Hayatta bazı insanlar vardır; bir kurt gibi dimdik, onurlu ve tek başına da olsa yolunu yürür. Bir de çakallar vardır; kalabalık görünmek, ses çıkarmak ve hileyle beslenmek dışında bir meziyeti olmayan…
Kurt, aç kalır ama onurundan ödün vermez. Avını kendisi bulur, hakkıyla alır. Çakal ise hazır lokmaya konmak için pusuda bekler. Hep başkasının emeğine göz diker, hileyle yol alır.
Bugün çevremizde de aynı manzarayı görüyoruz. Dürüst, çalışkan ve alın teriyle ayakta duran insanlar var; aynı zamanda başkasının emeğine göz diken, iftirayla, yalanla, hileyle var olmaya çalışanlar da…
Ama şunu unutmamak gerekir:
Bir çakal, ne kadar uğraşırsa uğraşsın, asla kurt olamaz. Çünkü kurt, asaletiyle doğar. Onu büyüten şey, sürüdeki bağ değil; kendi özgüveni ve inancıdır. Çakal ise ancak fırsatçılığıyla varlık gösterir.
İşte hayatın en büyük derslerinden biri de budur:
Onurlu yaşamak, zor da olsa kazanmanın tek yoludur. Çakallıkla elde edilen her şey günü geldiğinde yok olur. Çünkü hakikat, eninde sonunda kendini gösterir.
Bugün çakalların sesi çok çıkabilir, kalabalık görünebilirler. Ama tarih boyunca hep kurtların izleri kalıcı olmuştur. Çünkü iz bırakmak için hile değil; cesaret, emek ve dürüstlük gerekir.
Kurt olun…
Dimdik, onurlu, kendi yolunda yürüyen… Çünkü çakalların sesleri bir gün kesilir, ama kurtların hikâyesi nesiller boyu anlatılır.
Yorumlar
Kalan Karakter: