Gazetem İzmir / Buket Karaldı - Yenigün Gazetesi yazarı, Gazetem İzmir haber portalı imtiyaz sahibi Salih Erkek modanın usta isimlerinden Hikmet Alcan’ı atölyesinde ziyaret etti; kendisiyle sektör hakkında samimi bir röportaj gerçekleştirdi. Alcan’ın başarısının sırrını kendi ağzından dinledi…
Bizi atölyede Hikmet Alcan’ın Oğlu Mürsel Alcan karşıladı. Kendisinin alakası bizi oldukça mutlu etti ve kendisine sorduk; Hikmet Alcan’ın yerini tutabilecek misiniz?
Mürsel Alcan : Babam işin tamamen içinde büyüdü. Ben okuyorum, hafta sonları da burada işi öğreniyorum. İleride tabii ki de modacı olmak istiyorum. Ama onun yerini doldurmak çok zor. Onun bilgisine, donanımına ulaşmak için elimden geleni yapacağım. Bu efsaneyi devam ettireceğim.
Salih Erkek: Hikmet Alcan ismi bırakın Türkiye’yi tüm Dünya’da bilinmekte. Bunu neye borçlusunuz?
Hikmet Alcan: Öncelikle ben tabi seminerlerimden bahsetmek isterim öncelikle size. “TÜMSİAD kurulmadan önce, yani bundan 12 yıl önce beni çağırdılar, Tüm Sanayici İş Adamları Derneği’nde seminer vermeni istiyoruz” dediler. Burada 7 yıl seminerlerde eğitimler verdim. Eğitim verdiğim insanlar içinde sanayicide vardı, akademisyende... Kendi hayatımda uyguladığım bire bir neticesini aldığım her konuyu burada aktardım. Ülkemiz adına geniş kitlelere hitap etme adına çok başarılı dönemler yaşadık. Başarı nerden geldi diyorsunuz; ben işimi yaparken para için değil daima en iyisini yapmak için gayret ettim. Parayı da hiç düşünmedim. Hedefimi çocuk yaşta koyduğumu, bu yaşlarda daha iyi anlıyorum. 11 yaşında terzi çıraklığı ile başladım. 15 yaşında Kemeraltı çarşısında sosyete terzinin yanında yer aldım. Sonra Alsancak’a geldim. İtalyan Kilisesi’nin altında bütün İzmir orada toplanırdı. Üç tane kahve vardı. Burada İzmir’in 150 patron ailesinin çocuğu varsa hepsi koleje giderken ben terzi çıraklığı yaptım. Yemek yedikleri yeri, akşam gezilecek yerleri bana sorarlardı. Sonra askerliğim sırasında orduda bir dikim evi kuruldu. Ve sistemin başına beni koydular. Orada adeta Amerika’ya, Avrupa’ya gitmiş gibi işletmeciliği öğrendim ve sonra geldiğimde iyi bir sanat vardı, bunu iyi bir sosyal çevre ile çocukluk arkadaşlarımın babalarından, ağabeylerinden başlayıp dünyaya dağıldık. İnsanların döndüğü bir çember vardır, bu çember nedir? Aklımızı kullandığımız alan, yemek yeme, kalkma, iş ortamında karşılaştıklarımız daha fazlasını düşünemeyiz. Oysaki bunları hesapladığımızda dar bir kanal içerisinde gittiğimizi görüyoruz. Dünya’da 7 milyar insan var yani ülkemizde 80 milyon insan ve bunların içinde anca 80 kişisini idare ediyoruz. Dışarıda çok geniş çaplı insanlar var bunları iyi bir şekilde kullanmak gerekiyor. Ben işimi iyi yapmamın yanında bütün bu bahsettiğim çemberleri kullandım. Aktif pazarlamanın bu yönüne de bakmak gerekiyor. Ben her zaman sanat adına çalıştım. Bunun yanında da var olan kısır döngü içinde dönmekten ziyade potansiyelleri değerlendirdi.
