BANA NE SANA NE DERKEN EGOMUZA  MI  TESLİMİZ?
Reklam
Şadıman Şenbalkan

Şadıman Şenbalkan

BANA NE SANA NE DERKEN EGOMUZA  MI  TESLİMİZ?

24 Şubat 2024 - 11:11

Çok zaman ya da aldırmaz görünüme bürünmek istediğimizde   “bana ne, sana ne”  derken kestirip atar mıyız bilinçdışının imdadımıza yetişmesini. Freud’un saptadığı ve belirttiği üzere; “Asıl sorun buzdağının altında bulunur” saptaması tam olaraktan bu bilimsel tespitte gizli anlamları işaret ediyor.
Sokaktaki insan hayatın akışında olan hayat pahalılığına “bana ne?” der mi? Demez tabii ki. Çünkü mesele buradaki ortak bilinçtir ve toplumsal varoluştaki sen ben meselesi değildir.  Zira hayat pahalılığı hemen herkesin ortak problemidir.
Kişisel bilinçte ise, komşunun kızı var, oğlu var ve çok hayırlı ama ya, “seninkiler ne âlemde” diyerek iç çekerken; bilinçaltına ittiğimiz her ne varsa; “aman bana ne” kavramına sığınırız, belki de.
“Bizim kız evlendi, senin kız evlenmedi” diye nispet yapan bir akraba ‘asvalyalarımızı’ attırdığında da, “bana ne senin kızından, sana ne benim kızımdan” diye iç sesimizi dillendirebiliriz.
Eşin dostun refah mutlu yaşamı bazılarını rahatsız ederken de  “öf ya onda var, ben de neden yok derken, süper ego harekete geçer ve yeniden “bana ne”, derken kendimizi mi avuturuz?
 
AMMA VE LAKİN TOPLUMSALDA BANA NE YOK VİCDAN NE DİYOR ONA BAKALIM
“Bana da bana da ver, Rabbim; benimde onun bunun gibi güzel yaşamaya hakkı yok mu?” der miyiz demez miyiz?  Çünkü insanız ihtiyaçlar; önce yeme içme ihtiyacı ve de barınma ihtiyaçlar hiyerarşisinden geçiyor. Dolayısıyla da   “Ben,  aç, açıktayken sen toksan, göstere göstere malını mülkünü her lafın başında dilinden düşürmezsen; benim egom, senin egonu beslememek üzere harekete geçer. 
Biz eskiden fakirlerin yanında ne yediğimizden, ne içtiğimizden ne de aldığımızdan söz ederdik.  Gelgelelim şimdilerde yeni görmeler, göstere göstere çattığı keyfine seni de katıyor!   Bu vaziyette; vicdan, bizim mahalleden taşınmış mı oluyor? Galiba. Ya da bu işeler egonun başının altından mı çıkıyor?
Evvel zaman içinde; çocuktum ve karnım acıktığında okul kantininde göstere göstere bir lokma tost yemez, yok yoksul arkadaşıma da o tosttan almazsam, içim rahat etmez, aç kalırdım gün boyu.
Biz eskiden böyleydik, çoluk çocuk ve büyükler gibiydik düşünceli. Hal bilip anlayanlardık. Annelerimiz yemeğin en güzel etli kısmını bizlere yedirirdi, kendileri yemese de olur muydu? Olmazdı demeyin oluyordu. Yoksun komşumuza kırmadan incitmeden bir tabak yemek götürendik bir koşu; akşam vakti.
Ya şimdi?
Şimdisi şu:  Önce ben, sonra yine ben…
Sosyal medyada yediğini, içtiğini ve kendine göre başarısını paylaşanlar, kime neyi ispat etmeye çalışıyorlar acaba?
Bu gibilere aydın falan diyemiyorum, yarı aydın bile değil bunlar. Alt yapıları olmayan, gösteriş budalası tipler ibadullah maalesef! Bana ne senin aşından, tuzundan… Çocuklar açken gösterdiğin yeme içme havandan. Veyahut ta, “ben bunu yaptım, şunu da başardım” diyenden…  “Bana ne kardeşim bana ne…”
“Benim, senin dedikodusunu yapan, yüzüme gülüp arkamdan çekiştiren kimse de” sen hele şöyle bir dur bakalım. Ben de gördüğün sen de olan eksiklikler yüzünden bu hallerin, biliyorum… Onun için acil olarak doktora git sen…
DERİNLİK ALGISI
Bazıları size bilinçli otorite uygularken sizin hoşgörüye dayalı yanınızı ya görmez ya da görmezden gelebilir.  Sizin başarı gerekesiminiz elbette kendiniz içindir ve kişisel envanterinizi de aklıselim sahibi olarak hür iradenizle belirlersiniz değil mi?
YEREL SEÇİMLER YAKLAŞIRKEN
Siyasi partilerde aday belirleme işlemi nihayet sona erdi. Cumhuriyet Halk Partisi tabanı, GENEL Başkan ve Parti Meclisinin belirlediği belediye başkan adaylarından memnun mu? Zinhar memnun değil ve sosyal medyada veryansın ederek seslerini duyurmaya çalıştılar… Ama ne fayda! Hatay dışında ve bir iki ilçe dışında tabanın istediği oldum mu? İzmir ne âlemde? Kulislerde konuşulanlar,  küskünlükler ve istifalar etik mi? Değil elbette. Zira “kol kırılır yen içinde kalır”, diye bir gerçeğimiz var. “Belediye başkan adaylarını biz belirleriz” diyorsunuz ve “yerden göğe kadar” da haklısınız fakat ama ve artık küsme, kırılma, benimi de ben zamanı değil.  Seçimler bitsin sonrasına örgüt olarak bakar, partinin içinde mücadele verir ve sizleri hizaya getirmeye çalışanlara da,  işte birlik, işte Cumhuriyet Halk Partisinin tabanı” diyerek en iyi cevabı verirsiniz.  Egolarımızın bizi biz yapan tarafına bakarak,  “düşünme, akıl yürütme” ile sana dayatılana meydan okur, zamana bırakırsın kalıcı olanı. Her partide olduğu gibi taban çok önemli ve CUMHURİYET Halk Partisi, halkın partisidir. Bu böyle biline… Şimdi küslük değil, birlik zamanı ve Cumhuriyet Halk Partisi tabanı ve kemikleşmiş seçmeni, kendi egosunu bertaraf edecek mi bilinmez ama bilinen odur ki, gerçek CHP’liler oy kullanmaya gider ve çocuk gibi “ben sana küstüm, al sana ders ve sana; oy falan yok ” demeden egolarını bir yana bırakır diye düşünüyorum. Doğru mu eğri mi bekleyip göreceğiz. Yerel seçimler ülkemize hayırlı, uğurlu olsun… Cümleten “hepiniz bir olun, biz olun ve ben ben” demeyi de bırakın artık.
 
 

YORUMLAR

  • 0 Yorum

Son Yazılar