Dünyanın metrekareye düşen bela oranı en yüksek topraklarında komşu arayacağına komşu avına çıkan Türkiye'de 5 yıllık planlar yapabilmek pek mümkün görünmüyor.
Zira tarım ürünlerinde en önemli müşterimiz olan Rusya ile sıkıntılıyız. Üstelik Rusya'nın gazını Avrupa'ya taşımaya niyetlenmişken...
Dünyanın yarısından fazlası, önce küsmemiz için direttiği Esad ile şimdi ilişkilerini sıkı tutarken, biz öyle fena gaza geldik ki artık en büyük sınır komşumuz ile aynı masaya oturmamız mümkün değil.
Gün geçmiyor ki İran ile sorun yaşamayalım.
Veya Irak... Kuzeydeki aşiret lideri ile sıkı fıkı olurken Irak'ın merkezi hükümeti ile ipler gerilmiş durumda.
Yunanistan ve Rum Kesimi ile stabil görünen ilişkinin ardında fırtınalar kopuyor.
Ermenistan ile bir kez denedik, olmuyor!
Daha kimi sayayım bilemiyorum ama bugün Türkiye'nin Arap Baharı'nın kurbanlarının arasına girmemiş olması ülkede milli bilincin fazlasıyla oturmuş olmasıyla açıklanabilir.
Peki, ne yapılabilir?
Komşular ile ilgili ilişkilerin ve sorunların düzenleyicisi veya yaratıcısı olarak hükümeti veya dışişlerini görecek olursak bugün itibariyle bir şey yapabilmemiz pek mümkün değil.
Türkiye'de erkin yüzde 51'ine sahip muhalefet yüzde 49'luk iktidar tarafından şekillendiriliyor. İktidar ne kadarına izin verirse CHP, MHP ve HDP liderleri o kadar muhalefet yapabiliyor. Üstelik seçmenini “enayi” yerine koyan bu zihniyet hala görev aşkıyla genel kurul için tarih veriyor, yeniden aday olacağını hiç çekinmeden söylüyor.
Anlayacağınız popolarını zamk ile koltuğa yapıştıranları oradan sökecek “Erkeklere” destek veremiyorsak, AKP'nin hem iktidar hem muhalefet olmasına kızmayacağız.
Unutmadan, biat kültürünün sadece AKP'de olduğunu iddia eden zavallılar, önce kendi partilerinde rüzgardan devrilmiş bir ağaç gibi toprağı öpen Genel Başkanlarına nasıl omuz verdiklerini açıklasınlar. Bir sonraki “melteme” bile göğüs geremeyecek adamları yüceltmeye çalışırken kendi arkadaşlarının adaylıklarına nasıl karşı çıktıklarını da anlatsınlar.

Yorumlar
Kalan Karakter: