Anadolu Birliği Muhtarlarla Buluşuyor programına Vali Toprak’ın yanı sıra İzmir Milletvekili İlknur Denizli, Nesrin Ulema, Hamza Dağ, Oğuz Oyan ve Mustafa Moroğlu, Ekonomi Bakan Yardımcısı Adnan Yıldırım, İlçe Kaymakamları ve Belediye başkanları, İl Emniyet Müdürü, Siyasi Parti temsilcileri, Türkiye Muhtarlar Federasyonu Başkanı, Güneydoğu Anadolu Muhtarlar Federasyonu Başkanı, İzmir’de bulunan 21 Muhtar Derneği Başkanları ile Mahalle Muhtarları katıldı.
Saygı duruşu ve İstiklal Marş’ımızın okunmasıyla başlayan ve Anadolu Birliği Dernek Başkanı, Güneydoğu Muhtarlar Federasyonu Başkanı, Milletvekili Oyan, Milletvekili Dağ ve Ekonomi Bakan Yardımcısı Yıldırım’ın da katılımcılara hitap ettiği programda, böyle önemli bir organizasyonun gerçekleştirilmesinden ve geniş katılımla tüm dinamiklerin bir arada olmasından duyduğu memnuniyeti ifade eden Vali Toprak, Anadolu Birliği Derneği başkanı ve ekibine bu güzel birlikteliği oluşturdukları için tebrik ve teşekkürlerini sundu.
İZMİR, ZENGİN BİR TOPLUMSAL YAPI
Sivil toplum kuruluşlarının modern hayatın ve yönetişim mekanizmasının temel dinamiklerinden biri olduğuna dikkatleri çekerek konuşmasını sürdüren Vali Toprak, şöyle devam etti:
İzmir, bu konuda zengin toplumsal bir yapıda bulunmaktadır. Modern anlamdaki bu örgütlü toplumsal yapı, ili avantajlı kılan özelliklerden biri olarak öne çıkmaktadır. İlimizdeki faaliyetlerini güzellikleri içerisinde sürdüren sivil toplum örgütleri; toplumsal alandaki hizmetlerin verilmesinde, hizmet kalitesinin artmasında ve demokratik toplumsal yapının gelişmesinde önemli görevler üstlenmektedir.
Bizler de kamu yöneticileri olarak, sivil toplum kuruluşlarımızın bunun içerisinde muhtarlarımızda dahil tüm katmanlarımızın, bu tür faaliyetlerle ekonomik ve sosyal gelişmemizde aktif rol almalarını, sevindirici bir gelişme olarak değerlendiriyor; bundan büyük bir memnuniyet duyuyoruz.
KARARLARIMIZDA SİVİL GÖRÜŞ VE ÖNERİLER
Kararlarımızda ve uygulamalarımızda sizlerin görüş ve önerilerini önemsiyor; faaliyetlerinizde gereken her türlü desteği de tüm dinamikler olarak sizlere vermeye çalışıyoruz.
İzmir’in ve Türkiye’nin sorunları için çözüm üreten, çözümüne katkı sağlayan, bir sivil toplum kuruluşu olan Anadolu Birliği Derneği’nin organizasyonunda oluşan bugünkü bu sıcak atmosferi de bu kapsamda değerlendiriyorum.
ÖNCESİ-SONRASI İLETİŞİMDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI
Bana verilen bilgilere göre bugünkü etkinliğimiz, hoşgörü merkezi olan İzmir ilimize göçle gelenlerle daha önceden yerleşmiş halk arasında; aynı mahallede yaşayan mahalleliler arasında; dayanışmacı komşuluk hukuku esaslarının egemen olduğu sıcak ve yüz yüze ilişkilerin daha da geliştirilmesine katkı sağlamak amacıyla düzenlenmiştir.
Bildiğiniz gibi, İzmir gibi büyük şehirlerimiz başta olmak üzere birçok kentimiz yoğun bir göçe maruz kalmış; biraz önce değerli konuşmacılar ifade ettiler ve bu göçe maruz kalmanın sonucunda artan göç hareketliliği ve buna bağlı olarak oluşan düzensiz kentleşmenin ortaya çıkardığı uyum sorunları, kültürel sorunlar gibi toplumsal sorunların yaşanmasına neden olmuştur.
İZMİR HALKINA TEŞEKKÜR
Bu kontrolsüz göçlerin mevcut yapıya etkileri ise; ortak kent kültürü oluşmasını engelleyen bir faktör olarak karşımıza çıkmaktadır. Ama ben sizlere çok teşekkür ediyorum, İzmir halkına çok teşekkür ediyorum. Tüm Bu sebepler karşısında İzmir halkı tüm insanları ile birlikte, bir ve beraber olarak kenetlenmiş ve kentte uyum noktasında bu güzelliği bir ve beraber olabilmeyi başarabilmiştir. Anadolu Birliği gibi sivil toplum kuruluşlarımızın göçle gelenlerle daha önceden yerleşmiş halk arasındaki diyalogların geliştirilerek yaşadıkları kentle bütünleşmelerine kendilerini kentte ait hissetmelerine ve dolayısıyla yaşadıkları kentte karşı sorumluluk duymalarını sağlamaya yönelik faaliyetlerini önemsiyor ve bundan büyük bir memnuniyet duyuyorum.
KENDİNİ AİT HİSSETME-SORUMLULUK
Unutulmamalıdır ki bir şehrin gerçek sahipleri o şehirde yaşayan kentle bütünleşen ve kendisini kentte ait hisseden kişilerdir. Bu nedenle yaşadığımız kentte ait olma duygusu ile kendimizi kentte karşı sorumlu hissetmemizde en önemli görevlerimizden biridir. Şüphesiz ki bunu ülke geneli olarak aldığımızda bir ülkeye ait olma ülkeyle birleşme bütünleşme ve ülkeye ait olmada aynen kent bilincinin oluşturduğu o birlik beraberlik gibi ortak ülke birliğini sağlamakta aynı noktada bir sonuç ortaya çıkarmaktadır. Bu hususta sorumluluk merciinde olan tüm dinamiklerin projelerle, hizmetlerle sorumluluklarını yerine getirmeye mecburiyeti vardır. Gördüğüm üzere tüm dinamiklerinde bu güzelliğe ulaşmak için önemli katkı koyduklarına da görüyorum.
Özellikle dezavantajlı grupların kendilerini İzmirli hissetmeleri değişik projeler üretilerek bu konuların bilimsel boyutuyla sosyolojik boyutuyla veya uygulanabilirlik boyutuyla nasıl hayata geçirilebileceği konusunda da bireysel ve toplumsal role sahip istisnasız herkesin görev ve sorumluluklarının bilinciyle hareket etmelerinin de zorunlu olduğunu ifade etmek istiyorum.
KENTTE SAHİP ÇIKMAK-ÇÖZÜMDE ORTAKLIK VE MUHTARLARIMIZ
Bu yapı içerisinde şüphesiz ki hepimizin canı ciğeri, kalbi gözü olan mahalle muhtarlarımıza da büyük sorumluluklar düşmektedir. Tarihsel ya da geleneksel nitelikleri ile yerleşim mekanı olma özelliklerinden ziyade kültürün, dayanışmanın ve yönetim birimi olmanın özellikleri ile mahallelerimiz bu güne kadar mahalle yönetimleri ile birlikte muhtarlarımız ile birlikte idari sistemimiz içerisinde önemli toplumsal yapı taşları olmuştur.
Mahallelerimizin yönetimlerini günümüzde öne çıkan kentine sahip çıkma bilinci, çözümde ortaklık ve birliktelik anlayışı ile yaşanabilirlik ve sürdürülebilirlik kavramlarının uygulanabilirliği açısından, en uygun sosyal ve idari birimler olarak değerlendirilebileceğini düşünüyorum.
MİLLİ BİRLİK-BERABERLİK-KARDEŞLİK “ÇÖZÜM SÜRECİ”
Değerli hanım efendiler, beyefendiler! Değerli konuklarımız bu buluşmamız vesilesi ile değinmek istediğim bir başka hususta hiç bir ayrıma dayanmayan kardeşliğimizi, milli birlik ve beraberliğimizi daha da pekiştirecek politika ve uygulamalara karşı duyarsız davranmamamız ile ilgili olacaktır.
