Kapatılan İl Özel İdareleri’nin mallarının paylaşımı ile ilgili artık konuşmayacağını söyleyen İzmir Valisi Mustafa Toprak, “Malların %99’unu ilçelere verdik”
Kapatılan İl Özel İdareleri’nin mallarının paylaşımı ile ilgili artık konuşmayacağını söyleyen İzmir Valisi Mustafa Toprak, malların yüzde 99’unu ilçe belediyelerine verdiklerini söyledi
İzmir Valisi Mustafa Toprak gündeme dair çarpıcı açıklamalarda bulundu. Vali Toprak, gazetemiz köşe yazarı Salih Erkek’in ve muhabirimiz Belma Şahaner’in sorularını yanıtladı. Toprak’ın gündeminde de İl Özel İdare mallarının paylaşımı konusundaki tartışmalar vardı.
Vali Toprak, “İlçelerde kapatılan köy tüzel kişiliklerin ve kapatılan belde belediyelerinin mal varlıklarının yüzde 99 ilçe belediyelerine verilmiştir. Eğer ki faklı bir görüşümüz vardı ise o zaman Büyükşehir ile aynı yörüngede olanlara hiçbir malın verilmemesi gerekirdi. Kapatılan köylerden Tire Belediyesi'ne yaklaşık bin 200 tane mal varlığı gitti. Biz demek ki ilçe belediyelerine de, verilmesi gerekenleri sonuna kadar vermişiz. Değerlendirecek olursa kendisi de değerlendirebilir. Satış yoluyla da değerlendirebilir. Yeter ki ahlaki, vicdani ve kanuni olsun ve o yöreye hizmet etsin. Bu üç kelime her şeyi karşılıyor’’diye konuştu.
İzmir gündeminde şu aralar İl Özel Daire mallarının paylaşımı konusunda bir tartışma sürüyor. Sizin görüşünüz nedir?
İl Özel İdaresi malları paylaşımıyla ilgili kanun var. Komisyon, kanunda nasıl tarif ediliyorsa o şekilde toparlanmış. İlk önce bazı itirazlar komisyonun teşekkülüne yönelik olarak oldu. Ama yapacak bir şey yok. Orada ilgili otoritelerin her birinden almamız gerekiyor. Onlar şuradan daha fazla alınabilirdi gibi söyleseler de bunun ilgili otoritelerinin temsilcilerinden oluşacağına dair ilke var. Burada bir sorumuz yok. Bu komisyon kanunun ruhuna uygun olarak, kararlarını vermiştir. Bana da onaya gelmiştir. Bende onları onaylanması gereken onaya tabi olanları onayladıktan sonra yürürlüğe girmiştir. Eğer ki komisyonun vermiş olduğu kararları beğenmeyenler yanlış bulanlar eksik bulanlar varsa sosyal hukuk devleti olmanın demokrasi ile yönetilmenin gereği olarak bu noktadaki anlaşmazlıkları çözüm noktası bağımsız yargı mercileridir. İdare mahkemeleri ya da adli mahkemelerdir. Dolayısıyla bu yolda zaten Büyükşehir Belediyemiz ve İlçe Belediyeleri beğenmedikleri hususlarla ilgili ‘yanlış oldu’ dedikleri hususlarla ilgili yargıya müracaatlarını yapmışlar.
Valilik hedef gösteriliyor
Hedef gösterme noktasında zaman zaman beyanlar olabiliyor. Şu unutulmamalı adı ister valilik olsun ister büyükşehir belediye başkanlığı olsun, ister ilçe belediye başkanlığı olsun, ister her hangi bir kamu kurumu olsun, isterse hazine bakanlıklar olsun, her birinin amacı Türkiye Cumhuriyeti devletinin anayasasında yazan ve vatandaşa yönelik olarak yapılan hizmetlerin ifasındaki görev sorumluklarını yerine getirmesidir. Bu görev sorumluluklarını yerine getirirken adının belediye, hazine valilik, ya da herhangi kamu kurum kuruluşundan, milli eğitim, kültür vs, ayırımına gitmek uygun değildir. Her birinin yürüttüğü kamu hizmetidir. O hizmette Türkiye Cumhuriyeti devletinin şemsiyesi altında yaşayan 77 milyon olan halktır. Bunu İzmir'e endekslersek; bu manada İzmir'de yaşayan 4 milyon insanın bundan faydalanması gerekiyor. Yyerel yönetimler de kamu hizmeti verecek deniyorsa o zaman milli eğitim müdürünün burada işi ne, sağlık müdürünün işi ne? İzmir'de demek ki her birinin görev tanımı yapılmış sınırlar içinde. Bunlara da ihtiyaç var. Burada şüphesiz ki okul yapılacaksa okula da tebliğ edilebilir. Sağlık kuruluşu yapılacaksa sağlık kuruluşuna da verilebilir. Bir kültür turizm alanı oluşturulacaksa, ona da verilebilir. Bir belediyenin ihtiyacı varsa onda verilebilir. Ve hazine aracılığı ile eğer ki büyük bir yatırımsa, İzmir'in istihdamına, üretimine katkı sağlayacak bir bakış açısı varsa, büyük ölçekte bakanlıklar aracılığı ile yapılması için bunlar verilebilir. Bunlarda bir sorun yok. İster özel kişi yapsın ister devletin kurumu yapsın, ister yerel yönetim yapsın hepsi. Aslında bizim uymamız gereken kanuni görev ve sorumluluğumuzun bir parçasıdır. Dolayısıyla burada milli eğitim, kültür müdürlüğünün vermiş olduğu bir kamu hizmeti saymamamız mümkün mü? Belediyenin verdiği bir hizmeti kamu hizmeti saymamamız mümkün mü? Mümkün değil. Bunların hepsi bir görev paylaşımı içine giriyor. Örneğin Hilton Oteli’ne belediyenin de ortaklığı var. Ve Hilton Oteli çalıştırıyor. O zaman o parçayı niye veriyoruz. Önemli olan bir hizmeti özel sektör ya da kamu sektörü aracılığı ile yürütmesi değil. Oradan o yörede yaşayan insanlara bir hizmet alanı oluşturuluyor mu oluşturulmuyor mu ona bakmak lazım. Yaptığımız işten emin olduğum için, benim için bir rahatsızlık teşkil etmiyor. Çünkü ben ilçelerde kapatılan köy tüzel kişiliklerin ve kapatılan belde belediyelerinin mal varlıklarının yüzde 99’unu ilçe belediyelerine verildi. Eğer faklı bir görüşümüz vardı ise o zaman büyükşehir ile aynı yörüngede olanlara hiçbir malın verilmemesi gerekirdi.
Tire Belediyesi meselesi nedir?
Kapatılan köylerden Tire Belediyesi'ne yaklaşık bin 200 tane mal aktarıldı. O zaman da ben vardım. Peki, orada öyle de burada böyle mi? Biz demek ki ilçe belediyelerine de verilmesi gerekenleri sonuna kadar vermişiz. Değerlendirecek olursa kendisi de değerlendirebilir. Satış yoluyla da değerlendirebilir. Yeter ki ahlaki, vicdani ve kanuni olsun ve o yöreye hizmet etsin. Bu üç kelime her şeyi karşılıyor. Benim bakış açımda bu. Burada yanlış bilgilendirme ve enformasyonlar var. Mesela Alaçatı'da belde belediyesi kapatılırken, ‘mülkiyetinizdeki yerlerin metrekaresini, ne amaçla kullanacağınızı bildirin, komisyon karar verecek’ diye yazdık. Eksiklik, aksaklık her zaman için olabilir. Yanlışın savunulması da mümkün değil. Orada diyor ki, ‘şu cami yeri ve avlusu’… Ama baktık ki orada öyle mekânlar yok. Bir tek tapu 2 bin 50 metrekare, cami yeri ve avlusu, ortada avlu diye bir şey yok. Hepsi kanun dışı insanlara birtakım oluşumlar için verilmiş. Ama tapu tek.
Ve yeri cami ve avlusudur. Dediler ki ‘efendim içkili yerler nasıl olur da müftülüğe veriliyor. Gelir elde edilecek hakkımız gitti’. Asıl sorgulanması gereken şeyin bir tapuda cami ve avlusu geçen yerin, hangi sıfatla yapı ruhsatı olmadan kullanım izni olmadan, ecrimisil veya başka yöntemle birilerine kiraya, birilerinin bir şey yapmasına müsaade edilmiş. Asıl bunun sorgulanması lazım. Durumu anlayanlar seslerini kesti sonra. Çünkü yanlışlık var.
Araçlar mevzusu var bir de
Araçlar konusunda yaygara koparılan şey şudur: Araçların hepsini ilçe belediyelerine ve kamu kurumlarının olması gerekenlere verdik. İl Özel İdaresi’nin envanterinde görünen 30 tane taksi var. Her biri kaymakamların bindiği makam araçları. O da İçişleri Bakanlığı kanalıyla, İl Özel İdaresi’ne tescil edilen araçlardır. Valinin aracı da orada gözüküyor. Bunlar sahipliklerine göre dağıtımı yapılmıştır. Gıda kontrol amacıyla 10 tane araç alınmıştır. Onlar da Gıda Tarım Hayvancılık İl Müdürlüğü’ne verilmiştir. Kaçak akaryakıt kullanımında, kullanılsın diye kamyon tanker ve benzeri kontrol araçları alınmıştır. Özel İdare’ye tescil edilmiştir. Ama kullanım amacı kaçak akaryakıt yakalaması ve işlemleri takip etmektir. Onlarda defterdarlığa verilmiştir. Yani Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı kurulmuştur. Büyükşehir Belediyelerinin yetki alanı dışında kalan Özel İdare hizmetlerin YİKOB (Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı)’lar tarafından yapılıyor. Bir teşkilat var. Onların şuandaki kültür, milli eğitim, sağlık, emniyet, aile sosyal politikalar, gençlik spor, bunların tüm iş ve işlemleri bakanlıkların vermiş olduğu yetki çerçevesinde YİKOB tarafından yürütülüyor. Tüm bunlar okulların onarımı, malzeme alımları dahil olmak üzere, bu hizmetler daha önce İl Özel İdare tarafından yapılıyordu. O hizmetlerin buraya kanalize edilmesi, onların kullandığı mekânların ve araçlarında kullanılması gerekiyor.
“Ben susuyorum”
Ben çok fazla halkı rahatsız etmemek, tartışmalara müdahil olmamak için susuyorum. Hakaret de olsa söylenen söz farklı bir maksatla da olsa, susuyorum. Ve şu var devletin adabı ve yaklaşımı bunu gerektiriyor. Ve ben şunu ifade etmek istiyorum. Sayın Başkanın bana karşı benimde Sayın Başkan karşı hiçbir şekilde bir olumsuz davranış, tutum içerisinde olmamız mümkün değildir. Tartışılan konu, ‘hizmetlerin yapımında benim elimde olsaydı ben daha iyi değerlendirecektim neden oraya verdiniz’. Bunu söylemenin tarzı keskin olunca, insanlar yerel yönetimle- valilik arasında bir tartışma ve çatışma olduğunu düşünüyor. Tartışma olabilir. Müzakere olabilir. Farklı bir anlayış olabilir. Ama çatışma olmaz. Kavga olmaz. Birazda bunu basın medya, manşetlerde yerel yönetimle valililiği kavgaya tutuşturup manşetleri süsleyip orada kıs kıs gülmek isteyenler var. Açık örnek veriyorum. Bir kamu hizmeti veriliyorsa net olarak ortaya çıkılır ve şundan veya bundan dolayı yaptık denir. Belediyenin yetkisine ve düzenlemesine saygı duymak lazım.
Ancak belediye ‘ben yaptım, doğru’ diyor. Mesela yeni aktarmalı ulaşım düzenlemesini bazı yetkililer vatandaşlara, Valiliğin yaptığını söylemiş. Bununla ilgili sadece Twitter’den 2 mesaj attım. Dedim ki ‘Büyükşehir Belediyesi yetkisi içerisinde olan ulaşımı düzenleme konusunda valiliğimizce bir talimat verildiği ve düzenleme yapıldığı doğru değildir. Hakikat içinde değildir.’ dedim. Bundan sonrada bir başka medya bir başlık attı. 'Vali Twitter’den saldırdı' şimdi bu olayı bununla bağdaşlaştırıyorum. Onu atarken de birkaç kişi ile görüşmeler yapılıyor. Bunları yazayım mı diye, bunları bildiğim için hiç problem yoktur. Ben vali sıfatımla İzmir gelişiminin daha ileriye gitmesini istiyorum. Dolayısıyla yaptığımız iş ve işlemlerde İzmir halkının lehinedir.
İl defa bir vali kendi hakkında yapılan yürüyüşe izin veriyor. Bu da sizin ne kadar demokrat olduğunuzun göstergesidir.
Bakın hiçbir malın bir yere gitmesi mümkün değil. Satılması da mümkün değil. Sayın Başkanımızda öyle ifade ediyor diyor ki ‘Tire ile ilgili konu gündeme gelince de ihtiyacı varsa yapabilir’ diyor. Doğru, dünya yeniden keşfedilmiyor. Bir hizmetin daha iyi kaliteli yüksek seviyede verilebilmesi için, farklı yönetim var ise o da kullanılabilir. Yeter ki ahlaki, vicdani ve kanuni, olsun... Buradan katkı alacak vatandaştır. Diyelim ki zaman zaman efendim yol geçti, yolu geçirirsek rant olur. Bina yapmayalım bina oluşturursak rant oluşur evet rant zaten bunların temelinde var. Önemli olan oluşacak rantı kişiye yönelik değil. Topluma yönelik getirim oluşturmaktır istenen budur.
Yürüyüşün yapılmasını istiyorum
Mesela şimdi bir yer Gençlik ve Spor Bakanlığı’na veriliyor. Stat yapılacak. Stadın hangi şekil ve şartlarda yapıldığı önem arz etse bile bulunduğu yöreye ne hizmet katacak ona bakmak gerekiyor. Herkes derki hizmetin en kalitelisi benim aracılığımla veriliyor, o da onun tabi hakkıdır. Ama diyoruz ki bu manada bir problem yok. Herkes böyle söyleyebilir. Ama biz bunun doğru olduğuna inanıyoruz. Efendim İl Özel İdaresi malları meseleydi, bende biliyorum. Dava açılıyor. Takipleri yapılıyor. Hem belediyelerimiz hem de valiliğimiz kanalıyla hiçbir sorun yok. Çıkacak her karar ve görüşe saygı duymak gerekiyor. Bir yürüyüş yapacaklarmış. Ben olumlu bakarım. Bir sorun yok. Eğer ki şahsiyete, karaktere, ahlaka karşı bir davranış değilse hiçbir problem yaşamayız. Ve bu olayları da kişiselleştirmemek gerekiyor. Yani kurumsal olarak olabilir ama kişiler üzerinden şöyle bir kanaat oluşuyor: Efendim bu ilde ne kadar güzel bir şey varsa, şunlar yapmıştır. Ama ne kadar beğenilmeyen iş varsa vali yapmıştır. Vali yapmasa bile vali yapmıştır ulaşımda olduğu gibi, bunun için bunların yanlış olduğunu düşünüyorum. Belki Sayın Başkanı’nda böyle yapmadığını biliyorum. Belki başkaları yönlendiriyor. Ve yönetiyor olabilir. Eğer ki toplum bir konuda kendiliğinden bir şeyler söyleyecekse meşru sınırlar içerisinde hakaret tehdit ve yönlendirme, yok etme kültürü noktasında değilse bir sorun yok. İnsanlar görüşlerini ifade etmelidirler. Ama doğruları da yansıtmak kaydı ile. Ben yürüyüşün yapılması tarafındayım. Çünkü uygulamalarla söylemlerin nasıl çatıştığını görmekte fayda var.
Stad konusu vardı bir de…
Bu stadyumlar Karşıyaka’ya, Göztepe’ye yapılır. Bakanlığımız, burada Karşıyaka’ya bir stadyum Göztepe’ye bir stadyum planlamışlar. Ancak yer bulmak İzmir’de çok da kolay değil. İnsanların bir alışkanlıkları var. İnsanlar alışkın oldukları yerlerde bir konunun, davanın yürütücüsü olurlar. Göztepe Spor Kulübü, Göztepe’den ayrılmak istemiyor. Karşıyaka Spor Kulübü, Karşıyaka'dan ayrılmak istemiyor. Fan taraftarlar kulüpleri bunun bir isteği içerisinde başka bir yere götürdüğünüzde oraya gitmesi gelmesini düşünmek lazım. Evet, trafik konusunda İzmir trafiği felç. Ne kadar düzenleme de yapılsa, yeni arter yapılmadıkça başarılı olamazsınız. Tabi şimdi yerlerinde yapılırsa trafik yoğunlaşacak deniliyor. 15 günde bir trafik yoğunlaşabilir. Eğer olmayacaksa bekletmemek lazım. Hemen olabilecek yeri önermek lazım. Butik yapılacaksa butik, daha büyük ölçekte yapılacaksa, daha büyük, ama mutlak olmalı, Alsancak Stadı da öyle, bakınız Atatürk Stadyumu’nda başına bir şey gelse yüzme kulüplerinin maç yapacağı yer kalmamış oluyor. Bunun suçlusu şudur, budur manasında söylemiyorum. Ama bir an önce bunun çözümünü de bulmak zorundayız. İhaleleri yapılmış. Sözleşmeleri yapılmış. Yer teslimleri yapılmış. O noktada eksiklikler var mı yok mu ona bakılıyor. Başlanılamıyor şu veya bu sebeple, İzmir'in problemi de bu, karşı çıkmalar olabiliyor. Saygı duymak lazım. İnsanlar görüşlerini ortaya koyuyorlar. Ama olmayacak şeylerde hangi şekilde olacağının işaretini de yapmak lazım. O noktada eksiklik var. Olayın özü bu.
Vali Toprak’tan bayram mesajı
Yaklaşan Kurban Bayramı nedeniyle tüm vatandaşlarımızın bayramını tebrik ediyorum. İzmir’de yaşayan 4 milyon vatandaşımızın her biri makam mevki, statü, sivil toplum, özel kesim, meslek örgütleri, medya, asker, polis, halkımız olmak üzere her bir vatandaşımızın Kurban Bayramı’nı tebrik ediyorum. Bayramın aynı zamanda yardımlaşma, paylaşma, sosyal ve dayanışmanın en önemli hatırlanacağı özel günler olduğu gerçeğinden hareketle insanlarımızın bu bayram çevresinde dargınların barıştığı, hastaların ziyaret edildiği bizi biz yapan büyüten anne ve babalarımızın hatırlandığı ellerinin öpüldüğü, sevgi yolarının geliştiği bir bayram olsun.
Belma Şahaner - Salih Erkek

Yorumlar
Kalan Karakter: