Hayat, insanı sürekli bir yarışın içine çeker.
Sabah gözümüzü açar açmaz başlar aslında: Daha erken uyanan, daha çok kazanan, daha güzel görünen, daha fazla alkış alan... Sanki her adımımızda görünmeyen bir çizgi var; biri hep önde, biri hep geride. Ama asıl soru şu: Rekabet gerçekten iyi midir?
Rekabet, insan doğasının bir parçasıdır. Bizi yerimizde tutmayan, harekete geçiren bir dürtü gibidir. Düşünsenize… Eğer hiç rekabet olmasaydı, belki bugün bildiğimiz anlamda ilerleme de olmazdı. İnsanoğlu “daha iyisini yapabilirim” demeseydi, ne sanat gelişirdi, ne bilim. Rekabetin içinde gizli bir itici güç vardır.
Ama bu güç doğru yönlendirilmezse, bir anda yıkıcı bir fırtınaya dönüşebilir.
Çünkü çoğu zaman fark etmeden, kendimizi değil başkasını aşmaya çalışırız.
İşte tam da bu nokta da...
Ve işte tam o noktada, rekabet artık bir gelişim değil; bir hırsa dönüşür.
Bir bakarsın, başkasının başarısı senin motivasyonun değil, rahatsızlığın olur.
Bir bakarsın, kendi yolunu bırakmış, başkasının adımlarını takip etmeye başlamışsın.
Oysa her insanın koştuğu pist, başka bir yöne gider.
Kiminin yolu düz, kimininki engebeli; kiminin yolu kısadır, kimininki sonsuz bir sabır ister.
O yüzden, başkasının hızına bakarak kendi tempomuzu belirlemek, en büyük yanılgımızdır.
Gerçek rekabet, dışarıda değil, içimizdedir.
Dünkü halimizi geçebiliyor muyuz?
Bir önceki hatamızı fark edip düzeltebiliyor muyuz?
Bir zamanlar pes ettiğimiz yerden yeniden kalkabiliyor muyuz?
Eğer bunlara “evet” diyebiliyorsak, işte o zaman rekabet gerçekten iyidir.
Çünkü o rekabet, insanı parçalayan değil, insanı olgunlaştıran bir süreçtir.
Rekabetin güzelliği, doğru dozda olduğunda ortaya çıkar.
Ne fazla olmalı ki insan hırsına yenilmesin,
ne eksik olmalı ki tembelliğe sığınmasın.
Hayat, bu iki uç arasında kurulan ince bir denge oyunudur.
Kazanan, başkasını geride bırakan değil, kendi sınırlarını aşabilendir.
Bazen bir yarıştan çekilmek, en büyük zaferdir.
Bazen kaybetmek, aslında yeniden başlamaktır.
Ve bazen, “artık yarışmıyorum” diyebilmek, insanın kendine verdiği en büyük değerdir.
Bugün etrafına bak…
Kimi hırsla, kimi korkuyla, kimi sadece “geri kalmamak” için koşuyor.
Ama unutma: Her yarışta bir kazanan olur, fakat her kazanan mutlu olmaz.
O yüzden rekabetin seni hırpalamasına izin verme.
Belki de asıl mesele şudur:
Rekabetin iyi ya da kötü olması değil,
onun seni nasıl bir insana dönüştürdüğüdür.
Belgin Koçer
Yorumlar
Kalan Karakter: