Bilimsel araştırmalarla kanıtlanmış etkinliği sayesinde dünya çapında milyonlarca insana yardımcı olan bu yaklaşım, düşünce ve davranışlar arasındaki güçlü bağlantıyı temele alıyor. 1001terapist.com’dan Uzman Klinik Psikolog Emre Gökçeoğlu, BDT'nin depresyon, anksiyete ve birçok psikolojik sorun için ilk tercih edilen tedavi yöntemi olduğunu belirtiyor.
1960'lı yıllarda geliştirilen bu yaklaşım, Uzman Klinik Psikolog Gökçeoğlu’na göre kişinin düşünce kalıplarının duygularını ve davranışlarını nasıl şekillendirdiğine odaklanıyor. Buna göre BDT'nin temel ilkesi basit ama güçlü: düşüncelerimizi değiştirerek duygularımızı ve davranışlarımızı olumlu yönde etkileyebiliriz.
Bilişsel Davranışçı Terapi, otomatik düşünceler kavramı üzerine kurulu. Bu düşünceler, farkında olmadan aklımızdan geçen ve duygusal tepkilerimizi tetikleyen hızlı değerlendirmeler. Klinik Psikolog Gökçeoğlu, konuya ilişkin “Örneğin, bir toplantıda söz alan kişi ‘Herkes beni aptal bulacak’ diye düşünüyorsa, bu otomatik düşünce kaygı ve çekingenlik yaratıyor.” ifadelerini kullandı.
BDT, bu otomatik düşüncelerin altında yatan temel inançları keşfetmeyi hedefliyor. Bu inançlar, çoğunlukla çocukluk döneminde şekillenmiş ve hayat boyu devam eden düşünce kalıpları. "Ben yetersizim", "Kimse beni sevmez" gibi çekirdek inançlar, kişinin yaşam deneyimlerini olumsuz yorumlamasına neden olabiliyor.
Tedavi süreci nasıl işliyor?
BDT süreci yapılandırılmış ve hedef odaklı bir yaklaşımla ilerliyor. İlk seanslar, problemin tanımlanmasına ve tedavi hedeflerinin belirlenmesine ayrılıyor. Terapist ve danışan birlikte çalışarak, hangi düşünce kalıplarının sorunlara neden olduğunu belirlemeye çalışıyor.
Düşünce günlüğü tutma, BDT'nin en temel araçlarından biri. Danışanlar, belirli durumlarda yaşadıkları duyguları, otomatik düşüncelerini ve davranışsal tepkilerini kayıt altına alıyor. Bu kayıtlar, terapist ile birlikte analiz edilerek düşünce hataları tespit ediliyor.
BDT Teknikleri
Bilişsel yeniden yapılandırma, BDT'nin çekirdek tekniği. Psikolog Gökçeoğlu, bu yöntemde, işlevsel olmayan düşünceler sorgulandığını ve alternatif, daha gerçekçi düşünce biçimleri geliştirildiğini aktardı. Gökçeoğlu’na göre "Hep böyle olacak" gibi tüm ya da hiç düşünceleri, "Bu durum geçici ve değişebilir" şeklinde yeniden çerçeveleniyor.
Davranışsal aktivasyon, özellikle depresyon tedavisinde etkili bir teknik. Danışanlar, kaçındıkları aktiviteleri kademeli olarak yapmaya teşvik ediliyor. Bu, olumlu deneyimler yaratarak ruh hâlini iyileştiriyor.
Maruz bırakma terapisi, korku ve anksiyete ile başa çıkmada kullanılıyor. Kişi, korktuğu durumlarla kontrollü şekilde yüzleşerek korkunun gerçekte zararsız olduğunu öğreniyor. İzmir psikolog uzmanları, bu tekniği özellikle fobi ve panik atak tedavilerinde başarıyla uyguluyor.
Hangi Problemlerde Etkili?
BDT, depresyon tedavisinde ilaç kadar etkili sonuçlar veriyor. Araştırmalar, özellikle hafif ve orta şiddetteki depresyonda BDT'nin uzun vadeli faydalar sağladığını gösteriyor. Nüks oranları da ilaç tedavisine göre daha düşük seviyelerde kalıyor.
Anksiyete bozuklukları, BDT'nin en başarılı olduğu alan. Yaygın anksiyete bozukluğu, sosyal fobi, panik bozukluk ve obsesif kompulsif bozukluk tedavisinde kanıtlanmış etkinliği bulunuyor. Danışanların yüzde 60-75'inde belirgin iyileşme gözleniyor.
Uyku problemleri, öfke kontrolü, travma sonrası stres bozukluğu ve yeme bozuklukları da BDT ile başarıyla tedavi edilebilen durumlar arasında yer alıyor. Deneyimli, büyük şehirlerde bulunan, örneğin, Bursa psikolog hizmeti veren uzmanlar, bu çeşitliliğin BDT'yi evrensel bir tedavi yöntemi haline getirdiğini belirtiyor.
İki ayda önemli iyileşme
BDT, genellikle kısa süreli bir terapi yaklaşımı. Çoğu durum için 12-20 seans yeterli oluyor. Bu, psikanalitik terapilere göre çok daha kısa bir süre. Ancak kronik veya karmaşık durumlarda tedavi süresi uzayabiliyor.
İlk birkaç hafta içinde olumlu değişimler gözlenmeye başlıyor. Danışanlar, düşünce kalıplarını fark etme konusunda daha bilinçli hale geliyor. 6-8 hafta sonra ise belirtilerde kayda değer azalma görülüyor.
Ödev veriliyor
BDT'de ev ödevleri kritik öneme sahip. Terapide öğrenilen becerilerin günlük yaşama aktarılması bu ödevler sayesinde gerçekleşiyor. Düşünce günlüğü tutma, gevşeme egzersizleri yapma ve belirli davranışları deneme gibi görevler veriliyor.
Ev ödevlerini düzenli yapan danışanların tedaviden daha fazla fayda gördüğü araştırmalarla kanıtlanmış. Bu süreç, terapinin sadece seans saatiyle sınırlı kalmayıp hayatın tamamına yayılmasını sağlıyor.
Online görüşmeler de etkili
Teknolojinin gelişmesiyle birlikte online BDT uygulamaları yaygınlaşıyor. Video konferans üzerinden yapılan seanslar, Emre Gökçeoğlu’nun aktardığına göre yüz yüze terapi kadar etkili sonuçlar veriyor.
Diğer yandan mobil uygulamalar ve web tabanlı BDT programları da geliştirildi. Bu araçlar, özellikle hafif depresyon ve anksiyete durumlarında destekleyici rol oynuyor. Ancak ciddi durumlarda profesyonel terapist rehberliği şart.

Yorumlar
Kalan Karakter: