Türk Ceza Kanunu’nun 94. Maddesinde işkence suçu cezasının tanımlandığını dile getiren, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği İzmir Şube Başkanı Şükran Öztürk, kişiye karşı insan onuruyla bağdaşmayan ve bedensel veya ruhsal yönden acı çekmesine yol açacak davranışların işkence olarak tanımlandığını ve cezalandırılması gerektiğini belirtti.
İzmir Alsancak’ta İzmir Üniversite Dayanışma grubunun çağrısıyla Boğaziçi Üniversitesi’ne Melih Bulu’nun rektör olarak atanmasını protesto etmek amacıyla basın açıklaması yapmak isteyen öğrenciler, söz konusu açıklamayı dahi yapamadan gözaltına alınmıştı. Gözaltı sürecinde iki kadın öğrencinin çıplak aramaya maruz bırakıldığı avukatlar ve öğrenciler iddia edilmiş İzmir Valiliği ve İzmir Emniyet Müdürlüğü tarafından yalanlanmıştı. Bayraklı Adliyesi C Kapsısı önünde Çağdaş Avukatlar Grubu, Çağdaş Hukukçular Derneği, İnsan Hakları Deneği, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği söz konusu çıplak aramanın işkence olduğunu belirten bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Basın açıklamasını dört kurum adına Özgürlük İçin Hukukçular Derneği İzmir Şube Başkanı Şükran Öztürk okudu.

‘ÖĞRENCİLER İŞKENECEYE MARUZ BIRAKILDI’
26 öğrenci gözaltına alındıktan sonra öğrencilere işkence yapıldığını, bu işkencenin de kamera görüntüleri, doktor raporları ve ifade tutanaklarında yer aldığını belirten Özgürlük İçin Hukukçular Derneği İzmir Şube Başkanı Şükran Öztürk, kolluk kuvvetleri tarafından öğrencilere işkence uygulandığını, şahısların darp ve cebir ile gözaltına alındığını, plastik kelepçe takıldığını, yüzüstü yatırılarak ters kelepçe uygulandığını ve iki kadın şahsa çıplak arama yapıldığını kaydetti. Öztürk, sözlerine şöyle devam etti: “Kadınlara çıplak arama esnasında otur-kalk hareketi de yaptırılmıştır. Bu çıplak arama uygulamaları esnasında avukatlar emniyet içerisine alınmadığından biz avukatlar, müvekkillerimizi yaklaşık 1 buçuk saat boyunca dışarıda beklemekteydik. Kadınlardan birinin çıplak arama esnasında çığlık atması üzerine bu çığlık orada bekleyen avukatlar tarafından duyulmuş bu duruma itiraz edilmiş ve durum İzmir Barosu’na iletilmiştir. İzmir Baro başkanı Özkan Yücel’in başsavcı ile görüşmesi akabinde avukatlar içeri alınmaya başlanmıştır. Bunun üzerine müvekkillerimizle görüştüğümüzde çıplak arama yapıldığını öğrendik.”
‘VALİLİK VE KOLLUK GERÇEĞİ AÇIKÇA ÇARPITMAKTADIR’
İzmir Emniyeti’nde çıplak arama yapıldığı bilgisi sosyal medyada gündem olunca İzmir Valiliği’nin açıklama yaptığını ifade eden Öztürk, “İzmir Valiliği açıklama yapmış, ayrıca bir meslektaşımızın müvekkilinin aramasına katıldığı görüntü servis edilerek aramalar görüntülü yapılıyor, çıplak arama yapılmadı algısı yaratılmaya çalışılmıştır. Oysa ki valilik ve kolluk gerçeği açıkça çarpıtmaktadır. Biz dışarıda beklediğimiz süreçte çıplak aramaya maruz kalan müvekkilin çığlık atması üzerine içeriye girme çabamız sonuç verdi ve müvekkiller ile görüşme esnasında çıplak arama yapıldığını öğrendik. Bu süreçte çıplak arama sosyal medya gündemine oturduğundan İzmir Emniyeti sonuçlarından korkup diğer aramaları kamera eşliğinde yapmıştır. Zira emniyetin bu kamera ve avukat eşliğinde arama uygulaması baştan var olan bir uygulama olmamakla çabalarımız ve itirazlarımız üzerine yapılmıştı” dedi.
ÇIPLAK ARAMA GÜNDEMDEN DÜŞMÜYOR
Çıplak arama mevzusunun daha önce de defalarca gündeme geldiğini belirten Öztürk, Aralık ayında HDP milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun Uşak emniyetinde gözaltına alınan 30 kadın öğrencinin çıplak aramaya maruz kaldığını, bu konuyu da meclis gündemine taşıdığını hatırlattı. Öztürk, “İktidar bu iddiaları araştırmak ve sorumluları bulmak yerine, çıplak arama yapıldığı iddialarını inkar ettiğini her zaman olduğu gibi bir hukuksuzluğu ve insan onuruna aykırı muameleyi dile getiren milletvekilini Fetöcü olmakla terörist olmakla, meclisi terörize etmekle suçlamış, çıplak aramaya kanıt istemiştir. Oysa ki bu konunun gündeme gelmesinden sonra siyasetçisinden gazetecesine, akademisyeninden avukatına onlarca insan kendilerine de çıplak arama yapıldığını açıklamıştır. Cezaevleri girişinde rutin olarak çıplak arama yapıldığı gibi zaman zaman emniyette gözaltı işlemleri sırasında da bu uygulama ile karşılaşmaktayız. Üstelik bu aramaların yapılmasındaki amaç neredeyse hiçbir zaman güvenlik kaygısı olmayıp, gözaltına alınan veya cezaevine giren şahsın kişiliğini ezerek onu kimliksizleştirip teslim almak ve böylece üzerinde otorite kurma amaçlı bir işkence yöntemidir” ifadelerini kullandı.
‘ÇIPLAK ARAMA İŞKENCE SUÇUDUR’
Türk Ceza Kanununun 94. Maddesinde işkence suçu cezasının tanımlandığını dile getiren Öztürk, bir kişiye karşı insan onuruyla bağdaşmayan ve bedensel veya ruhsal yönden acı çekmesine yol açacak davranışların işkence olarak tanımlandığını ve cezalandırılması gerektiğini belirtti. Öztürk, “Gözaltına alınan şahıslara çıplak arama yapılmasının hiçbir hukuki sebep ve gerekçesi olmayıp aynı zamanda yapan kişiler bakımından işkence suçunu oluşturmaktadır.
Zira bu uygulamanın insan onuruyla bağdaşmadığı ve kişinin ruhsal yönden acı çekmesine neden olacak bir davranış olduğu şüphe götürmez bir gerçekliktir. Bir şahsın güvenlik görevlilerinin önünde, soyunmasının istenmesi, makat, vajina gibi organlarının elle ya da “otur kalk, ıkın” talimatları verilmesi suretiyle aranması, kişinin gerek fiziksel gerekse de manevi olarak istismarı anlamına gelmektedir. İnsan onuruna aykırıdır ve kişinin bedenine yönelik bir müdahaledir.
Tüm bu sebeplerle; gözaltına alınan ve çıplak aramaya maruz bırakılan mağdur şahıslar adına İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına ÇAG, İHD, ÖHD ve ÇHD olarak suç duyurusunda bulunuyor, yaşanan olaya ilişkin olarak bir adli soruşturma başlatılmasını, olay tarihlerinde görevli olan tüm personelin tespit edilmesini, kamera kayıtlarının emniyetten alınmasını acilen yaşanan olaya ilişkin olarak tüm delillerin bizzat savcılık eliyle toplanmasını talep ediyoruz.
Biz hukuk örgütleri olarak sistematik ve cezalandırma amaçlı ‘çıplak arama’ uygulamasını hiçbir şekilde kabul etmiyor, bu uygulamayı işkence olarak tanımlıyoruz. Gözaltı merkezlerinde ve cezaevlerinde çıplak aramayı bir bütün olarak yasaklayan yasal düzenlemeler bir an önce gerçekleştirilmelidir. Bir işkence yöntemi olarak çıplak aramayı uygulayan memurların da cezasız bırakılmasının önüne geçilmesi gerekmektedir” dedi.
-Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 3. Maddesine göre; “Hiç kimse işkenceye veya insanlık dışı ya da aşağılayıcı muamele veya cezaya tabi tutulamaz”.
-1982 Anayasasında da işkence yasağı güvence altına alınmıştır. Anayasa’nın 17/3. Maddesine göre; “Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamaz.”