Salih Erkek: Anlattığınız kadarı ile işinizi titizlikle ve çevreniz ile büyütmüşsünüz. Ama Hikmet Alcan mütevazı ve hala aynı saygınlığını koruyan bir isimdi her daim. Peki, müşterilerinizin arasında ünlüler, iş adamları sanatçılar mutlaka vardır. Bize bu isimlerden bahseder misiniz?
Hikmet Alcan: Her dönem piyasaya kimler çıkmışsa siz eğer bu sektörde iyiyseniz zaten onlar gelir ve sizi bulurlar. 87 yılından 97 yılına kadar Haluk Ulusoy ile devamlı bir aradaydım. Türkiye’nin önemli patronlarının ciddi bir bölümü benim arkadaşımdı. 93 senesinden beri Mehmet Ağar’ı ben giydiririm. Kemal Şahin’i de ben giydirdim. Celal Aras’ı da aynı şekilde ben giydirdim. Bugüne bakacak olursak siyasi isimlerden Binali Yıldırım’ı da biz giydiriyoruz. Köşke davet edildik bir hafta orada kaldık. Hüseyin Avni Karslı Almanya büyükelçimiz 1 hafta onun Alman Cumhurbaşkanı ile giyeceği Bonjurunu smokinini atölye ekibimizle köşkte bizler hazırladık. İmaja ve doğru giyime ihtiyacı olanlar bizi her daim buldular. Bununla birlikte her kim olursa olsun eğer gelmişse bize ya meşhur olduğumuz için ya da pahalı olduğumuz için gelir. Ama ben 4 -5 takım elbise diker kişiye neyi neden yaptığımı anlatır gönderirim. Daha sonra bütün dünyayı gezer, bize gelir ve size teslimim der. Başka elbiselerde rahat edemiyoruz, sen ne yapıyorsun bu kıyafetlere diyorlar bana. Her zaman demişimdir parası olan insan dünyanın en zeki insanıdır. Bize gelen kişilere sanki çocukluğundan itibaren Hikmet Alcan’dan giyiniyor. O görgü ve o kültüre sahipmiş gibi ele alıyoruz.
Salih Erkek: Az evvel bize isimler saydınız. Peki, bu bahsettiğiniz iş adamlarının çocukları da sizden giyiniyor mu? 3. nesile hitap ediyor musunuz?
Hikmet Alcan: Biz şu anda 3. Nesile hitap ediyoruz. Mesela şu anda giydirdiklerimizin % 35 - 40’lık kesimi 3. Nesilden oluşmaktadır. 25 ile 33 yaş arası grup 3.nesildir. Mesela Pamukkale seyahatin sahipleri, dede, 88 yaşındadır. Sadık amca, ben giydirmişimdir. Oğlu Mazlum ağabey 62 yaşında, onu da ben giydiririm. Şimdi 3. Nesilde torun Sadık. 30 yaşında ve şimdi onu da giydiriyoruz. 3.nesilde şuan çok başarılıyız. Düne göre inovasyonuyla zamanı önceden bilmek adına modayı bilerek hep adım attık. Moda dünün beşerisi bugünün sosyalliğidir. Erkek giyim modanın içinde ufak bir bölümde yer alır. Görüntü kokusu insanın konumunu, psikolojisini, hedeflerini gösterir. Kimse önüne tapularını, mal varlığını asıp gezmez. Ankara’dan önemli bir büyüğümüz yıllar önce bana bir şey sormuştu. Kıyafetlerimi geceden hazırlıyorum, ertesi gün giyeceğimi geceden mutlaka hazırlarım demişti ve bunun doğru olup olmadığını sormuştu. Bende kendisine dedim ki, bizimde insanı getirmek istediğimiz nokta tamda burası. Neden derseniz eğer kişi geceden ertesi gün giyeceği kıyafeti hazırlama boyutuna gelmişse yaşamındaki her şeyi düzenlemiş demektir. Sabah kalkıp panik yaparak ne giysem diye düşünen daha henüz ne sosyal hayatını, ne aile hayatını, ne de iş hayatını oturtamamış demektir.
Konunun başına dönecek olursam, modanın en ufak yerinde olmamıza rağmen en iyi yerindeyiz. Kişi bize geldiğinde onu 3 boyutta ele alırız. Arabasını yeni mi almış, yazlığını yeni mi almış, hanımı altından pırlantaya geçebilmiş mi veya bütün bunları bitirmişler, artık bir resim sergisine gidip fırça darbelerini inceleyebiliyorlar mı? Seviye nerede buna bakıyoruz. Bunu yıllar önce bir ortamda konuşurken bir arkadaşımda beni içeriden dinliyormuş, sonra gitmiş bir sürü tablo almış. Çağırdı beni, nasıl Hikmet dedi. Bende bunları neden aldığını sordum, sen al dedin ya diye cevapladı. Ben de kendisine bunları anladığın için almış olman gerekiyordu dedim. İşte bunu 3. Nesil bile zor yakalayabiliyor.
Salih Erkek: Belediye başkanlarımızdan, Ticaret Odası ve Sanayi Odası’ndan kimleri giydirdiniz?
Hikmet Alcan: Ender Yorgancıları yıllardır tanırım ve giydiriyorum. Salih Esen mesela, yıllardır benden giyinir. Bazen karşılaştığımızda espri yapar donum bile Hikmet Alcan diye. Önemli olan kalıcı olmaktır. Aziz Kocaoğlu’nuda ben giydiririm. Yıllara vuracak olursak çok fazla isimi giydirdik. Bir gün bir arkadaşımız benim kendisiyle ilgilenmemi istedi. Kendisine hangi Boyutta tutayım dedim ve en üst boyutta tutmamı istedi. Bu arkadaşımız avukat. Sordum, İzmir’de kaç avukat var diye, 7000 avukat var dedi. Kendinizi bu sayı içerisinde nerede görüyorsun dediğimde ilk 20’de dedi. Peki dedim ayda o dönem için 20 milyar misafir parası ayırabiliyor musun diye sordum, ağabey ayıran avukat var mıdır ya dedi. Peki dedim ilk 20’desin madem, İzmir’de bu kadar yat var kaç tane yat sahibi müşterin var, yok dedi. Kaç tane yat sahibi arkadaşın var dedim, ona da yok dedi. Bu arada başta bunu söylerken İzmir dar anca bu kadar olur dedi. İzmir mi dar senin potansiyelin mi dar demiştim. İzmir’de bu kadar organize var, kaç tane sanayici müşterin var dedim. Yok dedi. Emniyet müdürü, belediye başkanı veya valisi, kaç tanesi arkadaşın oldu dedim. Hiç dedi. Ya dedim İzmir mi dar senin mantığın mı dar. İlk 20’deki kişi için cevaplar şaşırtıcıydı. Ben bunca yıl arada kopukluk olsa da gelen bütün valiler, belediye başkanları veya emniyet müdürleri bir şekilde ya giydiririm ya da arkadaşımdırlar. O an beni anladığını söyledi. Bakma meselesi tamamen bunlar.
Salih Erkek: Bize çok güzel mesajlar verdiniz. Önümüz biliyorsunuz bayram. Malum akan bir kardeşkanı var. Bu konuda yurdumuzun insanlarına bir mesajınız var mıdır?
Hikmet Alcan: Kişiye bağlıdır bu soru, ama bu soru bana biraz zor. Başkası biraz süslü cümlelerle 3 kelimeyle size bunu yanıtlar. Bu konular geniş ve derin konular. Allah aklımızı başımıza getirsin inşallah diyorum. Bayram içinde kurban tabi teslim olmak demektir. Kanın akıtılma nedeni üstümüzde ki ağırlığın, kazaların belaların veya gelecek olan belaların gitmesidir. İnşallah bu akan kurban kanları üstümüzdeki kazaların belaların gideceği, aklımızın başımıza geleceği bayramları getirsin beraberinde.
Salih Erkek: Bizi ağırladığınız ve güzel sohbetiniz için size çok teşekkür ederiz.
Hikmet Alcan: Ben de sizlere teşekkür ediyor, Gazetem İzmir ve Yenigün gazetesine başarılar diliyorum…

Yorumlar
Kalan Karakter: