CHP'de başarısız geçen bir çok seçimin ardından bence halkın gönlündeki barajın üzerinde, partiyi çivileyen son enstrüman da yerçekiminin baskısına güçlükle dayanabiliyor.
Evet, başkanlık sisteminden bahsediyorum.
AKP'nin ve özellikle Cumhurbaşkanı'nın yoğun baskısı karşısında elde kalan son kozları oynayan CHP'nin, parlamenter sisteme sıkı sıkıya sarılması ve hatta mevcut enerjisinin tamamını bunun üzerine kurgulaması şart.
Zira, “Cumhurbaşkanı anayasal sınırlar içerisine çekilmeli. Yalnız çekilme niyeti yoksa, Cumhurbaşkanı'nın gayri hukuki durumunu anayasa ile meşru kılmalıyız” tarzı yaklaşım ile başkanlık sistemine bakış açısını revize eden MHP'nin, CHP'yi bu yolda yalnız bıraktığını görüyoruz. FETÖ'cü müdür, değil midir bilemem ama Meral Akşener'in yarattığı kamuoyundan, 15 Temmuz'daki darbe girişimi ve sonrasında yaşananlar vasıtasıyla kurtulan MHP yönetiminin bu yolla diyet ödediğini iddia eden de var, Bahçeli'nin parti içerisindeki baskıyı bu açıklamayla savuşturduğunu söyleyen de.
Zaman zaman duran gündemin üzerine kuru bir baharat tozu gibi serpiştirilen ve politikanın her evresinde ağza gelen bu tat için halk ne der, şimdilik bir muamma. Her ne kadar öyle olmasa da, parlamentonun artık işlemediğini savunan iktidar, başkanlık sistemi konusunda talebini bundan böyle daha sert bir şekilde dillendirecektir.
Bu saatten sonra, seçimlere “muhalefet” kalabilme umuduyla girenlerin “Erdoğan yoksa, biz de yokuz” defansı vatandaşa sökmeyecektir.
Herkes iyi biliyor ki, bazı oylar mecburiyetten atılıyor. Bunu kullanmayı adet edinenler bu düzenin içerisinde yok olup gitmeye mahkumdur. Ben derim ki, gelin bu kez oy kaygısıyla hareket etmeyin. Partinizin genlerinde yattığı için, bu topraklara uyduğu için parlementer sistemi destekleyin...
Aksi, gün gelir bir bakarsınız ki, küçük hayalleriniz, dar talepleriniz sizi Meclis'in kapısının önüne koymuş.

Yorumlar
Kalan Karakter: