Yunanistan Türkiye’ye haddini bildirecekmiş, tutmayın küçük enişteyi!
Yunanistan gerekirse Türkiye ile çatışmaya hazırmış, Temel’le Dursun da aynı görüştelermiş!
Yunanistan Türkiye ile arasını bozacakmış, Tavşan da Dağa küsmüş, Dağın haberi olmamış!
Yunanistan Ankara’ya kadar Batı Anadolu’yu Türkiye’den alacakmış, Türkiye’de bön bön bakacakmış!
Yahu bu sert kıllı yumuşak Yunanistan neyine güveniyor diye sorduğunuzu duyar gibiyim. Derhal cevaplıyorum.
Efendim malumunuzdur, Yunan askerleri etek giyer. Hem de mini etek… Bu garip ama eğlenceli kültürün altında yatan neden ise Yunanistan’ın Evliya Çelebi’si Homeros’un Tarih kitabında geçen şu kaidedir:
“Η γυναίκα που σηκώνει τη φούστα της τρέχει γρηγορότερα από τον άντρα που κατεβάζει το παντελόνι της.” Türkçesi:
“Eteğini yukarı kaldıran kadın, pantolonunu indiren erkekten hızlı koşar.”
Hâl böyle olunca Yunan askerleri de Türk askeriyle karşılaşırsak diye taytlarının üzerine mini etek giyiyorlar. Aslında pratik, akıl dolu bir fikir. Ama bizim askerimize söker mi? Sökmez! Milletimize söker mi? Sökmez! Ünlü Alman yazar Geothe ne yazmıştı: “Türk’ün elinden ne kaçan kurtulur ne de uçan..!” Alman’ın Geothe’si kadar Türk Milleti’ni çözemeyen aptal bir komşuyla karşı karşıyayız. Hem aptallar hem de mini etekli. Eteğe karşı mıyız? Asla!
Aslında Yunanlar kendi kendilerini çok güzel ele vermekteler. Homeros’un yolundan giden Yunan tarihçi Paparigopulos günümüz Yunanları için aynen şunları söylüyor:
“Gerçek Yunanlar M.Ö. 146'da vuku bulan Roma işgaliyle yeryüzünden tamamen silindiler. Bugünkü Yunanlar M.S. 6. yüzyılda kuzeyden ve batıdan Mora Yarımadasına akın eden Slav, Arnavut, Ulah gibi Balkan halklarının ve Kuman, İskit gibi savaşçı Türk halklarının bu topraklarda yerleşmeleri sonucu oluşmuş yapay ve karma ırkın torunlarıdır. On üç ayrı millet ve etnik gruptan oluşan bu halkın tek müşterek yanı Ortodoks oluşlarıdır.”
Aslına bakarsanız Yunanistan’ın geçmişte bir gün bile hâkimiyetine alamadığı Kıbrıs’ta da durum farklı değildir. Atalarımız 1571’de Kıbrıs’ı fethettiğinde orada yerleşik halk Fenikeliler, Mısırlılar, Hititler, Asuriler, Persler, Makedonlar, Romalılar, Araplar, Bizanslılar, Memlükler, Cenevizliler ve son olarak Venediklilerin karışımından oluşuyordu. Ne var ki Bizans döneminde Bizans yönetimi halka kılıç zoruyla Ortodoks mezhebini ve Bizans Rumcasını kabul ettirmişti. Daha sonra Kıbrıs'a egemen olan Katolik Venedikliler Ortodoks kiliselerini kapattı, kiliselerin mallarına el koydu. Limanlarda İtalyan kolonileri oluşturdu. Osmanlı Devleti Kıbrıs'ı alınca Anadolu'dan çiftçi ve zanaatkâr Türkleri getirip Kıbrıs'a yerleştirdi. Ada’da kalmayı kabul eden otuz bin Osmanlı askeri ve Anadolu’nun çeşitli yerlerinden gelip Ada’yı şenlendiren yirmi sekiz bin altı yüz Türk ile Kıbrıs kıza zamanda bir Türk adası hâline geldi. E hani Kıbrıs’ta Yunanlar?
İşte bu Yunan tayfası böyle fiyasko, böyle cacık, böyle tabansızdır. İşleri güçleri yaygara koparmaktır. Öylesine de acizler ki… Avrupa Birliği olmasa, ABD olmasa, hatta Rusya olmasa “ümü büz çük müsümüz, büzüm süçümüz yük, büz Tüklür’ü çük süvürüz, nü üstüyürsünüz vürülüm” diyecekler.
Arsıza ne kadar laf anlatsan azdır. O yüzden burada yazıp çizmenin çok da bir anlamı yok. Zavallı Yunanları bir tarafa bırakıp belki bizimkiler duyar diye birtakım önerilerde bulunmak istiyorum:
Ayasofya’yı ibadete açın artık. Daha da kem küm etmenin âlemi yok. Ayasofya kılıç hakkıdır, bize atalarımızdan yadigârdır, mirastır. Açalım Ayasofya’yı da bitsin bu yıllar yılı sürüp yılan hikayesine dönen restorasyon masalı.
Açalım Ayasofya’yı da çıldırtalım, kudurtalım Yunanı. Öfkeden ne yaptıklarını bilmesinler; taytlarını, eteklerini, ponponlu ayakkabılarını çıkarıp bebek zıbınlarını giysinler, ağızlarına da emzik taksınlar, ellerine çıngırak vermesi de bizden olsun.
Açalım Ayasofya’yı da İstanbul’umuzun çektiği manevi ıstıraplar, çileler, işkenceler bitsin…
Açalım Ayasofya’yı da harici ve dâhili cümle İslam düşmanları şaşkına dönsün.
Açalım Ayasofya’yı da hak yerini bulsun.
Bunlarla da yetinmeyelim.
Meis’inden Midilli’sine kadar burnumuzun dibindeki tüm Ege adalarına ambargo uygulayalım. Her ne ihtiyaçları varsa gitsinler kendi anakaralarından temin etsinler. Bakalım nasıl gidecekler!
Ege Adalarına Türkiye’den her türlü turistik seyahat engellensin, vize serbestisi kaldırılsın. Çünkü Ege Adalarına gezi Yunanları zengin etmekten başka bir işe yaramıyor. Yunan sevicilerini de gönderelim gitsin, yoksa onların bu ülkeye ne hayır gelebilir ki?
Lozan Anlaşmasına göre Girit’in üçte ikisi Türkiye’nindir. Hakkımızı arayalım.
Milyonlarca göçmenin Yunanistan’a geçmesi için her türlü kolaylığı sağlayıp destek verelim. Milli seferberlik başlatalım.
İstanbul’daki Rumları yurdun başka taraflarına göçe zorlayalım. Boğaz kenarını, Adaları işgal eden Rumlar hangi hakla yurdumun en güzel yerlerinde yaşıyorlar?
Adaları, Kadıköy’ü, Sarıyer’i, Balat’ı baştanbaşa camiilerle süsleyelim… Her kilisenin karşısına ya da yanına onu gölgede bırakacak bir camii inşa edelim.
Yunanistan vatandaşlarının Ayasofya’ya ve Adalar’a girmesini yasaklayalım.
İlk fırsatta da şu etekli Yunan askerlerini Ege Denizi’ne değil Tiran Denizi’ne dökelim! Peygamberimiz (S.A.V.) ne diyor bir hadis-i şerifinde:
“Cihadı terk eden toplumlara felaket yağar.”
Allah gazamızı mübarek etsin.
Muhammed Gömük
9/6/2020
Muhammed Gömük Yazdı...
ALLAH’IM BİZE ETEKSİZ DÜŞMAN NASİP ET
Yayınlanma :
13.06.2020 14:23
Güncelleme :
13.06.2020 14:23
