Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) medya yapılanmasının "darbe çağrışımı" davasında "silahlı terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etme" suçundan yargılanan Ahmet Altan'a 10 yıl 6 ay ve Nazlı Ilıcak'a da 8 yıl 9 ay hapis cezası verilirken, tutuksuz sanık Mehmet Altan'ın beraatine hükmedilmesine Toplumsal Adalet ve Yardımlaşma Derneği’nden (TAY-DER) tepki geldi.
TAYDER Başkanı Muhammed Gömük, yaptığı yazılı açıklamasında, “Mehmet Altan’ın beraati, Ahmet Altan ile Nazlı Ilıcak’ın ise hukuka aykırı şekilde salıverilmeleri kabul edilemez. Her şeyden önce ceza infaz hukukumuzun temel kaide ve uygulamaları çiğnenerek hukuk dışı bir tahliye kararı verilmiştir” ifadelerine yer verirken, “İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi, öncelikle Anayasa Mahkemesi’nin ve sonrasında da Yargıtay 16. Ceza Dairesinin şüpheli yorumları neticesinde Mehmet Altan hakkında beraat, Ahmet Altan’a 10 yıl 6 ay, Nazlı Ilıcak’a ise 8 yıl 9 ay hapis cezası verirken Ahmet Altan ve Nazlı Ilıcak hakkında KONTROLLÜ TAHLİYE KARARI vermiş bulunmaktadır. Aynı mahkeme, dış faktörler devreye girmeden önce yaptığı ilk yargılamada adı geçen sanıklar hakkında darbeye teşebbüs isnadı ile ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası vermişti. Yargıtay 16. Ceza Dairesinin bu kararı beğenmemesi üzerine sanıkların suç isnadı, “silahlı terör örgütüne bilerek yardım” olarak değiştirildi ve cezalar hafifletilerek Ahmet Altan ile Nazlı Ilıcak’ın tahliye olmaları sağlandı.
Nazlı Ilıcak, menfur işgal girişiminden sadece 10 gün sonra, 26 Temmuz 2016 tarihinde Bodrum’da gözaltına alındığında yanın bulundurduğu ve Fetullah Gülen’e ait olan 7 kitaba da el konulmuştu. Nazlı Ilıcak’ın 10 günlük süreçte yakalanmamak için sık sık yer ve araç değiştirdiği ve en son bir arkadaşının evinde kaldığı tespit edilmişti. Ahmet Altan ise 22 Eylül 2016 günü Şişli’de gözaltına alınmıştı. Ahmet ve Mehmet Altan ile Nazlı Ilıcak, işgal girişiminden 1 gün önce FETÖ’nün Can Erzincan TV’sinde katıldıkları programda FETÖ’nün sözcüsü imiş gibi Cumhurbaşkanı aleyhinde cüretkâr ve tehditvâri beyanlarda bulunmuş ve FETÖ’cü kalkışmaya ilişkin bir dizi imada bulunmuşlardı. Daha öncesinde de Ilıcak’ın azılı FETÖ firarisi Zekeriya Öz’le derin bağlantısı gibi birtakım tespitler medyaya yansımış ve toplumda infiale neden olmuştu.
Fetullahçı Terör Örgütüyle Sivil Mücadele Platformunun resmi uzantısı niteliğindeki Toplumsal Adalet ve Yardımlaşma Derneği olarak:
1) FETÖ ile diğer kanlı terör örgütleri arasında FETÖ lehine bir kayırma ve mevcut durumu yumuşatma çabası olduğunu gözlemliyoruz. FETÖ ile PKK’ya, FETÖ iltisakı ile PKK iltisakına, FETÖ’cüleri savunan avukatlar ile PKK’lıları savunan avukatlara ne toplum, ne de mahkemeler nezdinde aynı tavır takınılmamakta, aynı muamele sergilenmemektedir. Sanki FETÖ konjonktürel terör örgütüymüş gibi algı oluşturularak bağımsız mahkemeler etki altında bırakılmaktadır. Söz konusu etkinin mimarları hiç kuşkusuz ABD ile Avrupa Birliğinin yerli işbirlikçileridir. Yanı sıra gerek Anayasa Mahkemesinin gerekse Yargıtay 16. Ceza Dairesinin FETÖ’nün azılı teröristlerine karşı takındığı tavır, tarih önünde yargılanacaktır. Bilindiği üzere Derneğimiz, Anayasa Mahkemesinin bazı üyeleri ile Yargıtay 16. Ceza Dairesinin önceki bazı üyeleri hakkında, söz konusu çekince ve şüphelerini dile getirerek suç duyurusunda bulunmuştu. Ancak şu ana kadar suç duyurularımızda bir arpa boyu yol kat edilememiştir. Mevcut hukuk çıkmazını değerli halkımızın bilgisine arz ederken Anayasa Mahkemesinin bazı üyeleri ile Yargıtay 16. Ceza Dairesinin önceki bazı üyelerini bir kez daha toplum nezdinde kınıyoruz.
2) Bilindiği üzere FETÖ’nün bir de medya yapılanması bulunmaktadır ve bu yapılanma tamamen dış destekli olup son derece sofistikedir ve zaman zaman CIA’in, zaman zaman MOSSAD’ın, zaman zaman da BND’nin veya başka gizli servislerin taşeronu olarak hareket ederek Türkiye Cumhuriyeti’nin Anayasal düzenini sarsıcı, halkın düzen ve nizamını bozucu faaliyetler sergilemektedir. FETÖ’nün 15 Temmuz işgal girişimi sürecinde de FETÖ’nün medya ayağındaki ajan-provokatörler son derece çarpıcı yazı ve diğer çalışmalarla itibar cellatlığından terör örgütü propagandasına kadar bir dizi faaliyet göstermiş ve her zorda kaldıklarında ifade ve basın hürriyetini suiistimal ederek hukuku bir kalkan olarak kullanmışlardır. Oysaki hukukta bir hakkın sırf gayri ızrar eden suiistimalini kanun himaye etmez. Buna rağmen söz konusu gazeteci kılıklı FETÖ tetikçileri, kimi zaman şaibeli siyasiler, kimi zamansa şaibeli yüksek yargıçlarla korunup kollanmışlardır. FETÖ ile esaslı ve kararlı bir mücadele için FETÖ’nün tüm faaliyetleriyle mücadele edilmelidir. Şimdiye değin bu çok yönlü mücadele stratejisinin anlaşılmamış olduğunu veya önemsenmediğini veyahut bilerek savsaklandığını görmekteyiz ve bu nedenle kan ağlamaktayız.
3) FETÖ ile mücadelede gelinen noktada FETÖ’nün iyi tahlil edilemediğini, üstünkörü değerlendirmelerle yanlı ve yanlış sonuçlara gidildiğini gözlemlemekteyiz. FETÖ’nün kapsamı, hedefleri ve örgüt şeması nedir, çalışma prensipleri nedir, kimler FETÖ’cüdür gibi önemli soru başlıklarının cevaplarının birçok hukukçu tarafından hâlâ bilinmediğini üzülerek müşâhede etmekteyiz. Söz konusu bilgi ve değerlendirme eksikliği nedeniyle yargıçlar; ”FETÖ yöneticiliği”, “FETÖ üyeliği” “FETÖ’ye yardım” ve “FETÖ’ye destek” gibi kavramların içini reel şekilde dolduramadıkları, mevcut durumları isabetli şekilde nitelendiremedikleri için yanlış kararlar almaktadır. Söz konusu duruma gelinmesinde yine Anayasa Mahkemesinin ve Yargıtay 16. Ceza Dairesinin şaibeli tutumlarının etkili olduğunu düşünmekteyiz.
4) Son haftalarda sıkça dile getirdiğimiz üzere Türkiye’nin terörle etkin bir mücadele yürütebilmesi, hem kanun adamı olan hukukçuların hem de hukukçuların yardımcı unsuru olan kolluk mensuplarının elini güçlendirmek şarttır. Bunun içinse vatan hainliği, terör ve ajanlık suçları tek tek tanımlanarak tafsilatlı şekilde Ceza Kanunumuzda konumlandırılmalıdırlar. Bu hususta kamuoyu da düşünce ve sersenişlerimizi desteklemektedir.
5) Mehmet Altan’ın beraati, Ahmet Altan ile Nazlı Ilıcak’ın ise hukuka aykırı şekilde salıverilmeleri kabul edilemez. Her şeyden önce ceza infaz hukukumuzun temel kaide ve uygulamaları çiğnenerek hukuk dışı bir tahliye kararı verilmiştir. Azılı FETÖ firarisi terörist savcı Zekeriya Öz ile kartopu oynamak, FETÖ ile iltisakı sübut etmiş birinin salıverilmesini gerektirmez. Altanlar’ın, Nazlı Ilıcak’ın ve basın hürriyeti kisvesini kullanarak şaibeli eylemlerde bulunan diğer gazetecilerin takipçisi olacağız” şeklinde konuştu.
“Hukuka aykırı şekilde salıverilmeleri…”
TAY-DER’den Mehmet Altan’ın beraati, Ahmet Altan ile Nazlı Ilıcak’ın tahliyelerine tepki...
Yayınlanma :
05.11.2019 13:52
Güncelleme :
05.11.2019 13:52
