90-60-90 yıkılıyor
Geçen hafta gündemi meşgul eden Balenciaga tasarımları modadaki önemli bir değişimin göstergesi. Artık 90-60-90 kusursuz fizikleriyle gördüğümüz mankenlerden çok, alışagelmedik tarzda modeller tercih ediliyor. Peki bu akımın sebebi ne? Moda yazarlarına...
Yayınlanma :
03.10.2020 09:15
Güncelleme :
03.10.2020 09:15
‘KUSURSUZLUĞA KAFA TUTUYORLAR’
Seda Yılmaz: Türkiye’de de tartışma yaratan Balenciaga’nın Instagram’daki stratejisi uzun bir zamandır tuhaf, çirkin hatta anlamsız fotoğraflar paylaşmak üzerine kurulu. Flu kareler, yanlışlıkla deklanşöre basılmış gibi duran fotoğraflar... Bunlar markanın tasarımcısı Demna Gvasalia’nın lüks modanın ulaşılmaz ve kusursuzluklarla dolu dünyasına kafa tutma şekli olarak okunabilir. Fotoğrafın Türkiye’de bu denli ses getirmesinin esas nedeni tasarımların kırsal kesimde yaşayan kadınların basma elbiselerini çağrıştırması sanırım. Toplumsal cinsiyet normlarının ve güzellik algısının böyle hamlelerle yıkılabileceğine inanmıyorum. Bu normlar gerek eğitimle gerek kültürle her birimizin içinde kök salmış durumda. Bugün birdenbire güzelliğin karşıtı çirkinliği kutsar hale gelmesine şüpheci yaklaşmakta fayda var. Bana göre markalar zamanın ruhu bu yöne kaydığı için bu yöntemi kullanıyor. Hâlâ kusursuzluğun rağbet gördüğü bir dünyada yaşadığımızı kimse yadsıyamaz. Her şeye rağmen güzelin ve kusursuzun sorgulanmasını kayda değer buluyorum.
ARTIK DAHA POLİTİKLER
Hande Can: Modada birkaç yıldır ciddi bir başkaldırı ve tabuları yıkma üzerinden bir anlayış gelişti. Tasarımcılar bunu daha çok ses getirmek ve arkasında durduğu fikri göstermek için yapıyor. Bu gördüklerimiz satış odaklı her yerde gördüğümüz parçalar değil. Bunlar sadece defilelerde, moda çekimlerinde kullanılıyor. Androjen modeller seçiliyor, eskisi gibi baby face modeller tercih edilmiyor. Moda evleri ciddi şekilde toplumsal meselelere eğilmeye başladı. Örneğin Dior’un tasarımcısı geçen yıl yaptığı defileyi tamamen feminizm odaklı yaptı. Defilenin sonunda tüm modeller ellerinde mesaj veren pankartlarla podyuma çıktı. Sokak modası tasarımcıları yönlendirmeye başladı. Lüks tüketim markaları sokağın nabzını tutan tasarımlara yöneldi. Ben moda dünyasının ciddi bir dönüşümde olduğunu ve bunun basit bir rüzgâr olmadığını düşünüyorum. Sanat, teknoloji, ekonomi tüm olaylara atıfta bulunan tasarımlar yapılmaya başlandı. Örneğin Dior çok klasik bir markaydı ancak tasarımcısı sokağı koklamaya başladıktan sonra büyük bir başarı elde etti, pek çok arzu nesnesi ürün ortaya çıkarttı. Ancak elbette sokağa inme durumu fiyatlarda göremiyoruz. Tüm bu markalar yine en üst ekonomik gruplara hitap ediyor. Tüm dünyadaki zenginlerin çocukları bu sokak modasını takip eden tasarımların en büyük tüketici kitlesini oluşturuyor.
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.

Yorumlar
Kalan Karakter: