Sağlık sorunları sebebiyle canlı yayınlara ara veren Salih Erkek, Ento Hastanesi Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ümit Filiz’e, Çeşme Devlet Hastanesi eski Başhekim Atıl Birol’a ve Latif Aydemir’e ayrıca teşekkür etti. Bunun yanında çocuğu kucağında olan bir insanı tartaklayan Karabağlar’da baş komiseri F.B isimli polise çok kızdı. “Bizim vergilerimizle geçiniyorsunuz, kendim Gazetemİzmir adına %65 vergi veriyorum. Almışsın telsizi eline, sokaklarda ahkam kesiyorsun, kimsin ulan sen! Sayın içişleri bakanım bakın, biz beraber siyaset yaptık. Ben Doğru Yol Partisi’nde o zaman Merkez Karar Kurulu üyesiydim. Birçok Emniyet müdürü geldi geçti, hepsini gördüm. Hepsi adam gibi adamdı! Bir baş komiser kalkıyor, ve “ben size burada yaşam şansı vermeyeceğim” diyor. Öyle mi ? Her şey bir yere kadar. O devletin memuru vatandaşımıza böyle yapıyorsa benim devletimde de hata vardır. Reis-i Cumhur’um suçu sizde bulurlar. Polisler kendinize gelin. F.B her şeyin önümde, adın, soyadın kameralarda yaptığın her şeyi biliyorum. Gerçekten bu konuda çok üzgünüm ama bir polis kucağında bir bebek olan vatandaşı tartaklayamaz.” diyerek Reis-i Cumhur’a, Karabağlar valiliğine, İçişleri bakanlığına gereğinin yapılmasını istedi. Gazetem İzmir İmtiyaz Sahibi Salih Erkek’in hazırlayıp sunduğu “ERKEKÇE” programının 29 Haziran Canlı Yayın konuğu İzmir Büyükşehir Belediyesi AK Parti Meclis Üyesi Fikret Mısırlı oldu.
Salih Erkek: “Konumuza başlamadan önce bu üzücü hadiseyi 5 dakika sizinle mütalaa edelim. Karabağlarda yaşanan bu üzücü olay, sizin meclis üyeliğini yaptığınız bölgede yaşanmıştır. Bu olayla ilgili sizce ne yapılmalıydı, siz ne düşünüyorsunuz?”
Fikret Mısırlı: Tabi ki olayın bizim bölgemizde yaşanıyor olması üzücü, gerçi bu olay Türkiye’nin hiçbir yerinde yaşanmamasını arzu ederiz. Ancak canımızı, malımızı ve bir çok şeyde emanet ettiğimiz polisimiz, yıllar öncesine ve bugüne baktığımızda çok daha seviyeli ilişkilerimizi yaşadığımız bir teşkilattan bahsediyoruz. Ama belki de kendini daha farklı ön plana çıkarmak veya toplumun refleksinin üzerine farklı bir refleks göstererek ortamı yatıştıracağı yerde daha farklı bir tutum içine girmiş olabilir. Ben kendisini tanımıyorum, kişiliğini programınızda şahit oldum. Ancak gerekirse Sayın Kaymakam Cemil Bey’e bu konuyu istişare ederiz. Bu konuyla ilgili Cemil Beyin gerekli şeyleri yapacağına inanıyorum. Arkadaşımız da bunu niçin yaptığını açıklarsa ve ortada bir yanlış anlaşılma bulunup özür dilerse belki ona bir ders de olur. Dolayısıyla Sayın Salih Bey ben bu olayın takipçisi olacağım, evet ismi önünüzde görüyorum.”
Salih Erkek: Videoyu da size vereceğim zaten herkesle görüşüyorsunuz”
Fikret Mısırlı: “Bizim bölgemizde olduğu için daha rahat halledebileceğimiz bir iş”
Salih Erkek: “Efendim kendinizi tanıtır mısınız?”
Fikret Mısırlı: “1958 senesinde Yugoslavya’dan İstanbul Haydarpaşa Gar’ına göç ettik. Ben 6 aylık bir bebekken gelmişiz. Nüfusum daha çıkmamış ve orada 45 gün mülteci gibi Haydarpaşa Gar’ında yaşamışız. Yıllar sonra ailem Gültepe’yi tercih etmiş. Bizim iki gözlü bir evimiz vardı rahmetli annem bize “Saraya taşındık” derdi. Gültepe gibi bir yerde yaşadığımız zaman, gerek öğrencilik hayatımda, gerekse kişisel hayatım olarak baktığımızda çok farklı bir sosyal kimliğimiz oluştu. Bunun sebebi bugünkü siyasi olayların içerisinde taraf olmak gibi bir mecburiyetimiz vardı. Tabi ki ataerkil düşünce yapısına sahibiz. Rahmetli babam o zaman Benito Mussollini ile silah arkadaşlığı yapmış. O zamanlarda komünist diye anılan ülkelerden biriydi bu. Daha sonralarda Buca Eğitim Fakültesi’nde okurken öğrencilik hayatımda siyasi baskılardan dolayı üzerimize düşen bedelleri ödedik. Rahmetli Aygün Ertem başkanımız başımız her sıkıştığında elinden gelen çabayı ve gayreti gösterdi. Buradan kendisini Rahmetle anıyorum. O dönemki baskılar ve yaşadıklarımız üzerine öğretmenliğe devam etme şansımız kaybettik. Hatta birtakım yasal mahkemeler sonrasında bunu elde de etsem, benim yaşamımda farklı bir yöne giden hayatım oldu. Tekstil konfeksiyon şirketinde firmam oldu, EGS ve grup şirketleri kurdum. Bu arada evlendim, çiçek gibi bir kızım oldu. Geçen Perşembe evlendirdim. Gültepe gibi bir yerden geldikten sonra sosyal kimlik insanda birtakım toplumsal hizmetleri beraberinde getirdi. Mesela 8 sene İhracatçılar Birliği başkanlığını yaptım. Bursa Pamuk Konseyi başkan vekili, Ticaret odası meclis üyeliği yaptım. 2003 senesinde de yolum AK Parti il teşkilatını oluşturduk. Ekonomiden sorumlu il başkan yardımcılığını görevini üstlendim. 2018’de AK parti il başkan yardımcılığında hangi ilçeye neler lazım olduğunu, İzmir’i nasıl kalkınmamız gerektiğini 16 arkadaşım ile 6 ay boyunca çalıştım. Karabağlar bölgesinde partimi temsil etmek, Büyükşehir Belediyesi’ne de hizmet etmek için bu görevi aldım. İzmir halkı o gün siyasi bir tercih kullandı. Hizmet odaklı bir tercih olsaydı sonuç değişirdi. Aynı partiye oy vererek sonucun değişmesi mümkün değil. Durum bu ancak buraya siyaset konuşmaya gelmedim. Müsaade ederseniz diğer sorularınızı bekliyor olacağım.”
Salih Erkek: “2018 yılında yanlış tercihlerden dolayı birçok yeri kaybettiniz”
Fikret Mısırlı: “Sözünüzü şöyle keseceğim, İzmir’de hizmet odaklı ve kişiye yönelik bir oy verilecekse, parti tercihinden ziyade aday tercihi yapılması lazımdı. İzmir halkına Binali Bey’i koyduk. Olabilecek en güçlü figürdü ama olmadı. Siyasi olarak yaşadığımız atmosferde, insanlar hizmet odaklı ve kişiye yönelik projeleri göre bakarsa ve hükümet tandanslı bir yerel yönetici seçerse, ben o hizmetlerin aksamayacağını daha iyi olacağına inanıyorum.”
Salih Erkek: Binali Bey’i sever sayarım. Benim için apayrı bir insandır kendisi. Lakin kuş kanatlarıyla uçar, şeyh de müritleriyle şeyh olur. Binali Bey tek başına ne yapabilir? Oradaki belediye meclis üyesi adayları önemli. Her belediye meclis üyesi adayı en az 1000 tane oy getirmeli.”
Salih Erkek: “Haziran’da bir ilke imza attınız, güzel bir önergeniz var, çok hoşuma gitmişti. SMA hastalığını anlatır mısınız, bazı arkadaşlarımız bilmezler, ben halk diliyle konuşurum. Bizi izleyenlerin %90’ı halktır. Buyrun…”
Fikret Mısırlı: “İngilizce karşılı Spinal Muskuler Atrofi’dir. Bu hastalık omurilikte bulunan ön boynuz motor sinir hücrelerini etkileyerek hareket kabiliyetini kısıtlayan bir kas hastalığıdır. Bunu biraz daha halk diline çevirecek olursam; Hastalık belirtilerinde yürüme, yeme ve nefes alma zorlukları vardır. Bu gelişmelere bağlı olarak beynin ona geç yönlendirdiği görülmektedir. Algıda bir sorun olmuyor ancak hareket kabiliyetleri yavaşlatan bir hastalıktır. Bu belirtiler neticesinde kas kaybı ve zayıflama ölüm sebebiyeti olmuştur. Bir insan zayıflayabilir ancak kas kütlesi yerindedir. Bu kas kütlesini tamamen eriten bir hastalıktır. Hastalığın farklı evreleri var. Bu 4 evreden oluşmaktadır. SMA1, SMA2 SMA3 ve SMA4. En öneli tanı SMA1’in 6 ile 12 ay arası olunduğunda müdahale şansı oluşmaktadır. Tedavisi tıbbi olarak kanıtlanmıştır. Ulusal ve dijital ortamlarda tıbbın yayınladığı hastalığa çare olabilecek tedaviler mevcuttur. Ancak tamamen ortadan kaldırmaz, sadece hastalığın yayılımını engeller. Refleksleri arttırarak, hastanın ömrünü uzatabilecek bir tedavi vardır. Bu hastalıkta ilaç tedavisi uygulanmaktadır. Spinraza adlı ilacı sağlık bakanlığı karşılamaktadır. Ancak çok maliyeti olan bir ilaçtır. Spinraza ilacı 2019 yılından beri SGK karşılıyor. Hastalığın ilacı 2017 yılında bulundu, gelecek 10 yılda sonuçları bilinmese de tıbbın en önemli ilaçlarından bir tanesi. Ama dediğim gibi maliyeti çok yüksek bir ilaç. 3 dozu 125.000 Dolar. Buda yıl 375.000 Dolar etmektedir. Diğer anlatacaklarımın maliyeti bundan çok daha fazla. Diğer ilaç ise 73.000 Dolar’a düştü, ama 3 doz vurulduğunda 219.000 Dolar yapar. Bu bir de çocuğun yaşadığı boyunca her 4 ayda bir yapılması gereken tedavi. İlacın gerçek maliyeti bin dolardır belki. Ama maalesef Dünya’da bu ilacın insanlarla ilgili parasal ilişkilere baktığımızda ilaç şirketleri kar amacı gütmektedir. Sağlığı ve birtakım şeyleri öncelikli olabilir ama çok maliyeti var. Bu ilaçları AB Birliği ve Amerika’da yeni kullanabilir lisans vermeye başladı ancak Türkiye daha lisans almadı. Bu ve diğer saydığım ilaçlar 2,5-3 Milyon Dolar olan ilaçlar. Bir tanesi şurup, bir tanesi omiriliğe enjekte edilen iğneden bahsediyorum. Bu ilaçları ödemek çok zor, kaldı ki bu ilaçları tedavi olarak baktığımızda, neyi geciktirdiğini ve ne kadar çözüm olduğu kanıtlanmış bir ilaç değil. Hasta aileler her ne kadar bunun sonuçlarını görmese de bir ümit olarak kampanyalar düzenliyor. Bakanlık daha bunun listesini almadı. Avrupa’nın birçok yerinde ödeme listesi yeni hatta çok fazla sigorta şirketleri var. Mesela Amerika’da 180 tane sigorta şirketi varken 5 tanesi sağlamdır. O da sınırlı miktar para ödeyerek karşılıyor. Biri İsrail diğeri Japonya’da sigorta şirketleri kısmi karşılıyor ama diğer ülkelerde devlet kendi içine almış değil, çünkü hastalığın önümüzde ne gibi sonuçları çıkaracağı, ne kadar geciktirdiği bilinmiyor. Bu kadar pahalı olmaması gereken bir ilaç, maalesef bugün milyon Dolarları buluyor. Ben buradan şu mesajı iletmek istiyorum: Ben bir sağlıkçı değilim ama toplum ve hükümetin nezdinde gördüğüm makaleler ve baktığım uluslararası yayınlarda 2 ilaçla ilgili kampanyalar düzenleniyor. Bunu hükümet niye vermiyor diyorlar. Tedavisi belli olmayan bu kadar pahalı bir ilaca halkımız iştirak ediyor. İştiraklarına zerre kadar bir şey söylemeye hakkım yok ancak ilaç şirketleri çocuklarımızı kobay olarak kullanıyor. Keza bu arada aracılık eden güvenilir olmayıp, sadece kampanyadan nemalanmaya çalışan insanlar da var. Halkımızın bunu çok iyi araştırmasını istiyorum. Zaten Sağlık Bakanlığı bir tane ilacı ödeme kapsamına aldı. Diğer ilaçta SGK kurumunda tescillendi. Lisans sonuçları bekleniyor. Bu ilaçlar tedavi için ülkemizde kullanılacak.”
Salih Erkek: Kutlarım, güzel önerge. Peki Tunç Başkan size ne dedi?
Fikret Mısırlı: Bu bir gen hastalığıdır. İki çiftin bir tanesinde omurilikteki genetik kodunda eğer sinirsel olarak bir sıkıntı varsa, kocasında olmamasının çok önemi yok. Yani hastalığın çocuğa bulaşma ihtimali yok. Anne ve babada varsa eğer çocuğa bulaşma ihtimali var fakat bu da 40 kişiden birinde gözüküyor. Avrupa’da bu oran 6000 kişide bir gözüküyor. Ama Türkiye’de 10.000 kişide bir gözüküyor. Bunun sebebi bizim ülkemizde akraba evliliği çok etken. Burada hastalığın tanısı evlilik öncesi ebeveyn olacak kişilerin test yapması gerekmektedir. Önerge verdim; bu önergede de evlenecek anne ve babaların ödemesi gereken miktar 3-5 Dolar. Sağlık Bakanlığı bunu kendi programına alıp uygulamaya geçirene kadar, süre konulabilir. İstenen evlenecek olan çiftlerin anne ve babaya bu testin yapılması. Çok büyük bir maliyeti de yok. İzmir’de Eşrefpaşa Hastanesi var, ya da herhangi bir Üniversite’de uygulamak için bir sözleşme yapılabilir. Umuyorum ki hastaneler de uygular. Böylelikle evlenecek çiftlerin gen tedavisinin öncesinde gen kodlamasında anne veya babadaki bulgu ortaya çıkarılırsa keza annede olmuyorsa babayı kontrol etmeye gerek yok. Bu önergeyi İzmir Büyükşehir Belediyesi yeni doğacak bebeklere hastalıklı birey olmaması için, yaşamlarını daha uzun götürmesi için tanı konması gerekmektedir. Bunun tedavisi de mümkün. Tanıyı koyup çocuk dünyaya gelmeden, tüp bebek ya da çeşitli metotlarla sağlıklı bebek yetiştirebiliriz. Yeter ki bu test uygulansın. Plan bütçe komisyonunda görev yapıyorum. Hukuk komisyonumuz var, toplum sahibi çocuk komisyonumuz var, bir de engelliler komisyonumuz var. Bu konuyu komisyonlarda görüşüyoruz. Ancak önergemi bu ayın başında vermiştik ve Temmuz’un 15-16’sında büyük ihtimalle onaylanacak. İzmir’de günde 35000-40000 çocuk doğduğunu düşünürsek sadece anneye test uygulamamız yeterli olacaktır. Bu test 5 Dolar olsa 200.000 Dolar, o da eder 1 Milyon 600.000 Dolar. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin bütçesi 7 milyar TL. Yani 1/1000 bile etmiyor. Çok büyük bir rakam değil ama İzmir Halkı için önemli. Komisyonlarda ben görüşümü beyan ediyorum. Tunç Bey’in bu konuya sağ duyuyla yaklaşacağına ve bu hizmeti İzmir Halkına sunacağına inanıyorum.
Salih Erkek: Siz bu önergeyi komisyona sunduğunuzda, Tunç Soyer size tam olarak nasıl bir cevap verdi, Malumunuz ben de 10 yıl meclis üyeliği yaptım, Tunç Bey’in ne dediğini merak ediyorum*
Fikret Mısırlı: Önergeyi verdiğimizde Tunç Bey komisyonlara sevk etti. Ama sahici bir hocamız bunun çok maliyetli olduğunu ve belediyenin bunun altından kalkamayacağını söyledi. Akabinde bu tanının konmasındaki maliyet ne olursa olsun, 3-5 Dolar’dan 1 milyon yapsın ama İzmir’deki vatandaşlarımızın sağlığından daha önemli değil. Dolayısıyla ben bunun komisyonlardan geçeceğine inanıyorum.
Salih Erkek: Bence Tunç Soyer size katkı yapacaktır, vatandaşı yalnız bırakmayacaktır. Bir de diğer önergenizi konuşmak istiyorum. Her iki önergeniz de çok önemli. Sokak hayvanları için. Ancak sokak köpekleri gerçekten vatandaşları çok rahatsız ediyor. İnsanlar sokaktan geçemiyorlar. Buradan vatandaşlarımıza sesleniyorum: Lütfen her evin önüne bir kap su ve bir kap yemek koyalım. Eğer bunları yaparsanız o hayvanlar kimseye saldırmaz. Çünkü aç susuz, insan da olsa saldırır. Söz sizde Fikret Bey…
Fikret Mısırlı: Biz ilk seçimlerde İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin ilk oturumunda sokak hayvanlarının komisyonun olmadığını gördüm ve bunun için bir önerge verdim. Sağ olsun, Tunç Bey bunu hemen gündeme aldı ve komisyonumuzu kurduk. Komisyon olarak bu senenin başına kadar 19 ay çalıştık. Biz AK Parti Grubu olarak, sokak hayvanları daire başkanlığı kurulsun diye önerge verdik. 6 CHP Meclis Üyesi ile 3 AK Parti Meclis Üyesi 1 de MHP’li bunu dile getirdik. Sokak hayvanları daire başkanlığıyla ilgili yönetmelik hazırlanması, yönergenin hayata geçirilmesi, rehabilitasyon merkezleri, planlı kısırlaştırma ve 30 ilçe belediyesi ile birlikte iş birliği protokolü yapılmasını istedik. Çok geniş yelpazesi olan bir önerge verdik. Bu önergeyi Tunç başkan başta çok destekledi ancak İzmir sokak hayvanları daire başkanlığı önergesini biz gerçekleştirebilseydik, barınaklarımız, rehabilitasyon merkezlerimiz olurdu. Böylelikle yasanın önüne geçmiş olacaktık. 5 komisyona gittik. 4 komisyondan toplam 36 kişi evet dedi, 1 komisyon ise 45 kişi hayır dedi. Gerekçe olarak İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin mali yapısı ve normları… Ancak İzmir’in mali yapısını biliyorum, normlara gelince; ben özellikle ısrar ettim ama Tunç Bey toplantıya gelmedi. Flamingoların başkanı olmak isteyen Tunç başkanımız sokak hayvanları olarak aynı söylemini gerçekleştirmemiş olmamasını hayretle karşıladım. Çünkü çok ümitliydim. Çok toplantımıza iştirak etti, mecliste de bunlar çok konuşuldu. Biz niye 19 ay çalıştık, görev yaptık? Biz İzmir’e katkı sunamayacaksak, Büyükşehir Belediyesi bu olayı çözmeyecekse, bize niye ihtiyaç vardı? Sonuçta oylamalarda kazanamadık. Biz gerekeni yapıp bakanlığa sunalım, gündemde kalsın. Maalesef bunda da başaralı olamadık. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin barınaklarından bir tanesi Uzundere’de, diğeri Kısık’ta, Fuarda ve Bornova’da açılacak olan bir tane var. Toplam 1 yılda 6400 tane sokak hayvanını tedavi etmiş, ama İzmir’de köpek olarak 400.000 tane hayvan var. Benim yan taraftaki veterinerim bu kadar sayıyı tek başına yapıyor. Bu kadar güçlü bir belediyenin tedavi edebileceği hayvan bu kadar mı? Biz eğer sözümü ettiğim yönergeyi ve yönetmeliği sağlamış olsaydık, çok daha iyi sonuçlar alırdık. Biraz önce dediğiniz gibi böyle sokak hayvanlarının insanlara korku vermesi durumuyla karşılaşabiliyoruz. Yakın zamanda bir vatandaşımız, köpekten kaçarken arabanın altında kaldı. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin barınakları gezelim, hayvanlara bakalım gibi sözleri bence şovdan öte değil.
Salih Erkek: Tabi ki şovlar da hiç hoş değil. Her bir belediye başkanının şovu vardır. Özür dileyerek söylüyorum ki şov yapmak başka şeye benzer. Siyasetçiler tiyatrocu değiller, şov yapmanın anlamı mantığı yok! Lafla şov olmaz, icraat lazım. Ama inanıyorum ki Tunç Soyer bu olaya el koyacaktır. Çünkü Tunç Soyer her hayvanı sever. Sizi nasıl yakından tanıyorsam, onu da tanıyorum. Duygusaldır çok iyidir, insanları bırakalım, hayvanların tırnağının incinmesine bile üzülür.
Fikret Mısırlı: Şöyle yapalım, biz bunu test edelim. Çalışmamızı yaptık, komisyonlarda da evet denmiş, norm kadrosu ve mali yapısı için önergemi tekrar vereyim. Gündemde kalsın, bakanlıkta onaylanması için her gün çaba sarf edelim. Bunu Tunç başkanımız tekrar ele alsın o zaman samimiyetini göreceğim. Ben Temmuz’un ilk olağan toplantısında bu önergeyi vereceğim, lütfen siz de takip edin.
Salih Erkek: Tunç başkana ben güveniyorum ve belediye meclis üyelerine de güveniyorum. Hepsi duyarlı insanlardır. Ağzınıza sağlık, Tunç Bey ile bu konuyu muhakkak görüşün. Bir tane daha önemli bir sorum olacak. Halk kavga istemiyor, halk hizmet istiyor, özellikle yatay bölgeler hizmet istiyor. Yatay bölgeye daha önce gecekondu diyorlardı. Onlar da modern bir yaşamı hak ediyorlar, sağlıklı bir hayatı hak ediyorlar. İnsanlar kentsel dönüşümü soruyor, kentsel dönüşüm nasıl gidiyor? Diğer sorum, İzmir Demokrasi Üniversitesi ne alemde, kavgayı bırakın! CHP ve AK Parti arasındaki kavgayı bir kenara bırakın. Kim koltukta otuyorsa, o koltuktaki kişiler siyaseti bıraksın, hizmete baksın.
Fikret Mısırlı: Karabağlar’da konuşulan 2 tane çok önemli konu var. Birisi kentsel dönüşüm diğeri Demokrasi Üniversitesi. Onun dışında Karabağlar’ın yerelin yapması gereken çok büyük sorunları var. CHP yerel yöneticileri ve Karabağlar Belediye Başkanı Karabağlar’da olumlu katkı herhangi olumlu katkı bir şey sunmadı. Bunların önünü tıkayacak faaliyetler yapıyorlar. Mahkemelerde dava açıyorlar. Kavgayı bırakalım, haklısınız bizim derdimiz kavga değil zaten. Bizim buradaki amacımız siyasettir. Türkiye’de 7 milyon konut için Kentsel dönüşüm yapılacak. Karabağlar’a ise yaklaşık 25.000 konut gerekiyor. Hukuki terimleri bir kenara bırakıyorum. Karabağlar’da Çevre ve Şehircilik Bakanlığı son derece büyük gayet gösteriyor. Kimseyi yerinden etmeden, bulunduğu yerden daha yaşanabilir hale gelmesi için devlet gücüne ihtiyaç var. Belediye diyor ki bu planlara ben de dahil olayım, ama belediye buraları planlamadığı için buralar kentsel dönüşüm alanı ilan edildi. Karabağlar’da Uzundere’de kentsel dönüşüm şu an gerçekleşiyor ama etap etap gerçekleşiyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’da burayı 4 etapta yapayım dedi ama 4 defa mahkemeye gidildi. Şu an bakanlığımı 7-8 aydır çalışıyor. İleriki günlerde de 3. Planlar ortaya çıkacak. Karabağlar Belediye Başkanı da 41 senedir bürokrat, kendisi 7 tane İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı ile çalışmış. Bu sürede bürokratlık yapmış, Kentsel Dönüşüm Daire Başkanlığı’nı kurmuş. Kısacası İzmir’i planlamasında bulunmuş ama İzmir’in %65’i kaçak yapıdan oluşmakta. Tarihsel süreçte bu kadar rol oynayan birisi bu planlamada bakanlıktan daha mı güçlü yapacak?
Salih Erkek: Karabağlar Belediye Başkanı gerçekten çok duyarlı bir insan. Kendisini de konuk aldım ve kendisi bana dedi ki “Gelsinler oturalım, konuşalım ve tüm sorunlarımızı çözelim” dedi.
Fikret Mısırlı: Bugün hiçbir belediye başkanı kendi devletini dava etmemiştir. Yani bunu dava ederek, işini, taraf olarak, dernekler vasıtasıyla yapıyorsa, bütün vasfını orada kullanıyor demektir. Burada ortak çalışabilir, bakanlıkla aynı ilişkiyi kendisi kurdu. Çok defa bu konular konuşuldu. Bunu siyasi hale getirip, Karabağlar’a zarar vermeden başka yaptıkları bir şey yok! İlk meclis üyesi olduğumda ümitliydim ki sonuna kadar başaracağız. Ama o gayretimiz ve yapılanlar bizi hayal kırıklığına uğrattı. İnşallah bu sürecin hayata geçirilmesi için biz her şeyi tekrardan yapacağız.
Salih Erkek. Necip Nasır ile de Muhittin Selvitopu ile de aynı şeyi konuştuk. Size önerim bir araya gelin ve uzlaşın. Karabağlar halkı ne istiyorsa onu uygulayın.
Fikret Mısırlı: Zaten bu yapılıyor
Salih Erkek: Ben görmedim. Ayrıca izleyicilerimizden 2 tane soru var. “Cezaevi yıkılıyor AK Parti yıkılan cezaevi yerine ne düşünüyor” ve diğer soru da “Sayın Mısırlı, Çeşme çevreyolunun tıkanıklığı İzmir’in ekonomisine büyük darbe vuruyor, çözüm planınız var mı? Diğer bir izleyicinin yorumu ise, Sayın Erkek ve Mısırlı güzel konuları ele alıyorsunuz, iyi bir yayın oluyor.”
Fikret Mısırlı: “Büyükşehir belediyesinde adayımız kazandığı hususta olayla ilgili bir projemiz var.
Salih Erkek: İlçenin bir programı var mı, Mustafa Bey ilk defa benim programımda gündeme getirmişti.
Fikret Mısırlı: İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı vaatleri içerisinde ve ilçenin de o konuda talebi var. Orayla ilgili böyle bir taslağımız var ama umarım ki orada da kimse çıkıp mahkemeye gitmez. Devlet olarak faydalanmaya çalışırken, imar barışı olarak oranın inşaatını yapmaya çalışıyoruz.
Salih Erkek: Diğer büyük yara ise Körfez geçidi, Binali Yıldırım Bey’in planı. Eğer o plan uygulansaydı, İzmir Trafiği yarı yarıya çözülürdü. Yazıklar olsun!
Fikret Mısırlı: 2. Kardeşimizin sorusuna gelirsek, Çeşme yoluyla ilgili pandemi sonrası Tunç başkanımız İzmir halkının suçlu olduğunu söyledi. 400.000 araç gidiyor geliyor ve suçlu ortada. İzmir’in normal zamanda bile anormal bir trafiği var. Geçtiğimiz mecliste bu konuyla ilgili şunları söyledim: Aziz Bey döneminden Tunç Başkanın da dahil olduğu bu zamanda trafikle ilgili master bir planımız var. Bununla ilgili de çok güzel hizmetlerimiz var. Bunların birçoğu aklandı; mesela, Karşıyaka’da iskelenin önü yer altına alınınca trafik devam edecektir. Basmane etrafına bakın, 16 tane ışık var. Bu lambalardan kurtulmak için altgeçit yapılacaktı, Alsancak Gar’ın önüne altgeçit yapılacaktı, bunların hiçbiri yapılmadı. Kazma bile vurulmadı. Ya da Üçkuyular’da alt geçidinin yapılması, trafiğin durmaması önemliydi. Ama Güzelyalı Sahili’ne devam eden yola alt geçit yapıldı.
Salih Erkek: Ankara’nın girişinde eskiden trafik duruyordu. Şimdilerde ise Mansur Yavaş trafiği bitirdi. Sağdaki ve soldaki binaları ter temiz etti, alt geçitler yaptı. Ankara’ya bir yeni Ankara daha ekledi. Mansur Yavaş’ı kutlamak lazım. Severim sevmem halka hizmet ediyor ve mükemmel bir insan.
Fikret Mısırlı: 2030 senesine kadar sürecek olan trafik master planımız, tramvayın şehrin içine gireceği hesapta yoktu. Şehir içi sıkışıklığın sebebi tramvayın güzergahı. Biz bunu sahilden yapsaydık Bayraklı Sahilinden Karşıyaka’ya kadar götürebilirdik. Bu trafiğin tıkanıklığında önemli bir parça.
Salih Erkek: Sevgili Mısırlı, bu adam Aziz Efendi 15 yıl geldi, belediye başkanlığı yaptı. Benim sloganım da şudur “Aziz’dir ne yapsa yeridir”. 15 yılda bir kent yeniden doğar. Ama Aziz Efendi İzmir’imizi alt üst etti.
Fikret Mısırlı: 2,5 senede Tunç Bey trafiği rahatlatmak için bir şey yapmadı. Buca’dan otogara bağlanılacak yer 9 yılda yapılamadı.
Salih Erkek: Yiğidi öldür hakkını yeme. Tunç bey geldi, pandemiyi, depremi, yangınları, sel felaketlerini ve daha çok şey yaşadı ve gördü. Ama ona rağmen hiç durmuyor, yılmadan çalışıyor. AK Parti tarımı Tunç Soyer’den öğreniyor. Bekir Pakdemirli de çok başarılı bir insan. Tarımla ilgili politikası çok çok iyi ve hoşuma gitti ama ilk önce bunu Tunç Bey başlattı.
Fikret Mısırlı: Plan bütçe komisyonundayım, aynı zamanda 2021 denetleme komisyonundayım. Alternatif Tarım adlı sloganlarından yola çıktığımızda gayretlerini takdirle karşılıyorum. Ama bir taşta 3 kuş vuruyor. Mesela, süt kuzusu projesi kapsamında sosyal bir hizmet yapacağım, kooperatiflerden alacağım. Diyorlar, ama 2 tane kooperatiflerden alıyorlar. 2 tane kooperatiften 150.000 milyon TL’lik alım yapmışız. Şu an Ege bölgesinde yaklaşık 100 tane kooperatif var. 30 ilçe varken 2 ilçeye yapılıyor, Ödemiş ve Tire. Şimdi 150.000 TL’ye baktığımızda İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin bütçesine baktığımızda 2/1000 çok az olduğunu görüyoruz. Sosyal hizmetleri çocuklarımıza veriyoruz yani kooperatif memnun. Sütü 5 liraya mal ederken, organizasyon parası 2,5 TL. Biz bu parayı bedavaya veriyoruz. Biz de diyoruz ki ailelere kupon verelim. Günlük süt alsınlar. Bugün uzun ömürlü sütlerin sağlığa ne kadar yaradığı tartışılır, yani bizim yaptığımız faaliyetlerin sağlığa zararı ya da yararı tartışılır ancak, bu vizyon %2 ile mi olur? Ben küçümsemiyorum ama 2 tane ilçeden yapılıp 28 ilçeden alınmıyorsa, 2 tane kooperatiften alınıp 100 tane kooperatiften alınmıyorsa bunun algı yönetmeliği yapıldığına inanıyorum.
Salih Erkek: Peki bunları karşı karşıya konuşuyor musunuz?
Fikret Mısırlı Tabi ki, rapor tuttum. Kendisi de hepsini okudu.
Salih Erkek: Sayın Mısırlı sizin iyi niyetinizi çok iyi biliyorum. Yaptığınız her önergenin, fikrinizin vatandaşın ihtiyacına yaptığınızı da biliyorum. Lütfen tekrar oturup konuşun, Tunç Soyer karşı çıkacak bir adam değildir, lakin Tunç Soyer’i de yönlendirenler var. Ben kimlerin yönlendirdiğini nasıl yönlendirdiğini, kimleri büyükşehre hazırladıklarını çok iyi biliyorum. Tunç Soyer bugün kucağında yılanları besliyor. Tunç Soyer aslında çok iyi bir adamdır, hizmet adamıdır. Bana bir katkısı da yoktur, varsa da söylemiyorsa namerttir. Neptün Hanım çalışıyor. Geçenlerde Karaburun’da gördüm onu ve sordum: “Burada ne işiniz var?” diye. “Salih Bey kadınları örgütlüyoruz” dedi. Bunları oturup konuşun lütfen. Siz çok akıllı ve iyi bir adamsınız, neyin ne olduğunu bilen bir kişisiniz. Tunç Soyer’in de sizi dinlemesi lazım. Tunç Bey de sizi dinlemezse kim dinleyecek? Ama adamları şeffaf değil.
Fikret Mısırlı: Bunu her platformda söylüyoruz, İzmir bir bütün. Tarımı kalkındırmak için 2 kooperatifle olmaz genele yaymak lazım. Size KÖY-KOOP İZMİR BİRLİĞİ’den örnek vereyim: Milyon TL’yi 6 kişiyle kazandılar. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nden alımları kesse hiçbirinin ayakta durma ihtimali yok.
Salih Erkek: Geçtiğimiz zamanlarda İrfan Doğruca’yı buraya konuk ettim. Gerçekten çok mülayim ve çalışkan bir insan. Karabağlar’ı çok iyi bilen birisiyim. Halk kavga etmek istemiyor. Beni aradılar ve oradan bir TOKİ aldığını söylediler. Parasını veren vatandaş mağdur durumda. Bunun sebebini bilmiyor ve kandırıldığını düşünüyor, bu konuyla alakalı açıklama yapar mısınız?
Fikret Mısırlı: Orada TOKİ’ye ait 87 hektar alan var. TOKİ’nin görevi konut açığı olan yerlerde dar gelirli olan vatandaşlara ev vermesidir. Bununla ilgili engellilerle, gazi ve şehit yakınları ve emekliler için o bölgede oturan öncelik onlardadır. TOKİ’de 87 hektarlık alana 750 tane konut yapacağım dedi. Yaklaşık 25.000’den fazla şahıs müracaat etti. Kuralar çekildi ve 750 kişi müracaat ettikleri yeri alma hakkına sahip oldu. Demokrasi Üniversitesi için de 370.000 metrekarelik bir alandan bahsediyoruz. Karabağlar Belediyesi bu alan için tamamını kullanalım diyor. Belediye ihtiyaca göre tamamını talep ediyor ancak, herhangi bir öngörü veya rapor sunmadı. İzmir’de 9 tane üniversitemiz var. Hükümet her ile ve ilçeye üniversite açmazken Karabağlar Belediyesi 370 metrekarelik alana üniversite yaptırmak istedi. Ekonomi Üniversitesi 38.000 metrekare, Yaşar Üniversitesi 70.000 metrekare. Tınaztepe Üniversitesi 160.00 metrekare. 370.000 metrekare alan, Karabağlar Belediyesi için yeterli. Buna tamamen TOKİ alanı olarak denmesi ya da tamamen üniversite alanı olarak yapılması doğru değil. Vatandaşlarımız kuraya çıkmış 100.000 tane vatandaşımız müracaat etmiş. 750 kişi oturma hakkını kazanmış, bu hizmeti sunarken maalesef büyük bir sorunla karşı karşıyayız. Mahkemede iptal edilen karar herkesi zor duruma düşürdü. Karabağlar Belediye Başkanı hangi metotla buna ihtiyacı olmadığını söylüyor, 100.000 vatandaşı yok mu sayıyor? TOKİ burada devlet politikası olarak hizmet ediyor. Niye dava açıyorsunuz? Üniversitenin yerleşkesi 370.000 metrekare. Dünya’da bu kadar büyük alanda üniversite yapılmıyor. Rutin üniversiteler kuruluyor. Böylece mahkemelerin aldığı karara bakıyoruz ve elimizden bir şey gelmiyor. Ama şu bilinmeli ki böyle olması Karabağlar Belediye Başkanı tarafından engellenmiştir. Bunların hayata geçirilmemesi için ortaya koyduğu hiçbir argüman yok. Ama ne düşündüğünü biliyoruz. TOKİ oraya girdiğinde AK Parti’ye oy verileceği için engelledi bunları. Çıksın Karabağlar Halkından özür dilesin. Bu yapmış olduğu 100.000 vatandaşımıza haksızlık. Öte yandan üniversitenin 5000 öğrencisi var. Bu yapılırsa 10.000-15.000 olur, hükümete İzmir’e katkısı olur. 2 sene önce gittiğimizde Demokrasi Üniversitesi Rektörü dedi ki: Üniversitenin alanı 37.000 metrekare alan olması beni çok mutlu eder” dedi. Siz bunu mecliste tartışma konusu yaparsanız, ben üniversitemi buradan götürürüm”
Salih Erkek: Bununla ilgili uzlaşamaz mısınız, ulaşma ihtimaliniz yok mu? Kim varsa Sayın Muhittin Selvitopu, Bakanlık, rektör, hepsini karşınıza alın konuşun, isterseniz halkın önünde isterseniz özel bir yerde. Halkın yararına kim bir şey yapmıyorsa o zaman gerekeni yaparız, yerden yere vururuz.
Fikret Mısırlı: Karabağlar’da biraz önce saydığım niteliklerde şu an ihtiyaç yok mu ?
Salih Erkek: Bir daha müracaat etmeyi deneyin. Muhittin Selvitopu benim yanıma gelip belediye başkanı oldu, yoksa Aziz Kocaoğlu’nun adayıydım. Ancak Selvitopu’nu severim, saygılıdır, hürmetkardır. Sizinle de herhangi bir şahsi probleminiz yoktur. Ama bir de iyi niyetli bu insanların çıkıntıları var, yalakalıları var. Şimdi Aziz Kocaoğlu’na selam vermiyor. Eskiden el etek öpüyorlardı. Ne oldu, Aziz Kocaoğlu şimdi nerede?
Fikret Mısırlı: İnsanlar eserleriyle kalıcı olur ve öyle anılırlar.
Salih Erkek: Kesinlikle! Aziz Kocaoğlu’nun bıraktığı eser gibi, bakın İzmir’in içinde trafik yürümüyor.
Fikret Mısırlı: Biz siyasi bir maksat için bu gayretleri sarf etmiyoruz. Biz İzmir halkına olabildiğince hizmet etmek için çalışıyoruz. Benim bu söylediklerim politik referans olarak kullanma gibi bir niyetim yok. Karabağlar halkının refah seviyesinin yükselmesi lazım. Bugün güçlü bir iktidarın temsilcisi olarak biz her türlü katkıyı sunmaya hazırız.
Salih Erkek: Sizi kutluyorum ve şöyle bir teklifim olacak: Karabağlar Belediye CHP Grup Sözcüsü Levent Yıldır’ı ve sizi programıma davet etsem gelir misiniz?
Fikret Mısırlı: Kesinlikle gelirim.
Salih Erkek: Karabağlar Belediye CHP Grup Sözcüsü Levent Yıldır, sizi programıma davet ediyorum. Fikret Mısırlı ile birlikte bu konuları mütalaa edelim mi? Gördünüz işte Fikret Bey. Siz CHP’ye çattınız mani oldum. Birisi de gelse AK Parti’ye çatarsa ben yine mani olurum.
Fikret Mısırlı: Tabi ki iş yaparken farklı fikirler oluşabilir. İnsanların yönetme modelleri farklıdır. Bu farklı fikirler konuşarak halledilir.
Salih Erkek: Sayın Rektörümüze iletmemizi istediğiniz bir şey var mı?
Fikret Mısırlı: Rektör hanım, bu olayın zaten farkında ama bir bürokrat olarak yapabileceği çok bir şey yok. Rektörümüz siyasallaşmadan görevini yapıyor. Şu an Demokrasi Üniversitesi’ne bakacak olursak, İngilizce puan sıralamasında Türkiye’de 3 üniversiteye girmiş bulunuyor.
Salih Erkek: Sayın Mısırlı, sevgili il başkanımıza lütfen saygılarımızı ve sevgilerimizi iletin. Bazı yönetim kurulu üyeleri telefonlarına bakmıyorlar ve sözlerini tutmuyorlar. Ya söz versinler ya da verdikleri sözün arkasında dursunlar. Burada vatandaş ağzıyla konuşuyorum, vatandaşlarımıza bunu yapmayın lütfen. Kerem Ali Sürekli Bey, işine gelmeyen adamı atın oradan! Vatandaşın işi görülsün. Ak Parti Genel Başkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan diyor ki: Vatandaşın hizmetinde olun, vatandaşın ayağına gidin, vatandaşı kırmayın, yoksa o koltuklardan kalkın!” Başka şeyler için oturmayın oralara, bu herkes için geçerlidir. Bazı ilçe belediye başkanlarını, meclis üyelerini tenzih ediyorum. Mesela İrfan Doğruca adam gibi bir adamdır. Kime sorarsam sorayım, çalıştığını duyuyorum. Konak Belediye Başkanı’nı orada nasıl tuttuklarını hala daha anlayamıyorum. Herkes halkın işini yapacak! Kuş kanatlarıyla uçar. Hemşerim Sayın Bölünmez milletvekili geldi. Kemeraltı’nı dolaşırken etrafında 2 kişi var. Herkesi etrafına toplayıp hareket edecek. Ben Işılay Saygın siyasetini yapıyorum, Süleyman Demirel’in siyasetini yapıyorum. Işılay Saygın her işi layığıyla yapardı. Vekillik budur, onun için zaten kendisi efsane oldu. Buraya gelerek şeref verdiniz.
Fikret Mısırlı: Davetiniz için çok teşekkür ederim. Sizinle ve Levent Bey ile bu programa tekrar katılmak istiyorum.
Salih Erkek: Halka çalışan insanın her zaman yayınımızda, programımızda yeri vardır. Siz de öyle bir dostumsun. Her şey yurdum ve yurdumun insanı için. Hoşçakalın, sağlıkla kalın, huzurla kalın.
İNSANLAR ESERLERİYLE ANILIRLAR
İzmir Büyükşehir Belediyesi AK Parti Meclis Üyesi Fikret Mısırlı, Gazetem İzmir İmtiyaz Sahibi Salih Erkek’in hazırlayıp sunduğu “ERKEKÇE” programında konuştu...
Yayınlanma :
20.07.2021 11:17
Güncelleme :
20.07.2021 11:17
