İzmir'in tarihi mekanlarını ayağa kaldıralım derken bunu bir proje ile paralel yürütmekten söz ediyorduk. Zira bireysel çabalar, İzmir'in tarihi yapılarındaki açmazı daha da büyütüyor, sorun daha da içinden çıkılmaz bir hal alıyor. Örnek Kemeraltı.
Dünyanın en büyük açık hava çarşısında bunca yıldır planlanan hiç bir proje çarşıyı eski günlerine döndürmeyi başaramadı. Kemeraltı, zaman geldi AVM'lerin kurbanı oldu, zaman geldi insanların ilgisizliği ile mücadele etti. Bugün gelinen noktada içerisinde hala yıkılmak üzere olan evleri barındıran ve hala ticari hayatın giderek köreldiği Kemeraltı zamana ve İzmirlilere inat ayakta kalmayı sürdürüyor.
Halbuki hiçbir yasaya dayanmadan, devletin de içinde bulunduğu bir proje olmadan burayı yeniden etli, kanlı-canlı, yaşayan bir yapı haline getirmenin mümkün olmadığını söylemiştik. Bakın devasa parsellerde bulunan İzmir'in tüm tarihi için aynı şeyi söylemek söz konusu. “Ben satanın evini alırım, restore ederim” demekle tarihi kurtaramazsınız, onun içindeki ticari hayatı hiç kurtaramazsınız.
Bugünlerde Kemeraltı esnafı ilginç bir kampanya hazırlamış. Tıpkı bilindik internet üzerinden alışveriş siteleri gibi, bu tarihi mekandan da alışverişi internet üzerinde yapacakmışız. Bu ticari hayatı kurtarmak adına önemli bir adım olabilir fakat o zaman neden Kemeraltı yaşasın ki? Kemeraltı'ndan alışveriş bir gelenektir. İnternet gibi mecralarda sıradanlaşırsa, talep eskisini bile aratır duruma gelir. Bakın CHP'li Uğur Yelekli kardeşim, Kemeraltı'ndaki sanal alışveriş ile ilgili sosyal medyadan yaptığı uyarıda ne diyor:
“Kemeraltı bir hazine. Hem de eşi benzeri olmayan bir hazine. İçinde tarihi camiler, havralar, sinagoglar, kiliseler, dünyanın en önemli Agora'larından biri, hanlar ve dünyanın en büyük açık hipermarketi var. Taaa Osmanlı döneminden beri İzmir ve çevresinin alışveriş için Kemeraltı'na geldiği turşucusundan kahvecisine, kuyumcusundan tarihi el sanatçısına, demircisinden sobacısına her bir mesleği içinde bulunduruyor. Herşeyin sanala döküldüğü ortamda Kemeraltı'nı da sanala dökersek Kemeraltı'nın ruhuna Fatiha okuyup bir de üstüne lokma döktürülür... Artık Kemeraltı'na gelmeyen müşteriyi çekmek için onlarca proje ve kanaat önderlerinden ilgi alaka destek istemek varken Kemeraltı bir tık uzakta demek Kemeraltı'na gelmeyin demek....”
Kemeraltı'nda esnafın günü kurtarmak adına yaptığı iyi niyetli bu hareket bence Kemeraltı'ndan alışverişi sıradanlaştıracaktır. Pek tabi haklı olarak böyle bir sanal satışın altına imza atmış arkadaşlarımızı kınayamayız. Sorun tabi ki olayın altına elini sokacak devletin ve belediyenin büyüklerinde.
Lütfen artık ne Kemeraltı ne de esnafı yalnız kalsın.
Para mı harcanacak, kanun mu çıkarılacak, belediye mi satın alacak, devlet mi restore edecek...
Ne gerekiyorsa yapın, bir kültür halini almış Kemeraltı'nın yok olmasına göz yummayın.
İyi haftalar...

Yorumlar
Kalan Karakter: