizin programa konuk olacağınıza dair anons haber yapmıştık ve özellikle erkek takipçilerimizden ya da onların eşlerinden horlamaya karşı ne yapılabilir, bu bir hastalık mıdır ve tehlikesi var mı şeklinde soru sormamızı isteyenler oldu. Horlama konusuna girecek olursak konuyla alakalı kamuoyunu aydınlatma açısından neler söylemek istersiniz?
Ümit Filiz: Salih Bey öncelikle şunu söylemek istiyorum, son zamanlarda boşanma evresinde olan ya da boşanan çiftlerin yüzde 80’i boşanma sebeplerinden birisini horlamak olarak gösteriyor. Anketlerden çıkan sonuçlar bu yönde. Bu sebeple insanın kendi sağlığı çok daha önemli olsa dahi sosyal yaşamı için de bu sorunu çözmesi lazım. Horlayan her 3 kişiden birinde uykuda tıkanma olarak tabir edilen uyku apnesi hastalığı var. Kişiler bunu fark etmiyorlar ama gece uykularında nefeslerini tutuyorlar bunu yanlarındaki insanlar fark ediyor. Uyku 2 ana evreden oluşuyor. Vücudun tam olarak kendini saldığı, rem yani derin uyku dediğimiz esnada bütün kaslar gevşiyor, kişi horluyor, uyku derinleşiyor ve bizim kaliteli dediğimiz rem uykusu başlıyor o sırada kaslar gevşiyor ve solukta kesilme oluyor. Bizim 72 yaşında bir hastamız tam tamına 157 saniye uykuda nefesini tuttu, bunu gözlemledik. Çok ciddi bir sorun, normal şartlarda 40 saniye nefesini tutamayacak bir yaşta. Tabi bunun farkında olmadığı için oksijen seviyesi düşüyor karbondioksit seviyesi yükseliyor ve tabiri caizse aslan kükremesi gibi bir ses çıkararak nefes almaya devam ediyor. Ve şöyle bir durum var uyku apnesi olan kişiler rem uykusu dediğimiz en kaliteli olan derin uykuyu uyuyamadıkları için sabah yataktan yorgun kalkıyorlar.
Salih Erkek: Uyku apnesi hastalığı olanlarda hayati tehlike söz konusu mu?
Ümit Filiz: Salih Bey uyku apnesi olan kişilerin normal kişilere göre 5 kat daha fazla kalp krizi geçirme, 7 kat daha fazla trafik kazası yapabilme riski var. Doktora gitmekten çekinmesin bu tür hastalarımız. Benim sağlık açısından ekran karşısına çıkıp bir şeyleri ifade etme sebebim durumun ehemmiyetinin farkına varmalarına vesile olmak. Ben 2000 yılından beri horlama cerrahisiyle uğraşıyorum, o zaman Ege üniversite hastanesi dışında bu cerrahiyle uğraşan özel hastane yoktu. Özel uyku laboratuvarını 2002 yılında kurduk. Bu gibi hastalıkları daha doğru tedavi etme amacıyla girdik bu yola. İzmir’de özel sektörde bu kuruluşu biz gerçekleştirdik. Bizler ön ayak olmuş olabiliriz ama internet çağıyla insanlarımız da bilinçlendi, bize gelen hastalarımız artık kendisinde uyku apnesi hastalığının olduğunu ve kalp krizi riski taşıdığını dahi bilir durumdalar.
Salih Erkek: İnsanların sağlığını ve sosyal hayatını dahi bozan horlamanın tedavisi var mı?
Ümit Filiz: Tabii ki de horlamanın tedavisi var. Horlama aynı zamanda cinsel performans düşüklüğü de yapar, erkekliği azaltır. Horlayan erkek bir süre sonra fonksiyon kaybı yaşayacak anlamına gelir. Tedavisi tabii ki var. Gerçekten önemsenmesi gereken bir hastalık. Bu hastalarımız öncelikle bir cerraha danışmalı, genellikle burun yolundan kaynaklanan bir durumdur bu. Kolaylıkla tedavisi yapılabilir.
Salih Erkek: Uykuda tıkanma dediğiniz uyku apnesini nasıl teşhis ve tedavi ediyorsunuz?
Ümit Filiz: Hastalarımıza uyku testi yapmamız gerektiği yönünde bilgi veriyoruz. Bahsettiğim test geceleri yapılıyor, kişi gece uykusunda tıkanıyor, sabah yataktan yorgun kalkıyor, gündüz oturduğu yerde, akşam televizyon başında uyuya kalıyor ise birden fazla tansiyon ilacı kullanıyor ise ara bilgi olarak ifade edeyim birden fazla tansiyon ilacı kullanan kişilerde uyku apnesi çok görülüyor. Bir insan 2 ilaç kullanıyorsa uyku apnesi için kendisini sorgulamalıdır. Uyku testinde hasta kaç kere nefes almış, kaç kere nefes tutmuş, kaç saniye sürmüş, bu esnada kanda oksijen ne kadar düşmüş, yani hastanın kansızlığını matematiksel şablona oturtarak değerlerini gözlemliyoruz. Nefesini sırt üstü yatarken mi, yan yatarken mi tutmuş, kalbe ne kadar yük binmiş, bu esnada tansiyon ne olmuş, nabız durumu ne durumdaymış, bunların hepsi dahil olmak üzere matematiksel şekilde gözlemliyor, verilere sahip olarak çözüm yoluna gidiyoruz. Verileri kontrol ettikten sonra hastamıza gerek görüyorsak ameliyat olmasını öneriyoruz, çene yolunda bir sıkıntı gözlemlersek diş hekimine yönlendirerek çenesini öne almasını öneriyoruz. Çene öne gelince dil ve damak bölgesi öne geliyor hasta rahat ediyor ve yaşanan sorun ameliyatsız çözülebiliyor. Tabi çeneyi öne çekecek aparatı tam gün değil geceleri takıyor ve rahat uykuya kavuşuyor. Ameliyatın çözüm olamayacağı, tablonun ağır olduğu hastalarla da karşılaşıyoruz. Bu gibi durumlarda ağız ve burun bölgesini kapsayan maske gibi ağıza takılan bibap cihazlarını öneriyoruz. Bu cihaz ortam havasını alıp, nemlendirip kişinin ihtiyacı kadar burundan hava sokan, ciğerlerin hava almasını sağlayan, hem apneyi hem de horlamayı düzenleyen bir cihaz. Bu cihazı ameliyatı önermediğimiz hastaların hayat boyu kullanması lazım. Bu hastalığın bir şekilde tedavisi var ama bu tedaviyi alabilmek için öncelikle doktora başvurulması gerekiyor.
Salih Erkek: Ümit Hocam son olarak izleyicilerimize söylemek istedikleriniz nelerdir?
Ümit Filiz: Salih Bey ilk olarak şunu söylemek istiyorum; pandemi döneminden geçiyoruz, korona hastalığına karşı mücadelede maske çok önemli. Hem kendimizi hem de karşımızdaki kişileri korumak için lütfen ama lütfen maskemizi takalım. İkincisi, doğada yürüyüşten kaçınmayalım, kendimizi eve kapatmayalım. Doğa yürüyüşünde maske takılması gerekmez, yani maskesiz ortamlarda bulunmaya da ihtiyacımız var. Üçüncü olarak özellikle söylemek istiyorum uyku çok önemli, horlama konusunu konuştuk az önce, iyi uyku uyursak bağışıklık sistemimizi güçlü tutarız. Uykusuzluk bağışıklık sistemini zayıflatan bir şey. Stresten uzak kalalım, kendimize vakit ayıralım. Kesinlikle herkesi aşı olmaya davet ediyorum. Bu vesileyle Türkiye Cumhuriyeti kurucusu merhum Mustafa Kemal Atatürk’ü ve silah arkadaşlarını rahmetle anıyor, Atam İzindeyiz diyorum.
