Yenigün TV'de Salih Erkek ile 'Erkekçe' programının konuğu CHP 2. Bölge Milletvekili Aday Adayı Çetin Altındağ oldu. Günün anlam ve önemine dikkat çeken Altındağ, “Çok anlamlı bir günde sizin konuğunuz oluyorum. Tam yüz yıl önce tarihin akışını değiştiren ve destanlar yazan bir yüzyılın yıldönümünde bu programda olmak ve bu mesajları çok değerli halkımıza iletmenin benim için ayrı bir fırsat olduğunu düşünüyorum. O cephelerde kazılan mevziler, milli mücadelenin ruhunu oluşturuyor. Kahramanlarımız, Rus ve İngiliz donanmalarına geçit vermemişlerdir. Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, silah arkadaşlarını ve orada şehit düşen insanlarımızı, askerlerimizi minnetle, rahmetle anıyorum. Hepsinin önünde saygıyla eğiliyorum” dedi. Ayrıca kontenjan konusuna da değinen Altındağ, “Kontenjanda beklenti yüzde 15 dolaylarındaydı ama yüzde 50 dolaylarında karar kılındı. Bunu bir milat olarak kabul ediyorum. Bunun sonrasında belki yüzde 5 kontenjan olacaktır. İleriki yıllarda tamamen partimizin, örgütümüzün, üyemizin iradesiyle belirlenecek adaylarımızdan oluşacaktır. Bütün arzu ve temennim budur” diye konuştu.
Çetin Altındağ kimdir?
1968 Mardin Ömerli doğumluyum. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi mezunuyum. Aynı üniversitede Uluslararası İlişkiler alanında master yaptım. Evli, bir çocuk babasıyım. Dış ticarete yönelik bir tekstil firmasının sahibiyim. Doğduğum andan itibaren kendimi siyasetin içerisinde buldum. Rahmetli babam Mardin milletvekiliydi. Kesintisiz 36 yıl Belediye Başkanlığı yapmış bir amcanın yeğeniyim. Biz siyaseti tercih etmedik, bir hayat felsefesi, yaşam tarzı olarak gördük. Şimdiki kuşak olarak biz o bayraktarlığı yapmaya çalışıyoruz. Çok tecrübeli, deneyimli, saygın bir kişi olan Ekrem Bulgun'un İl Başkanlığı döneminde CHP'de İl Yönetim Kurulu Üyeliği yaptım. İki dönem kurultay delegeliği yaptım. Ardından 2009 yılında Karşıyaka ilçemizden İl Genel Meclisi Üyesi seçildim. Siyasi geçmişim budur. Çok zorlu bir süreçten geçtiğimiz bir dönemde 2015 genel seçimleri için aday adayı oldum. Bu kararı vermek benim için kolay olmadı. Siyasetin duayenleri ile yaptığım istişarelerde aday adayı olmam konusunda kanaat oluşunca, böyle bir yola çıktım.
Çanakkale Zaferimizle ilgili neler söylemek istersiniz?
Çok anlamlı bir günde sizin konuğunuz oluyorum. Tam yüz yıl önce tarihin akışını değiştiren ve destanlar yazan bir yüzyılın yıldönümünde bu programda olmak ve bu mesajları çok değerli halkımıza iletmenin benim için ayrı bir fırsat olduğunu düşünüyorum. O cephelerde kazılan mevziler, milli mücadelenin ruhunu oluşturuyor. Kahramanlarımız, Rus ve İngiliz donanmalarına geçit vermemişlerdir. Hiçbir ülke karşısında mağlubiyet almayan, sömürgeleri olan Büyük Britanya, Türk halkı karşısında ciddi bir mağlubiyet aldıktan sonra, o sömürge devletlerine bir bağımsızlık umudu aşılamıştır. Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, silah arkadaşlarını ve orada şehit düşen silah arkadaşlarını, askerlerimizi minnetle, rahmetle anıyorum. Hepsinin önünde saygıyla eğiliyorum.
Ön seçim bir milattır
Kemal Kılıçdaroğlu kontenjan konusunda yüzde 15 demişti, bu rakam yüzde 50'lere çıktı. Bu konuda neler söylemek istersiniz?
En son ön seçimi rahmetli babam zamanında 1987 yılında SHP'de yaşamıştım. O çalışmaların içerisinde bulunmuştum. Yıllardır örgütün özlemle beklediği bir olaydı. Her dönem örgütün bu yönde ciddi talepleri olmuştur. Takdir tabii ki Genel Merkez'indir. O günler itibariyle şartlar uygun olmamış olabilir. Yoğun talepler neticesinde sayın Genel Başkanımız, Parti Meclisimiz ve MYK bunu değerlendirerek, bir ön seçim kararı aldılar. Kontenjanda beklenti yüzde 15 dolaylarındaydı ama yüzde 50 dolaylarında karar kılındı. Bunu bir milat olarak kabul ediyorum. Bunun sonrasında belki yüzde 5 kontenjan olacaktır. İleriki yıllarda tamamen partimizin, örgütümüzün, üyemizin iradesiyle belirlenecek adaylarımızdan oluşacaktır. Bütün arzu ve temennim budur.
İthal aday istemiyoruz
Zonguldak'ta il ve ilçe adayları, kontenjan verildiği için istifa ettiler, İzmirliler de kesinlikle kontenjan istemiyor, özellikle ithal aday istemiyorlar, siz bu konuda neler söylemek istersiniz?
Zonguldak'taki partililerimizin bu demokratik davranışlarını saygıyla karşılıyorum. Bu onların kendi düşüncesidir. Dediğim gibi biz bunu bir mihenk taşı, bir milat olarak görüyoruz. İleriki dönemlerde bir kontenjan her bölge için olabilir ama, benim gönlümden geçen onun da olmamasıdır. Partiler kendi örgütleri ile ayakta durabiliyorsa, gücü oradan alıyorsa, oradaki üyeye, örgüte güvenmek zorundadır. Elbette İzmir'i bilen, İzmir'in dertleriyle dertlenen, İzmir'in cadde sokaklarını arşınlamış insanların bu memlekete faydalı olabileceğini ben de düşünüyorum. İthal adaya ben de karşıyım. İzmir'in hiçbir yerini bilmeyen insanların Genel Merkez yönetimi tarafından getirilmesini ben de istemiyorum. Böyle bir uygulamanın doğru olmayacağı kanaatindeyim. Örgütleri dolaşıp, üyelerimizi ziyaret ediyoruz. O kadar değerli, birikimli insanlar var ki, değil hükümet kuracak, hükümetler kurabilecek kapasitede olduklarını düşünüyorum. Bu anlamda hiçbir eksiğimiz yok. Biz dışardan gelen insanları istemiyoruz. Bunu Genel Merkez'e defalarca ilettik. İletmeye de devam edeceğiz.
Kadroları üyelerimiz belirleyecektir
Peki üyelere neler söylemek istersiniz?
Bahsettiğimiz kontenjanın çok yüksek olması, yüzde 50 nispetinde olması bile gittiğimiz örgütlerde, gittiğimiz arkadaşlara yetmiş durumda. Müthiş bir heyecan ve coşku var. Kiraz'da, 55 km uzaktaki bir üyemiz bu duygusunu bizimle paylaşırken, gözlerinin içi parlıyordu. Bu bizim için bir fırsattır. Biz bu ülkenin yönetimine talip olduğumuzda, oluşturacağımız kadroları şüphesiz ki üyelerimizin kendileri seçmiş olacaktır. Üyelerimiz o kadroyu, parlamentoya göndermiş olacaklar.
İl Meclis Üyesiyken köylerde birçok çalışmalarınız ve katkılarınız olmuş, bu konudan biraz bahsedebilir misiniz?
Ben siyasetçinin laftan çok artık icraatlarıyla anılmasını istiyorum. Yenigün Gazetesi'nde manşet olduğumu hatırlıyorum. “Köylerin kaderini değiştiren iki adam” başlığı adı altında Barış Güldoğan ile beraber çalışmalarımız olmuştu. 93 arkadaşımızla birlikte müthiş çalışmalar yürüttük. Ne yazıktır ki benim hiç tasvip etmediğim, mantığını anlayamadığım, İl Özel İdarelerinin özellikle büyük şehirlerde kapatılmış olması bana göre çok büyük bir kayıp olmuştur. Siz İzmir'in bir ucundan, diğer ucuna hizmet götürmek zorundasınız. 380 km uzaktaki köylere hizmet vermek zorundasınız. Meydan düzenlemesini yapıp, çöplerini toplayıp, altyapı, üstyapı, sanatsal yapıları bunları yapacaksınız. Belediyelerimizin oraya hizmet götürme amaçlarını takdir ediyorum. Yeterli mi? Değil. Yasa bana göre çok kadük çıkmıştır. İl Genel Meclisi'nin yetki alanlarının biraz daha genişletilmesi lazım. Bütçelerinin biraz daha artırılıp, İl Özel İdaresi aracılığıyla hizmet götürülmüş olması çok daha faydalı olacaktır. 30 ilçemizde 297 köyde elimizden gelen her şeyi yapmaya çalıştık. Bütün CHP grubu olarak... Kısıtlı bütçeyle çok güzel şeyler yaptık. Biz İzmir'in yabancısı değiliz, artık. İzmir'in sorunlarının neler olduğunu, neyin nerede olduğunu, ihtiyaçların ne olduğunu en iyi bilenlerdeniz.
Ofisimiz 12 ay açık olacak
Ankara'ya giderseniz nasıl bir vekil olacaksınız?
Koltuklar, makamlar hiçbir zaman bizi değiştirmeyecektir. Milletvekillerimiz için her zaman savunduğum bir şey var. Genel kurulda 3-4 gün çalışma süreniz var. Onun dışında sizi seçen iradeye, seçmeninize, değil ayda bir, haftada bir gelmeniz gerekir. Ben Ankara'ya ailemi götürmeyeceğim. Evim her zaman İzmir'de olacak. Ne olursa olsun, 12 ay açık ofisimiz olacak. Kişilerden ziyade, İzmir'in sorunlaryla, dertleriyle ilgilenecek vekiller lazım. İnsanların taziyesinde, düğününde sarılabileceği bir vekili olmalıdır. İnsanlar sorunları için Ankara'ya gitmesinler, vekillerin İzmir'e ofis açıp, halkın sorununu, sıkıntısını oarada dinlemesi gerekir. Üyelerime şunları söylemek istiyorum. CHP'nin Cumhuriyet'in kuruluşundan bu yana bayraktarlığını yapan, bunu bri yaşam tarzı olarak özümsemiş bir ailenin ferdiyim. Ben bu şekilde üyemin karşısına çıkıyorum. Bize böyle bir miras bıraktıkları için geçmişimle gurur ve onur duyuyorum. Bu mirasın temsilcisi olarak, biz yola çıktık. Üyelerimiz seçeceği aday adayını, bölgesinden dolayı değil, kendisinin niteliklerinden, yapacağı hizmetlerden, örgütteki geçmişinden, yapacağı hizmetlerden dolayı değerlendirirse, çok daha objektif olacaktır. Eminim ki benim üyem en doğru kararı vercektir. Üyelerimiz bu dönemi şölen havasında geçirecektir. En doğru aday adaylarını kendileri belirleyecektir. Bundan asla şüphem yok. 29 Mart'ta en iyi kadroları seçtikten sonra, o kadrolarla beraber CHP'nin iktidarını kutlamış ve o coşkuyu yaşamış olalım istiyorum. Son olarak şunları söylemek istiyorum. CHP'ye, örgütüme, üyelerime çok ağır sorumluluklar düşmüştür. Bu anlamda en doğru kararı verecek olan sizlersiniz. Vicdanlarınız ve özgür iradenizle en doğru adayları sizler belirleyeceksiniz. Bu süreci hep beraber bir şölen havasında, örgütümüzün coşkusu ve heyecanıyla, oluşturacağınız kadrolarla beraber asıl hedefim olan 7 Haziran'daki seçimleri kazanmak ve CHP iktidarıyla bu süreci tamamlamak istiyoruz. Gelin umudu ve geleceği hep birlikte örgütleyelim. Hepinize saygılar ve sevgiler sunuyorum.

Yorumlar
Kalan Karakter: