Siz hiç GDO'ları öven bir çiftçi ya da tüketici gördünüz...
Reklam
Sevilay Odabaş

Sevilay Odabaş

Sevilay'la sağlıklı yaşam...

Siz hiç GDO'ları öven bir çiftçi ya da tüketici gördünüz mü?

06 Mart 2017 - 23:31

Tütünün bazı haşere ve hastalıklara karşı direncini artırmak amacıyla ilk olarak Çin, 1981 yılında bitkisel ürünlerde genetik değişim çalışmalarını başlattı. Hemen ardından ABD’li dev şirketler, fırsatı kaçırmayarak tarım ürünleri ve gıdalara bu teknolojiyi taşıdılar. Çünkü 6,5 milyar insan, en az günde bir kez de olsa yemek yemek zorundaydı.

Genetiği değiştirilmiş (GD) ürünlerin dünya ölçeğinde ticaretinin yaygınlaştığı 1996 yılından bu yana 11 yıl doldu.

Günümüzde mısır, patates, domates, pirinç, buğday, ayçiçeği, soya, balkabağı, pamuk, kanola, yerfıstığı ve bazı balık türlerinde genetik değişim gerçekleştirilmiştir. Muz, çilek, kiraz, kavun, karpuz, ananas, ahududu ve biberde ise çalışmalar devam etmektedir. Dünya üzerinde ticari amaçlı olarak en fazla yetiştirilenleri ise soya, mısır, pamuk ve kanoladır. Dünyada toplam soya ekim alanlarının %60’lık kısmı genetiği değiştirilmiş.

Her yıl yayınlanan istatistiklerde şunu görüyoruz; her ne kadar yayılma hızı düşse de GDO’lu bitki ekim alanları genişlemekte. Peki, bizler ne yediğimizi biliyor muyuz? Ne yazık ki, tüm gıda maddelerinin üzerinde etiket bulunmasına karşın, bu ürünlerin GDO’lu olup olmadıklarına dair bir uyarı ya da bilgilendirme bulunmamaktadır.

Ülkemize bu ürünler giriyor! Türkiye, gerek soya gerekse mısırdaki tüketimini karşılayabilmek amacıyla, genetiğiyle oynanan bu ürünleri en çok yetiştiren ABD ve Arjantin’den almaktadır. Tarım Bakanımıza “bu ürünlerin sınırlarımızdan girerken analizlerinin yapılıp yapılmadığını” sorduğumuzda, “analiz yapmayı gerektiren bir mevzuat bulunmadığından, inceleme yapmaya gerek görülmediği” yanıtını alıyoruz. Peki, en azından, şirketlerin dışarıdan hangi ürünleri, hangi ülkelerden getirdiklerini sorduğumuzda ise dış ticaretle ilgili Bakanımız devreye girerek, “yasalar bu tür açıklamayı yapmamıza izin vermiyor” diyor. Tüketicinin de ne yediğini bilme hakkı var, yasalar var, ama buna hiçbir hükümet görevlisi sahip çıkmıyor. Görülüyor ki, şirket çıkarları, gıda güvenliğinden ve tüketici sağlığından önce geliyor.

Ya sizler, genetiğiyle oynanmış domuz genli bir gıda maddesi yemek ister miydiniz? Tabi ki domuz yemek isteyen istediği yerde yiyebilir. Yemek istemeyenlerin ise şirket çıkarları uğruna yemek zorunda bırakılmaları ahlaki midir?

Market raflarında yer alan ürünlerden hangilerinin GDO’lu olduğunu bilmeden alıyoruz. Üstelik GDO’suz olanlarıyla aynı fiyata. Ürünün GDO’lu olması sadece şirket kârını artırmakta, tüketiciye fiyat açısından da bir fayda sağlamamaktadır.

Ülkemize, GD ürünlerin girişi kolay olsa da GDO’lu tohumla üretim yapmak yasak. Peki ne denli uyuluyor? Örneğin, patatesin genleriyle “az yağ çeksin” diye oynandı. Çok ilginçtir, patates Tohumda dışa bağımlı olmamız nedeniyle gelen tohumlardan patates kanseri hastalığı da topraklarımıza bulaşmış durumda ve bu topraklara 30 yıl süreyle bir daha patates ekmek mümkün değil!

YORUMLAR

  • 0 Yorum