Örneğin canla başla gece gündüz çalışan sağlık bakanımız Fahrettin Koca uyarılarda bulunuyor. Lakin kendilerini takan yok. Merkezi hükümetimiz de dahil. Halbuki merkezi hükümetimizin başı Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan başta İçişleri Bakanımız Süleyman Soylu olmak üzere tüm bakanlara talimatını vererek pandemi kurallarına uymayan duyarsız insanları başta en ağır cezalara çarptıracaksınız duyurusu yapılmalı. Haa bu uyarıya duyarsız kalanlar olursa en az 10 bin TL ve 10 gün sokağa çıkma yasağı uygulanmalı. Bakan bakalım nasıl herkes pandemi kurallarına nasıl uyacaklarını göreceksiniz. Bu genelgeyi yapmazsanız başarıya ulaşması çok güç olur. Benden söylemesi…
Şimdi gelelim 2’nci felakete… 2 felaket yurdumuzun 3’ncü büyük şehri İzmir’e geldi. 30 Ekim akşamı başkanlığını üstlendiğim İzmir Basın Yayın Derneği’nin (İBYAD) Karşıyaka’da akşam yemeği tertiplenmiştim. 25’e yakın gazeteci yazar gazete ve ajans çalışanı ile internet haber portalı ve Televizyon imtiyaz sahipleri anlayacağınız derneğimizin kurucu üyeleri ile güzel bir akşam yemeği yiyip derneğimiz ile görüş alışverişinde bulunacak, derneğimize TV Kanalı kurmak için çalışmalara başlayacaktık. Gazetemin merkezi olan Karabağlar’dan Karşıyaka’ya yol aldım. Tepecik yani yeni adı olan Yenişehir Köprüsü’nün üstüne geldiğimde arabam salıncak gibi sallandı. Arabamı sallayan biri mi var diye sağıma soluma arkama baktım. Kimseyi göremedim. Lakin arabam hala sallanmaya devam edince deprem olduğunu anladım. Herkes arabalarından çıktılar. Ne yaptıklarını şaşırmış haldelerdi. Ben arabamdan ayrılmadan besmelemi çekip şehadet getirerek yoluma devam ettim. Altınyol’da Bornova ve Bayraklı tarafına baktım. Bayraklı semaları toz dumanla kaplıydı. Tabiiki ilk önce yakınlarımı aramaya başladım. İlk oğlum Yusuf’a ulaştım. İyi olduğunu dile getirerek, “Baba sizi arıyorum ulaşamıyorum” dedi. Hatlar tamamen kilitlenmiş insanlar yakınlarına ulaşamıyor anlayacağınız ulaşmak imkansızdı.

Karşıyaka’ya vardığımda binlerce insan sokakta ne yapacaklarını bilemez durumda sağa sola koşuşturuyorlardı. Tabii ki derneğimizin yemeğini iptal etmiş, yönetim kurulu üyelerimi bilgilendirmiştim. Bu saniyeye kadar işim gücüm deprem oldu. Üzüldüğüm sevindiğim anlar – saniyeler oldu.
Hiç unutmayacağım sevincim; 2 yavrumuz Ayda ve Elif’ti. Kurtarılmaları yüce Allahım’ızın mucizesiydi.


Yerel ve genel yöneticilerimi, Cumhurbaşkanımız, bakanlarımız, vekillerimiz hepsi İzmir’e koştular. Gereken yardımı eksiksiz yaptılar. İzmir halkı depremzedelere yardıma koştular.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ve belediye çalışanları tüm ilçe belediye başkanları, yurdumuzun dört bir yanındaki belediye başkanları İzmir’e depremzede vatandaşlarımıza yardıma koştular. Tabiiki de İzmir halkı da ellerinden ne geldiyse maddi manevi katkı sağladılar.

İzmir Valisi ve Büyükşehir Belediye Başkanı istişare ederek yardımlara yoğunlaştılar. Her iki yöneticimiz de canla başla çalıştılar. Çalışmaya da devam ediyorlar… Tunç Başkan olumlu olumsuz halleri İzmir halkıyla paylaşıyor yardım çağrıları yapıyor.
Tunç Başkan pandemi ve deprem sürecini var gücüyle müdahale etti. Etmeye de bıkmadan yorulmadan devam ediyor.

Depremin olduğu ilk andan bu yana gözünü dahi kırpmadan, ‘Son yurttaşım enkazdan çıkmadan bize uyku haram’ diyen Sevgili Tunç Soyer Başkanımıza sonsuz teşekkürler... Sizin o yorgun gözleriniz ve bitmek bilmeyen enerjinizi kutluyorum...
Allah tüm yöneticilerimizin yardımcıları olsun. Pandemi deprem her iki felaket yüreklerimizi yaktı. Yüce Allah’ımın bizlere bu felaketleri yaşatmasın. 114 canımıza rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.
Şimdi gelelim esas kahramanlarımıza; Siz UMKE, AFAD, AKUT, İHH, İtfaiye, Kızılay ve tüm sağlık çalışanlarımız…
Sizlerin hakları asla ödenemez. Allah hepinizden razı olsun. Sağlıklar versin…

Şimdide gelelim gözlerini para hırsı bürümüş çakal, haramla beslenen 114 cana mal olan yüzlerce yaralamalara sebebiyet veren binlerce insanı evsiz barksız bırakan milli servetimizi milyarlarca zarara uğratan çakal- haramzade müteahhitlere ve bunlara göz yuman Mimar – Mühendis kontrolörlere.
İzmir Başsavcımız Sayın Kamil Erkut Güre ve değerli hakimlerimizin bu kişileri en ağır cezalara çarptırmalarını, para ve mal mülklerine en konulmasını tüm insanlarımız adına Gazete ve TV sahibi olarak değil, vergisini ödeyen, helalinden suyunu içen yemeğini yiyen içen, içiren, yediren, ilkesi Vatan- Millet- Bayrak olan Mardin Ömerli Anıttepe doğumlu, aslı Kürt olan Türkiye Cumhuriyeti kimliğini onur ve şeref ile taşıyan, 47 yıldan beri İzmir’de yaşayan şahsım Salih Erkek olarak istirham ediyorum..
Vereceğiniz cezalar da diğer haramzadelere örnek olmuş olur…
Herşey yurdum ve yurdumun insanları için…










