Reklam

‘ÇAĞDAŞ’, ‘İNANÇLI’ VE ‘DEMOKRATIM’

Gazetem İzmir İmtiyaz Sahibi Salih Erkek, Dokuz Eylül Üniversitesi eski Rektörü Prof. Dr. Mehmet Füzün ile dolu dolu bir söyleşi gerçekleştirirken, Prof Dr. Füzün kendisini tam olarak şöyle tanımladı: ‘ÇAĞDAŞ’, ‘İNANÇLI’ ve ‘DEMOKRATIM’

‘ÇAĞDAŞ’, ‘İNANÇLI’ VE ‘DEMOKRATIM’

Gazetem İzmir İmtiyaz Sahibi Salih Erkek, Dokuz Eylül Üniversitesi eski Rektörü Prof. Dr. Mehmet Füzün ile dolu dolu bir söyleşi gerçekleştirirken, Prof Dr. Füzün kendisini tam olarak şöyle tanımladı: ‘ÇAĞDAŞ’, ‘İNANÇLI’ ve ‘DEMOKRATIM’

‘ÇAĞDAŞ’, ‘İNANÇLI’ VE ‘DEMOKRATIM’
30 Ekim 2019 - 14:06

Gazetem İzmir İmtiyaz Sahibi Salih Erkek, Dokuz Eylül Üniversitesi'nde 8 yıl rektörlük koltuğunda oturduktan sonra Özel Tınaztepe Hastanesi'nde görevini sürdürmeye devam eden Prof. Dr. Mehmet Füzün ile özel yaşamı ve sağlık anlamında dolu dolu bir söyleşi gerçekleştirdi.

Özel Tınaztepe Hastanesi Genel Cerrahi ve Kolorektal Cerrahi Uzmanı olarak görevine devam eden Prof. Dr. Mehmet Füzün, kendisinin bu döneme kadar edep, hizmet, hoşgörü ve adalet duyguları ile insanlara yaklaşması nedeniyle sevildiğini ve bu döneme kadar da bu duygulardan hiç uzaklaşmadığını söylerken, kendisini ise bir ‘ÇİD’ olarak yani ‘Çağdaş’, ‘İnançlı’ ve ‘Demokrat’ olarak tanımladı.

Türkiye'de en çok görülen 3 kanser türü arasında bulunan ve özellikle 50 yaşın üzerindeki kişilerin korkulu rüyası haline gelen kalın bağırsak (kolon) kanseriyle ilgili önemli uyarılarda da bulunan Prof. Dr. Füzün, 50 yaşın üzerindeki herkesin vakit geçirmeden kolonoskopi yaptırmasını önerdi, kırmızı eti sık tüketenlerde kolon kanserine daha çok rastlandığına da dikkat çekti.

Yağlı yemek ve kırmızı eti sık yiyenlerde hastalığın daha çok görüldüğünün de altını çizen Prof. Dr. Füzün, "Zeytinyağ ve balık tüketenlerde, yağlı yemek ve kırmızı eti sık yiyenlere göre hastalık daha az görülüyor. Sigara ve alkol tüketimi de hastalığı etkiliyor. Spor aktivitelerinden uzak kalmak ise riski artırıyor" ifadelerini kullandı.

Salih Erkek: Mehmet Füzün sağlık sektöründe gerçekten ön plana çıkan bir isim. Özellikle Dokuz Eylül Üniversitesi’nde rektörlük yaptığınız dönemde bir çok insana katkılarınız olmuştur. Dokuz Eylül Üniversitesi halen sizi unutmuyor. Halen güzelliklerle sizden bahsediyorlar. Öncelikle tanımayanlar için Mehmet Füzün kimdir?

Mehmet Füzün: Ben 1952 yılında Manisa’nın Akhisar ilçesinde doğdum. İlkokulu Akhisar’da ortaokulu Buca Ortaokulu’nda Liseyi İzmir Atatürk Lisesi’nde okudum. Yine Türkiye’nin en iyi Tıp Fakültelerinden biri olan Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun oldum. Doktorluğa başladıktan sonra cerrahiyi çok sevdiğim için cerrahi istihsası yaptım o alanda ilerleyip yürüdüm. Cerrahinin içerisinde bir çok alan var. Ben bağırsak cerrahisiyle uğraşan ve özellikle kalın bağırsak kanserleriyle ve bunların yayılımıyla gerçekleşen karın zarı kanserleriyle uğraşan ve bunun tedavisini Türkiye’de ilk kez başlatan bir hekimim. Benim esas alanım kalın bağırsak ve karın zarı kanserleriyle uğraşan mesleğine aşık bir Türük Vatandaşıyım.

Salih ERKEK: Mehmet Füzün halka ve insanlara çok düşkün. Mehmet Füzün saygılı ve kibri hiç olmayan bir insan. Çocukla çocuk, büyükle büyük oluyorsunuz. Kaliteniz ölçülemez. Her türlü vatandaşla bir oluyorsunuz. Bu gelenek nereden geliyor?

Mehmet Füzün: Benim rahmetli babam 2 lafı çok kullanırdı. Birinci prensip edep derdi. Çocuk sevgisi var, büyüklere saygı var, etik var, ahlak var edep öyle bir kavram. İkinci olarak da insanlara hizmet derdi. Bunun siyasi anlamdaki hizmetle alakası yok. İnsanlara doğrudan hizmet derdi. Ben bu iki prensibin üzerine özellikle Rektör olduktan sonra yıllarında tecrübesiyle 2 şey daha ekledim; Hoşgörü ve adalet. Bunlar çakışıyor gibi gözükse de asla çakışmıyor ve bunun bir dozu var. Hoşgörünün açamayacağı kapı yok. Adaletin olmadığı yerde hiçbir şey olmaz. Her işin başı sağlık değil, doktor olarak bunu söylüyorum her şeyin başı adalettir, zira adaletin olmadığı bir toplumda sağlığınızın da bir değeri kalmaz. Uzun lafın kısası, 4 hayat prensibim yani edep, insanlara hizmet, hoşgörü ve adalet prensibi içerisinde yaşamaya çalışıyorum. Rektörlük yaptığım dönemde de bu prensiple hareket ettim. Sanırım bundan dolayı oldukça seviliyorum.


Salih Erkek: Tedavimle ilgili olarak Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi’nde görevli olan doktoruma isminizi söylediğimde kendisi çok heyecanlandı ve size çok büyük bir saygısı olduğunu söylediler. Sizlere de çok selam ilettiler. Efendim, uzun süre doktorluk yaptınız çeşitli yerlerde bu hizmetinizi hayata geçirdiniz, sonrasında 2 dönem Rektörlük görevi yaptınız. Aklınızdan çıkmayan hiçbir anınız var mı?

Mehmet Füzün: 1980 yılında Isparta’da cerrah olarak askerlik yaptım. Askerlik dönüşünde 81 yılında Buca SSK Hastanesi’nde uzman hekim olarak göreve başladım. Bir Cuma günü sabaha karşı Fethiye’de ameliyat olan bir hastamız hastaneye geldi. Mide kanaması teşhisi koymuşlar, hatta başka bir hocamızın hastasıydı. Servise yatırıldı takip edelim denildi. Kendisinin yaşadığı hastalığın şuan tedavisi var ama o dönemde o hastalarımız tedavi bilinmediği için genelde kaybediliyordu. Pazar günü nöbetçiydim. O hastamız yaşıyor ve 2 günde bu hastamız bu kadar direndiyse buna bir şey yapılması gerektiğini düşündük. Nasıl bir yol izleyeceğimi düşünürken kendisinin ağabeyi vardı. Kapının önünde duruyordu. Ben o arada dosyalara bakarken bir yandan da ne yapabilirim diye düşünüyordum. Tekrar açalım mı açarsak hastamız masada kalır mı diye düşünüyordum. O adam karşıdan bakıyordu. Hatta düşündükçe halen tüylerim diken diken oluyor. Bana bir bakışı vardı ki… (Mehmet Bey’in bu anda gözleri yaşarıyor…) Hakikaten unutulacak gibi değil. Bana resmen ‘doktor ne yap ne et kardeşimi kurtar’ bakışı atıyordu. Ben o dönemde her türlü riski göze aldım ve tıbbi açıdan ne yapılması gerekiyorsa yaptık. 2-3 aya yakın hastanede yattıktan sonra hastamız kurtuldu. Sonrasında her önemli günlerde yıllarca beni aradı sordu. Bir süre sonra ağabeyi rahmetli oldu, kendisini de geçtiğimiz yıl kalp krizinden rahmetli oldu. Fakat ben o bakışları asla unutamıyorum. Fark ettiyseniz deminde anlatırken gözlerim yaşardı.

Salih Erkek: Özel bir muayenaneniz var, hastalarınıza ameliyat yapmanız gerektiğinde nerede ameliyatı gerçekleştiriyorsunuz?

Mehmet Füzün: Ben Özel Tınatepe Hastanesi’nde şuan doktorluk yapıyorum. Hastalarıma çok yakın olabilmek adına da tam karşısındaki binada bir muayenane açtım. Önceden Dokuz Eylül Üniversitesi’ndeyken kendi odamdan hastamın bulunduğu servise 7 dakikada ulaşıyordum. Buradan 1buçuk dakikada hastama ulaşabiliyorum. O yüzden hastaneye ait bir blokta kendi muayenanem var hastalarımı da sürekli buradan takip ediyorum.

Salih Erkek: Oldukça yorucu bir iş yaşamınız var. Peki tatilleriniz de neler yapıyorsunuz?

Mehmet Füzün: Benim favori bölgem Fethiye. 15-20 yıldan bu yana o bölgeden hiç bıkmıyorum. Fırsat buldukça hep oraya gidiyorum. Yurtdışlarına kongre için çıkıyorum ama tatil için tercih etmiyorum.

Salih Erkek: Geçtiğimiz günlerde sosyal medyadan bir paylaşım yaptınız ve ‘doktorluk yapmayı sevdiğim kadar toprakla uğraşmayı da çok seviyorum’ diye not düştünüz. Bu anlamda neler söylemek istersiniz?

Mehmet Füzün: Toprak ana’dır zaten. İster istemez insanı zikre zorluyor. Ağaçlarımız ve sebzelerimizin olduğu bir bahçemiz var. Zeytin ağacının dibine domates ekiyorsunuz bambaşka bir tad. Aynı toprak ve aynı suyu veriyoruz ama farklı tatlar alabiliyorsunuz. Aynı topraktan farklı görünümler farklı sebze ve meyveler ve farklı farklı tatlar. Bu Allah’ın gücüdür ve bu büyük bir hayranlık oluşturuyor. Ben çocukluktan bu yana toprakla uğraşmayı seviyorum. Emekli olduktan sonra da çalışmaya devam ediyorum fakat bu dönemlerde haftasonları ve akşam üstleri özellikle yaz günleri toprakla uğraşarak hayatımızı değerlendiriyoruz.

Salih Erkek: Emekli oldunuz ama halen çalışmaya devam ediyorsunuz. Halen insanlara hizmet ediyorsunuz bu konuda neler söyleyeceksiniz?

Mehmet Füzün: Cerrahlık meslek olmaktan da öte benim için bir yaşam tarzı. Onu yapmazsam kendimde bir eksiklik hissediyorum. Allah ne zamana kadar müsaade eder bilmiyorum ama cerrahlığa yaşam tarzı olarak baktığım için kopamıyorum. Ben böyle çok mutluyum. Dolayısıyla cerrahlık son ana kadar devam edecektir diye düşünüyorum.

Salih Erkek: Sevinç Hanımla sürekli sizi yan yana görüyoruz. Hep tek vücut gibi hareket ediyorsunuz. Bu sevgi nasıl doğdu?

Mehmet Füzün: Sevinç çok cana yakın bir insan. Aramızda oldukça bir yaş farkı var. Rektörlük dönemimde kendisi AK Parti Kadın Kolları AR-GE Başkanıydı. Benden rektörlük dönemimde bir randevu istedi ve bir takım faaliyetleri birlikte yürütme adına bir tanışmamız gerçekleşti. Yaklaşık 6 yıl boyunca bir ilişkimiz sürdü ve birbirimize çok sevgi ve saygı duyduk. Dolayısıyla o dönemde evlenmek istemedim. Rektörlük görevinde olduğum için bir takım spekülasyonlar yapılır diye düşündüm. Özel hayatımla gündem olmak istemedim. Rektörlük görevimi resmen teslim ettikten sonra da 1 ay geçmeden evlendik. Kendisi hayatımın vazgeçilmezleri arasındadır.

Salih Erkek: Mehmet Hocam vatandaşlarımız bağırsaklarını koruma adına nelere dikkat etmelidir?

Mehmet Füzün: Bağırsaklarımızın en önemli hastalığı kalın bağırsak kanserleri. Üçüncü sıklıkta rastladığımız kanserler arasında kalın bağırsak kanserleri yer alıyor. Bir çok iltihabi hastalıklar var ama onları bir şekilde tedavi edebiliyoruz ama kalın bağırsak kanserleri genelde öldürücü olabiliyor. Bundan korunma anlamında kesin bir şey diyemiyoruz. Akciğer kanseri için sigara çok net bir etkense kalın bağırsak içinde bir takım faktörler var. Bunların içinde en önemlisi yaş. 50 yaşından sonra risk yükseliyor. İkincisi ailesel yatkınlıklar. Ailede kanser veya kalın bağırsak kanseri olunması riski arttırıyor. Yağlı gıdalarla beslenme arttırıyor ama balık yağı hariç. Sebzeden zengin beslenmenin korunma anlamında çok fazla yardımı dokunuyor ve hareketli yaşam her zaman engelleyici olabiliyor. Sigara ve alkol tüketimi de kalın bağırsak kanserine yol açan etkenler arasında fakat hiçbirisini yüzde yüz bu kalın bağırsak kanseri yapar diyemiyoruz. Özetle ne yapmak lazım derseniz; beslenmeye çok dikkat etmemiz gerekiyor. Sebzeden zengin hayvani yağlardan uzak bir beslenme seçimi yapmalıyız. Ve tabi Balık yağı hariç. Bol hareketli yaşam içerisinde olacağız mümkün olduğunda bol balık tüketimi yapacağız. Bir de 50 yaşından sonra hiçbir şikayet olmasa bile her 5-10 yılda bir kolonoskopi yapılması gerekiyor. Erken tespit yapıldığında tedavinin başarılı olma yüzdesi artıyor ama ileri seviyelerde olanaklar düşünüyor.

Salih Erkek: Meyvelerde neler tercih edilmesi gerekiyor?

Mehmet Füzün: Meyvelerden yana hiçbir sıkıntı yok. Fakat aşırı şekerden uzak durulması gerekiyor. Ondan dolayı hiçbir şeyin aşırısına kaçmamalıyız.

Salih Erkek: O kadar yeteneklisiniz ve Türkiye genelinde isim yapmış bir kişisiniz. Siyasetin içerisine girmeyi hiç düşünmediniz mi?

Mehmet Füzün: Hiç düşünmedim. O alan çok farklı.

Salih Erkek: Hiç teklif geldi mi?

Mehmet Füzün: Hiç teklif gelmedi açıkçası gelse de kabul etmem ve istemem. Hayatımda hiç öyle bir düşüncem yok.

Salih Erkek: Rektörlük dönemizde peki neler yaptınız. Üniversiteye ne gibi büyük kazanımlar gerçekleştirdiniz?

Mehmet Füzün: Cerrahlığı çok seviyorum ama Rektörlük görevini de çok severek yaptım. Daha öncede dile getirmiştim ama 3 tane önemli kazanımım oldu. Birincisi İzmir Biyotıp ve Genom Merkezi. Orası bir gen araştırmaları adı altında bir çok konuda yani aşı üretiminden kanser tedavilerine kadar tıp alanında Türkiye’nin önünü açabilecek bir merkez oluşturduk. Benden önceki dönemde yapımına başlanmış, ben 2008’de göreve başladığımda yeniden bir revizyon yaptık 23 milyon TL’ye bitecek bir bina iken biz onu tekrar değerlendirerek 150 milyon TL’ye bitecek şekilde revizyon yaptım. Şuan ki Cumhurbaşkanımız o dönemde Başbakan’dı. Kendisinin büyük desteğini alarak onu açtık. İkincisi yapmaktan gurur duyduğum şey ise teknoloji geliştirme bölgesi. Sanayi ile üniversitenin arasındaki bağlantıyı sağlayacak olan Dokuz Eylül Teknoloji Merkezi’ni yani DEPARK’ı açtık. Onu yapmaktan büyük mutluluk duyuyorum. Üçüncü olarak da rektörlük dönemimde üniversitemizi yapı ve tesis alanı olarak yüzde 40 büyümesini sağladık. Bu İBG, DEPARK ve üniversitenin genel anlamda yüzde 40 anlamda büyümesi benim rektörlük dönemimin özeti gibi. Tabii ki bunları yaparken edep, hizmet, hoşgörü ve adalet anlayışı içerisinde davrandık.

Salih Erkek: Son olarak neler söylemek istersiniz?

Mehmet Füzün: Yine klasik olacaktır ama bu duygular benim için asla değişmez. Önce ülkemizde barış ortamı, ikincisi sağlıktan da önemli olan bir şey var ki adalet. Ülke olarak barış içinde, adalet içinde ve herkesin sağlıklı olması dileğim var. Ben kendimi ‘ÇİD’ olarak görüyorum yani çağdaş, inançlı ve demokrat.

Salih Erkek: Bizleri kabul etmeniz anlamında çok teşekkür ediyoruz. Sizi seviyoruz ve şahsımda gazetemde TV kanalımda emrinizdedir.