Sadece İki Hece...

Abuk subuk şeyler yazasım var şimdilerde.
Birikmiş kelimelerim var dağarcığımda.
Her bir yana sövesim var zaman zaman gördükçe aklıma,yüreğime dokunan şeyleri .
Gerereksiz nedensiz tutup zincirlediğim sözcükler var.
Yazsan olmuyor yazmasan olmaz misali.
Değişti diyoruz zaman değiştik aslında her şekilde.Yetişemiyoruz hiç bir şeye  herkes de bir geç kalmışlık hissi.
Kimisi ailesine,kimisi çocuğuna, kimisi hayata,kimisi de kendine...Nedenini bilmeden,çözümünü bulamadan her gün  kayıplarda.Bu gün olmazsa yarın,yarın  olmazsa diye ertelediklerimiz,sanki garantimiz varmış gibi sonsuz zamana yaydıklarımız.
 
İyisimi bu konuya fazla girmeden kısa kesmek cümleleri, gem vurmak kelama.
Bırakalım zaman düşünsün vakitlimi,
tezmi,hüzünlümü, sevinçlimi geçeceğini.
 
Biz bakalım gönül telimizden ne dökülmüş bu geceye.
 Yeniden ve Mütemadiyen.
 
Gül ile güneşin hemhal olduğu yerdeyim.
Bir elimde mum, diğer elimde semender.
Gülün renk özünü güneşe teslim ettiği yerdeyim.
Gecenin zifaf anından sabahın tulu vaktine kadar.
Sanki bir nikah merasimi, sanki bir bekarlığa veda partisi.
Yıldızların meşaleler ile ateş dansı yaptığı yerdeyim.
Ak cübbeli semazenler, yıldızların eşliğinde.
Yağmur gibi yağıyor konfetiler ışık kırgını buluttan.
Belinden çözülüyor gül'ün yedi renkli kuşağı.
Alnında beliriyor o an, güneşin al hızmalı öpücüğü.
Ak gelinliğe sarınmış mehtap, başın da aşk yazmalı mavi gökten duvak.
Gülün elinde badısaba yeli, güneşin elinde felekten asuman.
Ardından geliyor yüzlerce gül kokulu mihrace.
Vaktin en ahenkli zamanı tuttular aşk ile muradı.
Ezelin ve evvelin tasvir edilemeyen düğünüydü bu.
Asırlardır tekrarlana gelen yeniden ve mütemadiyen.
 
Yeni bir sayıda güzelliklerle yeniden buluşmak dileğiyle
 
Sevgiyle iletişimde kalalım