Bir yanda et kokuları yükseliyor semaya,
diğer yanda ise kul hakkı çürüyor, sakatat gibi en alt rafta!
İnsanlar yine çok “dindar.”
Ama sadece işine gelen ibadet kadar.
Et kesmeyi seviyor, çünkü sonrası mangal.
Paylaşmaya gelince poşetin üstünde kendi adı var...
Kurban Bayramı, hayvan kesme töreni değil.
Nefis kesme pratiğidir.
Gösterişi değil, sadeliği kutsar.
Et yeme değil, paylaşma terbiyesidir.
Lakin sen gel anlat bunu defalarca; idrak eden var edemeyen var...
Kocaman bir vitrinden raftaki ahlak kılıflarına bakıyoruz...
Pek filtreli iman ile sosyal medyada “yardımperver”, "duyarlı", "İyi", hikayede “merhametli” insan profilinin arkasındaki mobbing bağımlısı, vicdansız ve de fitne, kıskançlık ve doyumsuzluk abidesi kimlikleri barındıran bir etiket toplumu misali sözde "Allah için", özde yalnızca "ben için" yaşayanlar trajedisi izliyoruz.
İslam’ın özüne değil,
görüntüsüne tapıyor, merhamet yerine makyaj, vicdan yerine efekt kullanıyoruz.
Paylaşılabilir bir içerik gibi dinini yaşamak;
İyilik yaparken değil, yaparmış gibi yapmak ve görünürken paylaşmak.
"O kadar cahilsiniz ki dininiz var diye ahlaka ihtiyacınız kalmadığını sanıyorsunuz!" Diyen Nikola Tesla'nın enerjisini duyumsadım bir an.
Velhasıl yalnızca kurban değil, egosunu kesebilenler, ,paylaşırken adını değil, duasını bırakanlar, iyiliği sahnede değil, gizlide yapanlar, dinini vitrine değil, vicdanına giydirenler, büyüklerini sadece bayramda değil, hayatın her faslında sayanlar, yardıma koşarken kamera değil, kalp taşıyanlar, ne yaşarsa yaşasın iyi kalmayı başaranlar.. İYİ Kİ VAR.
Onlara canı gönülden sevgiler selamlar.

Yorumlar
Kalan Karakter: