Barolarla ilgili düzenleme Meclis’e geliyor. Buna göre merkezde tek bir baro olacak. Türkiye Barolar Birliği devam edecek. Ancak illerde çoklu baro sistemine imkân tanınıyor. Üye sayısı 5 bini aşan yerlerde 2 bin üyeyi bulan yeni bir baro kurabilecek. 2 bin üyeyi aşan 8 il bulunuyor. Bu düzenlemeye göre İstanbul, Ankara ve İzmir’de yeni barolar kurulabilecek. 48 bin avukatın kayıtlı olduğu İstanbul’da 5-6 baronun kurulması bekleniyor.
Konuyu İz gazeteye değerlendiren Beko, iktidarın demokratik kitle örgütlerini bastırma ve sindirme çabasının, bu kurumlara dönük baskıcı ve hukuksuz tutumuna ilişkin yeni fakat çok önemli bir örnek olduğunu vurguladı. Meşru demokratik yollardan iktidardan düşmenin demokrasilerin prensibi olduğunu hatırlatan Beko, “ Demokratik bir hukuk devletinde, geçerli olan en temel ilkelerden biri kuvvetler ayrılığıdır. Söz konusu ilke yasama, yürütme ve yargının birbirinden ayrı ve yargının bağımsız olmasını gerektirir. Zira bağımsız olmaksızın yargı; yasama ve yürütmenin işlemlerini hukuka uygunluk bakımından denetleyerek, hukuk devletinin güvencesi olamaz” dedi.
YEGANE GÜVENCE YARGI
Türkiye demokrasisinin zorlu yollardan geçtiği bu günlerde, AKP ve MHP oylarıyla yargı bağımsızlığını tehlikeye düşüren kanunlar çıkardığını ifade eden Beko, “Yürütme organının ise buna dayanarak yargıyı etkisi altına almaya çalıştığı dönemler olması tesadüf değildir. Zira iktidar, doğası gereği sınırsız olmak ister ve yargıyı bunun önünde bir engel olarak görür. Oysa yargı ve onun bağımsızlığı kimse için bir engel değil, kişi hak ve özgürlüklerinin vazgeçilmez güvencesi ve belki de zor zamanlarda yegâne koruyucusudur” hatırlatmasında bulundu.
ERDOĞAN NE DEMİŞTİ?
AKP Genel Başkanı Erdoğan'ın sözlerinin, yargının kurucu unsuru olan savunmaya, savunmanın onurlu temsilcileri olan avukatlara ve avukatların meslek örgütleri olan barolara ve Türkiye Barolar Birliği'ne yönelik tahammülsüzlüğünün ilk örneği olmadığını vurgulayan Beko, “Erdoğan, yakın geçmişte, "Sistemde yaşadığımız sıkıntılar var. Umulmadık yerde yargıyla karşı karşıya kalıyorsunuz. İşte bu kuvvetler ayrılığı denen şey var ya; o önünüze gelip engel olarak dikiliyor." şeklindeki sözleriyle yargı bağımsızlığına yönelik iradesini açıkça ortaya koymuştur Unutmamak gerekir ki, "Bağımsız yargı", tek adam tavırlarına, söylemlerine, beklentilerine kurban edilemeyecek kadar değerlidir. Partili Cumhurbaşkanı'nın bu tavrı, demokratik hukuk devletinde asla yeri olmayan baskıcı ve otoriter nitelikte yasama ve yürütme faaliyetlerini devam ettiren siyasal iktidarın, kuvvetler ayrılığını hiçe sayan, yargı bağımsızlığını tanımayan uygulamalarının devamı niteliğindedir” sözleriyle tepki gösterdi.
BARO VE STK’LARIN YANINDAYIZ
İzmir Barosunun da bugüne dek olduğu gibi bundan sonra da, yargı bağımsızlığına, kuvvetler ayrılığına ve özellikle savunmaya ve savunma örgütlerine yönelik saldırılara karşı kararlı bir şekilde, yılmadan mücadele edeceğini söyleyen Beko şöyle konuştu: “ Kurumlar kuruluş günlerinin eskiliği veya mevzuatlarının mükemmelliğiyle değil, gelenekleriyle kurum olurlar. Gelenekler mevzuatta yazmaz, bir günde oluşmaz, zamana ve ortama uymaz, kişilerin isteğiyle değişmez. Bu nedenle yargının tüm unsurlarını ve bu unsurların daha özgür bir ülkede güvenceli yaşasınlar diye hizmet eden bağımsız yönetimleriyle barolar ve meslek örgütlerine destek vermeye devam edeceğiz. ”