Malumuz olduğu üzere bu buluşmamızda da öne çıkan milli birlik ve beraberlik, çözüm süreci ve benzeri değişik isimlerle adlandırdığımız bir önemli çalışmanın vurgusunu yapmak gerekiyor. Benden önceki değerli konuşmacılardan her biride bu konunun önemine değindiler. Şüphesiz ki ülkemizde otuz yılı aşkın bir süredir temel sorunlar ve birçok sorunun kaynağı olarak görülen bir konunun kan dökülmeden çözülmesine ve yaşanan travmaların onarılmasına yönelik faaliyetlerin yoğunlaştığı ve bu konuda başta hükümet olmak üzere tüm siyasi partilerimizin, milletvekillerimizin tüm belediye başkanlarımızın tüm dinamiklerin ülkenin her bir katmanı ile birlikte katkı koyduğu ve katkı koyması gereken önemli bir süreçten geçiyoruz.
Böyle bir süreçte sorumlulukların ağır olduğunu ve büyük özveri gerektirdiğini hepimiz gayet iyi biliyoruz. Yine hepimiz gayet iyi biliyoruz ki yaşadığımız bu zorlu coğrafyada var olabilmenin büyümenin güçlü ve mutlu olabilmenin temel şartı farklılıklarımızı anlamak, kabullenmek hoşgörüyle zenginleşmesini sağlamaktır. Kimliklerimizin ayrıştırıcı özelliklerini değil bunların tamamlayıcı ve birleştirici özelliğini esas alarak sorunlarımızla mücadele etmek zorunda olduğumuzu asla unutmamaktır.
Millet olarak bizi birbirimize bağlayan, birlikteliğimizi pekiştiren ortak kültür ve zengin kültürel değerlere sahibiz. Bu kültürel zenginliklerimizin öne çıkarılması ve geliştirilmesi insanlarımızın birbirleriyle olan bağını, birbirleriyle olan ilişkilerini güçlendirebilecek bir zemin olarak değerlendiriyorum.
FARKLILIĞIMIZ ZENGİNLİĞİMİZ
Farklılıklarımızı değerlendirirken, hepimizin bir parçasının bir diğerimizde olduğunu asla unutmamamız gerekmektedir. Birbirimizi iyi anlayabildiğimiz; birbirimize tahammül edebildiğimiz ölçüde birçok olumsuzluğun önüne geçebileceğimize, ülkemizi sosyal ve ekonomik yönden gelişmiş toplumlar seviyesine getirebileceğimize inanıyorum.
Birlikte huzur, barış ve hoşgörü içerisinde bir yaşam sürdürmenin imkânlarını da kendi öz değerlerimizde aramamız gerektiğini düşünüyorum. Esasen insan olarak, insan olmanın gereği ve doğal bir sonucu olarak; sahip olduğumuz farklılıkları bir çatışma, kavga ve husumet nedeni olarak göstermek yerine bu farklılıkların ortaya koyduklarını yaşatmak, önyargılardan ve hoşgörüsüzlükten kaynaklanan sorunların çözümünü kolaylaştıracağına inanıyorum.
YARATILANI YARATAN’DAN ÖTÜRÜ HOŞ GÖRMEK
Temel felsefesi yaratılanı yaratandan ötürü hoş görmek olan bir kültüre; bir değerler silsilesine sahibiz.
Baktığımızda Hacı Bektaşi Veli’nin “Bir olalım, iri olalım, diri olalım” güzel söyleminde de ifade ettiklerimizin kısa, net ve öz olarak ifadesini görüyoruz ve bu felsefenin de tüm vatandaşlarımızın 77 milyonun zihninde, beyninde, vicdanında, ahlakında bütünleştiğini görmekten büyük bir mutluluk duyuyorum. Eğer ki bu konuda da eksikliklerimiz varsa, hep birlikte katkı koyarak bunu tamamlanma süreçlerinin devam ettiğini ve el birliği ile bu süreçlere, bu güzelliklere destek vermemiz gerektiğini bir insan olarak, bir fert olarak, bir vicdan, ahlak sahibi olarak katkıda bulunmak gerektiğine de ifade etmek istiyorum ve hepinize, herkese tüm dinamiklere katkı sağlayan herkese çok teşekkür etmek istiyorum. Bu konuda vermiş oldukları katkılardan dolayı.
Şüphesiz ki bir milli birlik ve beraberlik diyelim, çözüm süreci diyelim, ismine ne söylersek söyleyelim çok kolay olmuyor. Fedakarlıklarla, öz verilerlerle, alın terleriyle, gayretlerle oluyor. Yıllardır oluşmuş sorunların ortadan kaldırılması dünden bu güne hemen gerçekleşmiyor. Dolayısıyla bu konuda hakikaten gayretlerimizi yoğunlaştırmamız, birbirimizi anlamamız, yapıcı davranmamız gerekiyor. Ve bunun da hep birlikte güzelliklerini, inşallah ülkemizin muassır seviyelerin daha da üzerine çıkma noktasında, gelecekte o büyük hedefe varılacağını da ve bunun izlerinin de gözüktüğünü de ifade etmek istiyorum.
SINIR KOMŞULARIMIZDA YAŞANANLAR - BİRLİĞİMİZİN VE BERABERLİĞİMİZİN ÖNEMİ
Şüphesiz ki biraz ülkemizin dışına hemen dışına çıktığımızda o birliğini, beraberliğini, güzelliğini bir arada tutamayanların bu gün kimlerin oyunuyla; ne kadar nerelere sürüklendiğini ibretle, acıyla görüyoruz ve üzülüyoruz. Hakikaten tüm bu olaylar karşısında, ülkemizin değerlerini bir değer olarak kabul ediyoruz ve farklılıklarımızı bir değer olarak görerek, tüm insanlarımızı mutlu etmek üzere bu çalışmaları daha da yoğunlaştırmamız gerektiğini bir kez daha ifade etmek istiyorum. Sevgi, saygı, hoşgörü karşılıklı dayanışma ve yardımlaşma konularının ön planda olduğu bir medeniyetin mensuplarıyız. Böyle bir değerler silsilesini insanlarımızın huzuru için barışı için birlikte yaşamanın üretmenin paylaşmanın bir diğerini sevmenin yollarını keşfetmek için değerlendirmemiz gerekiyor. Bunu yaparken de birbirimizi yüreklendirmenin ve birbirimizi cesaretlendirmenin işimizi daha da kolaylaştıracağına yürekten inanıyorum.
TEMEL YAPI TAŞI MUHTARLARIMIZ VE SORUNLARI
Bu günkü etkinlik gibi duyarlı faaliyetlerin bu güzel şehirde hep beraber, mutluluklar, güzellikler içerisinde yaşamamıza önemli katkılar sağlamasını da temenni ediyorum. Bu vesile ile hepinize başta milletvekillerimiz olmak üzere bakan yardımcımız, muhtarlar federasyonunun genel başkanı, güneydoğudan çıkıp gelen etkinliğe katılan güneydoğu muhtarlar federasyonunun başkanı ve tüm muhtarlarımız, tüm dinamikler olmak üzere katılımınızdan dolayı ben de büyük memnuniyet duyuyorum. Bu güzelliği inşallah hep birlikte yaşayabilirsek gelecekte çok daha iyi olacaktır. Bunu böyle düşünüyorum ve tüm bu düşünceler içerisinde o temel yapı taşı olan muhtarlarımızın ihtiyaçlarının, sorunlarının giderilmesi noktasında, ilimizdeki tüm dinamiklerle birlikte milletvekillerimiz, hükümet Ankara’dan katkı sağlıyor. Bizler buradan tüm belediye başkanlarımızla, kamu kurumlarıyla buradan gayret ediyoruz. Dolayısıyla sizlerin var olan sorunlarının çözüldüğü kadar önemli bir noktaya geldi. Ama var olan sorunlar varsa bunların da bundan çözülme noktasında, buradan, Ankara’dan ne gerekiyorsa bir güzel birliktelik bir güzel anlatım içerisinde bunlarında çözülmesini temenni ediyorum ve katkı sağlamamız gerektiğine inanıyorum. Ve tekrar Bu güzelliğin ülkemize, ülkemiz insanına, İzmir insanımıza, muhtarlarımıza, İzmir halkına katkılar yapmasını, güzellikler getirmesini diliyorum. Hepinizi sevgi, saygı ve hürmetle selamlıyorum.”dedi.
Program sırasında ve sonrasında katılımcıların yoğun ilgisiyle karşılaşan Vali Toprak, hatıra fotoğrafı çekilme taleplerini de geri çevirmedi.

Yorumlar
Kalan Karakter: