Bazı insanlar “seviyorum” demeyi çok kolay sanıyor. Oysa sevgi, dilin ucundan dökülen bir kelime değil; yüreğin taşıdığı, gönlün emanet aldığı büyük bir sorumluluk… Güvenin olmadığı bir gönülde aşkın ayakta kalması ise neredeyse imkânsız. Çünkü aşk, köklerini güven toprağında büyütür; güven yoksa en küçük rüzgâr bile onu yerinden söküp atar.
Yorulan bir gönül vardır sonra…
Söylenmiş sözlerin gölgesi hafızada kalır, kırık bir tabak gibi yapıştırılsa bile izi asla silinmez. Birçok kişi kırdığının farkındadır ama yine de “özür dilerim” deyip geçeceğini sanır. Oysaki yürek, kelimelerle değil, davranışlarla iyileşir. Her özür, bir öncekinin üstüne yığılan yük gibidir; bir noktadan sonra gönül o yükü taşıyamaz.
İnsan neden sevdiğini kırar?
Aslında herkes kırabilir, çünkü insanız. Ama gerçek sevgi, kırdığı yerde durup düşünmeyi bilir. “Ben ne yaptım?” diyebilmeyi, egosunu eğip kalbe yaklaşmayı… Sevdiğini incitip sonra aynı yüzle güven beklemek ise cesaret değil, sorumsuzluktur. Çünkü güveni bir kez kıran, karşısındaki insanın gözlerindeki ışığı da kırar; o ışığı geri getirmek her zaman mümkün değildir.
Bir düşünün…
Sizi yerden yere vuran birini sevmeye devam edebilir misiniz?
Yahut gerçekten seven birinin kalbinizi bilerek acıtması mümkün müdür?
Bence gerçek sevgi incitmekten korkmaktır…
Sevdiğinin gözünde ufacık bir hüzün görse bile yüreği titremektir.
Sevgi, elde zorla tutulan bir şey değil; avuç içinde usulca, ürkekçe saklanan minicik bir kuş gibidir. Parlak kanatları vardır ama kırılgan kemikleri… Sert bir tutuş, yüksek bir ses, düşünmeden edilen bir söz… Hepsi o kuşu ürkütür, kaçırır ya da incitir.
Aşk, bir bebeği taşır gibi taşınır aslında.
Kırılmasın diye sarıp sarmalamak, düşmesin diye dikkat etmek gerekir. Çünkü aşk, “nasıl olsa sever” diye hoyratça davranılacak bir emanet değildir. Kalpte tutulur ama özenle… Elde tutulur ama incitmeden… Kıymeti bilinen her duygu büyür, hor görülen her duygu solar gider.
Gerçek aşk, yormaz.
Gerçek aşk, yük olmaz.
Gerçek aşk, “bana güven” demek değil; o güveni kendi davranışlarıyla inşa etmektir.
Ve en önemlisi…
Gerçek aşk, kalbine aldığı insanı incitmekten korkanların yüreğinde yaşar.
Geri kalanı sadece kelimedir… Sadece söz… Sadece boş bir iddia…
Yazar Hilal Canan Soylu Aktaş'ın kaleminden...


Yorumlar
Kalan Karakter: