İzmir’de hızla büyüyen açık hava reklamcılığı konusunda İzmir Büyükşehir Belediyesi ve ilçe belediyeleri tarafından sergilenen “kılıfına uydurma yöntemli” akıl tutulması uygulamalar, İzmir halkının hakkı olan paranın, haksız yere başkalarının cebine gitmesine neden oluyor.
Ve biz soruyoruz..
Sayın Aziz Kocaoğlu, açıkhava reklamcılığı konusunda faaliyet gösteren firmaların oluşturduğu muhtelif reklam mecralarını, önce vergisini tahsil ederek onaylıyorsunuz, bir süre sonra da “kent estetiğine uygun değil” diyerek söktürüyorsunuz.. Madem ki konu kent estetiği, Gündoğdu Meydanı başta olmak üzere sizin İzmir’in en merkezi yerlerine diktirdiğiniz o korkunç çirkinlikteki dev led ekranlara, kat otoparklarının üstüne monte ettirdiğiniz 4 katlı ev büyüklüğündeki led ekranlara, kentin ana caddelerinde inşaat yapan şirketlerin şantiyelerinin yanlarına diktikteki dev led ekranlara ve İzmir’deki tüm elektrik direklerini birbirinden çirkin reklamlarla kaplattırmanıza, NE DİYELİM ?
Şimdi kent estetiği durumundan, “rant estetiği” durumuna gelelim..
Kentin 4 bin adet elektrik direğini bir firmaya yıllık 1.5 – 2 milyon TL gibi komik bir paraya veriyorsunuz, bu firma da yılda minimum 20 – 25 milyon TL para kazanıyor.. Neden bu tür çok yüksek gelirli reklam mecralarını gelir ortaklığı sistemi ile kiralamıyorsunuz da halkın hakkı olan paraları, İzmir’de tek bir dikili ağacı olmayan firmaların cebine pompalıyorsunuz ?
Sayenizde, İzmir’de ve Çeşme’de ağaçtan çok reklam totemi oluştu.
Belediyeye yıllık 3-5 bin TL vergi ödeyerek diktikleri devasa büyüklükteki totemleri, sezonluk 60-200 bin TL ve üzeri gibi astronomik paralarla kiralayanların aldığı parayı, milyonluk evlerini kiraya verenler alamıyor.
Otobandan Alaçatı’ya girildiği andan itibaren, neredeyse insanların ağzının içine girecek kadar çok olan reklam panoları, totemler, kent estetiğine çok mu uygun ?
Alaçatı’dan Ilıca yönüne girilerek Çeşme yoluna çıkıldığında karşınıza çıkan “totem ormanı” rezilliği, dünyanın neresinde var ?
Her yaz mevsiminde, Çeşme’den 10-15 milyon TL’nin üzerinde gelir elde eden birkaç kişi, belediyeye sadaka verir gibi ödedikleri üç kuruşluk verginin sonrasında kalan parayı kimlerle bölüşüyor da siz, İzmir halkının açık havada muz gibi soyulmasını yıllardır seyretmektesiniz ?
İhaleye fesat karıştırmaktan 4.5 yıl hüküm giymiş bir adamın yakınlarının üzerine tesis ettiği şirketler, İzmir açıkhava reklamcılığının tekeli haline gelirken, kendisine rakip gördüğü firmaların reklam mecraları da sizin tarafınızdan “kent estetiğine uygun değil” gerekçesiyle, üstelik vergisi tahsil edildiği halde sökülürken siz, bu yaptığınıza “halkçı belediyecilik” mi diyorsunuz ?
Aziz Bey, açıkhava reklamcılığı konusunda yükselen pis kokular, Harmandalı çöplüğünden ve İzmir Körfezi’nden yükselen koluları geçti.
Evet biz, Cumhuriyet Halk Partiliyiz ve ama sizin bu akıl almaz işlerinize de sessiz kalmak zorunda değiliz.
Aziz Bey, yakanızdaki rozetin hakkını verin ya da gidin Eskişehir’e, çölden Amsterdam yaratan Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen’den belediyecilik ve etik yönetim dersleri alın, İzmir’e öyle gelin.
Çünkü, CHP hatırına susma devri, bu günden itibaren sona erdi.
İzmir’I sizden bin kat daha iyi yönetecek bir nice insanlar CHP içinde var ve biz, artık susmayacağız.
Onlardan biri, İzmir’i sizden kurtarana kadar.
İzmir232.org

Yorumlar
Kalan Karakter: